Türkiye, geleceğe güçlü yürümek istiyor

  • GİRİŞ09.01.2025 08:51
  • GÜNCELLEME09.01.2025 08:56

Dünya, çok boyutlu bir değişimin arifesinde kozasını örmeye devam ederken Türkiye, dört bir koldan gerçekleştirdiği askeri, siyasi ve diplomatik ataklarla terörsüz yarınlara hazırlık yapmaya odaklanmış durumda.

Türkiye, dünyadaki köklü değişimlerin farkında olarak geleceğe güvenli adımlarla ve olabildiğince güçlü yürümek istiyor.

Üstelik bu yürüyüşünü, küresel güçlerin yaptığı gibi komşularını sömürerek, başkalarının zenginliklerinin üzerine çökerek veya onları alaşağı edip enkazlarında yükselerek değil açık kapı diplomasisiyle, sorunları birlikte çözme vaadiyle ve bölgesinin hem risk hem de fırsatlarını taraf ülkelerle eşit bölüşme iradesiyle gerçekleştiriyor. Diplomasideki bu yeni yaklaşım sadece ülkelerin ilgisini Türkiye’ye çekmekle kalmayacak aynı zamanda dünyadaki büyük değişim sonucunda ortaya çıkacak yeni normalde en etkin diplomatik tavır olarak yerini alacaktır diye düşünüyorum.  

Eskiden beri terörün her çeşidine hem söylem hem eylem bazında en net tavrı koyanların başında gelmesine rağmen ne yazık ki bu hususta en ağır bedeli ödeyen ülkelerden biri Türkiye oldu.

Yarım asırdır terör belasıyla uğraşan ve bunun bir yazgı olmadığını acı tecrübelerle öğrenen Türkiye tam da bu sebeple hem dünyadaki çok boyutlu değişime ayak uydurmak hem de geleceğe emin bir şekilde yürümek adına bu beladan ila nihaye kurtulmanın kaldırım taşlarını döşemekle meşgul bu günlerde. Uzun yıllar bu bölgenin dezavantajlarıyla oyalanan Türkiye’nin demirin tam da tavına geldiği bu demlerde terör belasından tamamen kurtulup bölgenin fırsatlarına odaklanma arzusu en doğal hakkı değil mi?

Terörle uzun soluklu ve kararlı mücadele neticesinde elde edilen başarılar ile bu meselede an itibarıyla ulaşılan yüksek seviye, Türkiye’yi hem sınırlarını terörden topyekûn arındırma hem de bölgesinde daha fazla inisiyatif alma hususunda yepyeni paradigmalara zorluyor.

Suriye’de yaşanan gelişmeler bize net olarak gösterdi ki Türkiye her şeyden önce bölgesinde ortaya çıkması muhtemel senaryolara çok iyi ön hazırlık yapıyor. Bu titiz çalışma yöntemi onu, bölgede etkisi muhtemel diğer ülkelerin önüne geçiriyor. Türkiye’nin şu anda bölgede yoğunlaştığı ana mesele ise ortaya çıkan yeni gerçekliği çok boyutlu okumalara tabi tutmak. Bu sayede hem kendisi hem de bölge ülkeleri için oluşan riskleri ve açılan yeni fırsat kapılarını iyi tespit ederek hamlelerini buna göre yapmak. Bunun için de önüne koyduğu ilk hedef, sınırlarını terörden temizleyerek bölge ülkeleriyle yapılacak ortak kalkınma projelerini devreye sokmak.

Saha durgun gibi görünse de içten içe kaynıyor. Bu yüzden Türkiye, bölgesel diplomaside hem temkinli hem de oldukça dikkatli adımlar atmayı yeğliyor.   

İdlib’den yola çıkan Suriyeli muhaliflerin rotayı Şam’a çevirerek Esad rejimini devirmesi ve ülkenin yönetimini ele geçirmesinin ardından birkaç gün süren saha hareketliliğinin yerini şimdilerde diplomatik görüşmeler aldı.

Türkiye hariç diğer küresel ve bölgesel aktörler, Esad sonrası Suriye’ye hazırlıksız yakalanmanın sıkıntısını çekiyor aslında.

Bu yüzden bölgesel denklemler yeniden kuruluyor, kısa ve uzun vadeli planlar gözden geçiriliyor ve kurgulanan birtakım sıra dışı hadiselerle bölgedeki olayların seyrine yön verilmek isteniyor. Öyle ki bu saha, her an yeni gelişmelere sahne olabilecek bütün potansiyeli bünyesinde barındırıyor.

Esad sonrası Suriye’ye hazırlıksız yakalananların başında ABD geliyor.

Ülkedeki başkanlık seçimlerinin yanında soykırımcı İsrail’e kesintisiz lojistik ve istihbarat desteği sağlama telaşıyla ABD, Suriye’deki son gelişmelere bir hayli sağır kaldı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Esad’ın devrilişinin ardından vakit kaybetmeden soluğu Türkiye’de alması, bir ABD heyetinin hemen Suriye’yi ziyaret etmesi ve ABD’nin yeni Başkanı Donald Trump’ın Suriye’nin anahtarının Türkiye’nin elinde olduğunu bütün dünyaya ilan etmesinin sebebi bundan başkası değil aslında.

Rusya, Ukrayna’daki savaş nedeniyle Suriye’deki gelişmelerin uzağında kalırken İran burada işlediği cürümler sebebiyle adeta sahadan süpürüldü.

Avrupa ülkelerine gelince onlar da yoğun iç sorunları nedeniyle bu süreci iyi okuyamadılar. Terör örgütü PKK/YPG ise ABD’nin kayış atma ihtimaline karşı kendisine her türlü hizmetlerini göreceği yeni sahipler aramanın telaşına düşmüş durumda.

Bölgesindeki gelişmeleri yakından takip eden ve bu süreci en iyi okuyan ülke tartışmasız Türkiye. Henüz Suriye’deki devrim gerçekleşmeden önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geleceğe emin adımlarla yürümenin yolunun iç cepheyi güçlendirmekten geçtiğini, bunun da sınır güvenliğinin tam olarak sağlanıp terörün kökünden kazınmasıyla sağlanacağını kamuoyuna deklare etti. Hemen ardından MHP Lideri Devlet Bahçeli, siyasi hayatını riske atarak terörist elebaşını örgütünü lağvettiğini açıklamaya çağırdı. Bugün bir taraftan bu süreç diğer yandan terör örgütünün Suriye topraklarından tasfiye çalışmaları bütün boyutlarıyla sürüyor.

Bunun için planlanan süre gittikçe daralırken ABD sorunu kendi lehine çözmek için Türkiye’nin kapısını daha sık çalacağa benziyor. Terör örgütü ise mayın eşekliği ve köstebek meşrepliği terk etmemek adına çalmadık kapı bırakmayacak gibi.

ABD ve terör örgütü vakit kazanma ve ipe un serme derdinde.

Türkiye, yarım asırdır ayağına dolanan terör belasının kökünü kazımaya ve sınırlarını güvence altına almaya bu kadar yakınken ABD’nin oyalama taktikleri ile teröristlerin ayak sürümelerine asla fırsat vermeden kendi takvimini işletmeli ve sürenin dolduğu gece ansızın, ideallerinin önüne set çekmeye yeltenen terör barikatlarını yerle bir etmelidir.

Türk milletinin beklentisi bu yöndedir. Böyle bir fırsat asla zayi edilmemelidir.

Varsın gerisini ABD ve diğer terör seviciler düşünsün.

Mürsel Gündoğdu/Haber7

murselgundogdu@gmail.com

 

Yorumlar18

  • MaKuS 6 saat önce Şikayet Et
    En güzel cümle : - İran burada işlediği cürümler sebebiyle adeta sahadan süpürüldü. -Teşekkürler Sn. Mürsel Gündoğdu .
    Cevapla
  • Misafir 7 saat önce Şikayet Et
    Kamislida hasekede, aynelarabda abd ussu, yakinda fogu suriyede Bob geregi avd baglı pkk kolonusi,kuzey irakta abd koloni devleti var. Bizim meksikada abd sınırında, böyle bir faliyetimiz varda millet bilmiyormu. Kim, neyi, nicin düsünsün.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Tuncer 8 saat önce Şikayet Et
    Final mesajı ile birlikte oldukça tatmin edici bir yazı
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • esila 8 saat önce Şikayet Et
    en küçük örnek futbol. bilmem kaç bin nüfuslu ülkeye kocaman türk milli futbol takımı yeniliyor. türkiyede canavar gibi insan yok mu futbolcu olan. işte bahsettiğim adalet ta oralardan başlaması lazım.
    Cevapla
  • PARADİGMA 9 saat önce Şikayet Et
    Petrolün, Güneş,rüzgar, dalga, nükleer, enerji ile tahtının sallanmasindan, riskini üstlenmeye gerek kalmadığı anlaşıldı, haliyle, Canavar, petrolü bırakıp,lityum kaynağı, kanada ve gornlanda çokecek, böyle olunca İsrail ofis devleti ve Petrol terörüne ihtiyaç azaldı.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat