Kirlenmenin iki boyutu
- GİRİŞ16.01.2025 09:21
- GÜNCELLEME17.01.2025 09:36
İnsanoğlu bir kirlenmeye görsün, hemen ardından toprak kirleniyor, ekmek kirleniyor, su kirleniyor, hava kirleniyor ve cümle kâinat kirlenmeye başlıyor.
Bugünkü ahvalimiz bundan başkası değil aslında ve bu kirlenmenin isimle, yaşanan yerle, siyasi aidiyetle veya mensup olunan cemaat-cemiyetle ilgisi yok denecek kadar az. Burada asıl mesele insan olduğunun bilincine sahip olabilmekte, çaba harcayarak insani vasıfları kazanabilmekte ve her koşulda insan olarak kalabilmekte.
İnsan, kendisini insan yapan fıtrat değerlerinden yani özünden uzaklaştıkça kendine yabancılaşıyor ve bir kimlik krizine yuvarlanarak hızla kirleniyor.
Kapitalizmin bütün aygıtlarıyla egemen olduğu günümüz dünyasında bu yaklaşımın bütün araçları insanı önce menfaatçilik bataklığına çekip ilkesizce mal-mülk sahibi yapmaya zorluyor, hemen ardından da hedonizm sapkınlığına sürükleyerek insanı adeta bir zevk canavarına dönüştürüyor. Başta, dünden bugüne gençlerimizi yarıştırma ve daha çok kazanma hırsıyla donatma esası üzerine kurulu kökü dışarıdan beslenen eğitim sistemleri olmak üzere uzun süreden beri evlerde reisliği elinde tutan mavi ekranlar ile can sıkıntısını gidermek adına 7/24 sörf yapılan sosyal medya ortamları, el birliği etmişçesine, içinde peydahlanan bu canavarı besleyerek insanları kendine yabancılaştırmaya ve toplumları içinde yaşanmaz hale getirdiler.
Zemzem Suyu’nun da sahtesini yaptılar heyhat.
Toplumuzdaki kirlenme o boyutlara ulaşmış ki karşısına çıkan her ne varsa önüne katıp kendi bataklığına sürüklüyor adeta. Bu ister insani değer olsun isterse dini değer, isterse milli. Fark eden hiçbir şey yok.
Bu anlamda Adana'dan kanımızı donduran bir haber düştü ajanslara.
Adana’da bir ihbarı değerlendiren Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ekipleri, bir evin deposuna yaptığı baskında sahte zemzem suyu ele geçirdiler. Yapılan incelemede bu operasyonda yakalanan iş yeri sahibinin Mekke'den aldığı zemzem suyunu çeşme suyuyla karıştırıp çoğalttığı ve bu şekilde piyasaya sürdüğü ortaya çıktı.
Öyle ki yapılan incelemede bu depoda günlük 20 ton sahte zemzem suyu üretildiği ve her gün 600 bin TL haksız kazanç elde edildiği söyleniyor. Bile isteye yapılan bir sahtekarlık bu. Zira sahte zemzem suyunu gerçeğine benzetmek için suyun içine aroma ve tatlandırıcı konulduğu da yapılan tespitler arasında. Bu şekilde üretilen sahte zemzem suları ise Adana'dan İstanbul'a nakledilerek buradan piyasaya dağıtıyor.
Bu manidar operasyon neticesinde sahte zemzem suyu üzerinden 5 ay içinde 90 milyon TL'lik bir vurgundan bahsediliyor. Bundan daha büyük bir kirlenme olabilir mi?
Sahte içkideki durum ise daha vahim.
Türkiye genelinde yapılan yoğun sahte alkol operasyonlarına rağmen bu işi meslek edinen sahtekârlar, vatandaşın canına kastetmekten geri durmuyor.
Ekranlarda hemen her gün sahte içkiye dair haberler yer alıyor. Sahte içki üretimi bir türlü önlenemiyor ve bu durum can almaya devam ediyor. Örneğin İstanbul'da son iki günde 66 kişi bu şekilde zehirlenerek hastanelere kaldırıldı ve bu şahıslardan 34’ü kurtarılamayarak vefat etti.
İnsanımızın can ve mal güvenliği gibi olmazsa olmaz hususlara özel bir hassasiyetle yaklaştığını yakinen bildiğimiz İstanbul Valisi Davut Gül’ün bizzat aldığı bir takım özel önlemlere, emniyet birimlerimizin bu kapsamda gece/gündüz düzenlediği pek çok operasyona, piyasaya sahte alkol sürdüğü tespit edilen işletmelere gözlerinin yaşına bakmadan verilen kapatma cezalarına, ilgili kişilere uygulanan göz altılara ve bu şahısların çıkarıldıkları mahkemeler tarafından “Kasten Adam Öldürme” suçuyla yargılanmalarına rağmen sahte içki can almaya devam ediyor.
Bu alan güçlü bir rant kapısı olarak görülüyor maalesef ve kazancının helal olup olmadığına dair hiçbir kaygısı olmayan birtakım sahtekârlar tarafından istismar ediliyor.
Gerçi alkollü içeceklerin sahte olmayanı da önce insanın aklını sonra sağlığını ve nihayet canını alsa da sahte içki ölümleri sahtekarlığın ve kirlenmenin hayatın her alanını kuşatmış olduğunu göstermesi açısından çok manidar.
Hasılı, hayatı çepeçevre kuşatan bu kirlenmeden zemzem suyu da nasibini alıyor alkollü içecekler de. Kasap da nasibini alıyor, bakkal da. Böyle bir düzende üretici de yolunu bulmaya çalışıyor toptancı da perakendeci de. Neticede insanı kirlettiğiniz zaman hayatın her alanı kirleniyor vesselam.
Bütün bunlara rağmen toplumuzda kirlenmeden iş yapan hatırı sayılır dürüst ve karakterli bir zümre var ki kuşkusuz bu toplum onlar sayesinde ayakta duruyor. Allah sayılarını artırsın ve onları toplumuzdan eksik etmesin.
Kalın sağlıcakla efendim.
Mürsel Gündoğdu/Haber7
Yorumlar24