Denizi geçerken derede boğulmayalım
- GİRİŞ23.01.2025 08:58
- GÜNCELLEME23.01.2025 10:59
Dünyada bir taraftan büyük değişimler gerçekleşirken öte yandan akıbeti henüz belirsiz yeni başlangıçlar yaşanıyor.
Donald Trump’ın geçen dönemdeki başkanlık tecrübelerinden mülhem hazırladığı bir dizi kararı jet hızıyla imzalayarak ABD Başkanlık koltuğuna oturmasının yankıları ABD’de özelinde olduğu gibi bütün dünyada da artarak devam ediyor. Bir taraftan “barış” parolasıyla dünyaya umut vaat eden öte yandan yeni işgal hedefleri belirleyerek “Büyük Amerika” ideali uğruna her yolu mübah sayan bir yaklaşımla kendisine yeni çatışma alanları açan böyle çarpık bir stratejinin, önümüzdeki dönemde dünyayı hangi mecralara sürükleyeceği tam bir muamma.
ABD politikaları sadece Amerikan toplumunu değil bütün dünyayı etkiliyor.
Bu yüzden bütün devletler diken üstünde olduğu gibi biz de teyakkuzdayız adeta. ABD’nin yeni dönemde PKK/YPG’ye yönelik alacağı tavırdan tutun da Ortadoğu’ya dair yeni yaklaşımına ve Rusya-Ukrayna savaşında atacağı adımlara kadar pek çok politikaları doğrudan bizi de ilgilendiriyor.
Ülkemizi, yeni dünya düzeninin bu belirsizlik ve bilinmezlik iklimi içinde her zamankinden çok daha dikkatli ve bir o kadar da temkinli davranmaya iten oldukça karmaşık bir süreç bekliyor. Bu yeni normalde mümkün olduğunca dikkati elden bırakmamak ve denizi geçerken onun yanında dere gibi kalan küçük meselelere takılmamak lazım.
Türkiye’nin kat ettiği mesafe dışarıdan oldukça net görünüyor.
Malum bu günlerde ülkemizi pek çok yabancı ülke lideri ziyaret ediyor ve ülkemize dair görüş ve düşüncelerini ilk elden dile getiriyorlar. Nitekim Slovakya Başbakanı Robert Fico da geçen gün ülkemize gelen liderlerden biri. Fico, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüştü ve akabinde bu ikili bir ortak basın toplantısı düzenledi. Ben de dikkatle dinledim ve konuk liderin ülkemize dair samimi ifadelerinden oldukça etkilendim.
Slovakya Başbakanı Fico’nun basın toplantısındaki çarpıcı sözleri, ülkemizin dışarıdan nasıl göründüğüne dair oldukça net izlenimler veriyordu.
Şöyle konuştu Slovakya Başbakanı Fico;
"10 yıl oldu, son ziyaretimden bu yana ve Türkiye'ye gelen herkes şunu teyit edecektir ki ülkenizde çok önemli gelişmeler yaşanmış. Bugün hiç şüphe yok ki çok büyük bir siyasi ve ekonomik aktörsünüz ve aynı zamanda uluslararası bir siyasi aktörsünüz. Bundan dolayı da en kalbî duygularımla sizleri tebrik etmek istiyorum… Slovakya hükûmeti büyük bir saygıyla rasyonel pragmatik ve barışçıl dış politikanızı takip ediyor."
Ülkemizin hem bölgesinde hem de dünya siyasetinde attığı önemli adımlar sayesinde yakaladığı büyük ivme, sadece Slovakya Başbakanı Fico’nun değil ülkemizi ziyarete gelen hemen her yabancı liderin ortak bir kanaati haline gelmiş durumda. Bunu da herkesin gözü önünde çok net ve oldukça samimi bir şekilde dile getiriyorlar zaten.
Denizi geçerken…
Türk milleti, 3 asırdır kaybettiği ve epey süreden beri peşinde olduğu özgüveni nihayet yakalamış durumda. Bu asil millet uzun zamandır esareti altında bulunduğu öğretilmiş çaresizlik sendromunu atlatarak yarınlara daha güvenli bakabilmenin şifrelerini bir bir çözmenin eşiğinde. Bu noktada atılan her doğru adım bu özgüveni bir daha kopmamacasına perçinlerken her ihmal ise varılmak istenen hedefte büyük gecikmelere sebebiyet veriyor.
Bu gecikmenin boyutunu ise Allame Muhammed İkbal’in çarpıcı ifadeleriyle şöyle izah edebiliriz;
“Dostum! Gaflette geçirdiğin her an, menzilden bin yıl uzağa patlar.”
Denizi geçerken derede boğulmayalım…
Yarım asırdır kanımızı emen ve ideallerimizi geciktiren büyük terörü adım adım bitirirken gıda ve etiket teröründe boğulmayalım.
Dünyadaki haksızlıklar, hukuksuzluklar ve liyakatsizlikler karşısında sesimizi yükseltip en dik tavrı sergilerken içimizdeki haksızlıkları ve liyakatsizlikleri görmezden gelmeyelim.
Dünyada bozulan dengeleri ve bunun neticesinde meydana gelen çarpıklıkları dert edindiğimiz kadar taklit ve tağşişe uğrayıp vatandaşın sağlığını tehdit eden ürünlerden tutun da bireysel ve sosyal yapıda yaşanan ahlaki yozlaşmaya kadar toplumu ifsat eden meseleleri de dert edinelim.
Evet ülkemizin etrafı bir yangın coğrafyası. Bu ateşi söndürmek için gece gündüz çabalayalım. Kaynaklarımızı seferber edelim ama en az bunun kadar Bolu Kartalkaya'da yanan canlarımız gibi ülkemizin her bir köşesinde basit ihmaller yüzünden tutuşan yüreklerimizin acısını dindirmek için de ne tür tedbirler gerekiyorsa ve sonucu neye mal oluyorsa olsun onları acilen alalım. Zira bu ve benzeri görüntüler bize hiç yakışmıyor.
Bu vesileyle Bolu Kartalkaya Grand Kartal Oteli'nde vefat eden canlarımıza Yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Rabbim yaralılarımıza acil şifalar ihsan eylesin.
Mürsel Gündoğdu/Haber7
murselgundogdu@gmail.com
Yorumlar1