Yeni dünya düzeni ve Erdoğan’ın şemsiyesi

  • GİRİŞ06.03.2025 08:13
  • GÜNCELLEME08.03.2025 11:04

Birkaç gündür dünya siyasetinde olağandışı sarsıntılar yaşanıyor. Belli ki gelmesi muhtemel büyük bir depremin öncü habercileri bunlar.

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski arasında Beyaz Saray’da bütün dünyanın gözleri önünde saygısızca yaşanan ve Zelenski’nin Beyaz Saray’dan kovulmasıyla neticelenen görüşmenin dünya siyasetinde meydana getirdiği kırılma, geçmiş dönemin bütün teamüllerini yerle bir edecek cinsten. Zelenski her ne kadar bu olaydan sonra yazdığı bir mektupla ABD’nin önderliğinde barış yapma arzusunda olduğunu dile getirse de bundan sonra hiçbir şekilde göze ve gönle dokunamayacak gibi görünüyor.

Dünya siyasetinde yaşanan bu hızlı dönüşüm, sadece siyaset etme biçimini değil aynı zamanda geçmişin müesses nizamını da altüst ediyor.

Trump’ın ABD başkanı seçilmesiyle belirgin hale gelen ve “Yeniden Büyük Amerika” mottosuyla iyice şekillenen, eskinin küreselleşme yaklaşımından uzak, tamamen milli çıkarlara yaslanan siyaset biçimi sadece geçmiş teamülleri başkalaştırmakla yetinmiyor, onları silindir gibi ezip geçiyor adeta. Öyle ki küreselleşme üzerine kurulu eski dünya siyasetinin kalın kabukları büyük bir gürültüyle çatırdarken bunu sadece bu sürece kulak kesilenler değil sağır sultanlar bile duyuyor artık.

Bundan sonra dünya siyasetinde aktör her ülke gibi eskiden kurulan ittifaklar da bu sarsıcı görüşmeye göre şekil alıp yeniden yapılanacak.

Trump, Rusya’ya dair ABD politikasını yeniden yapılandırıyor.

Savaşları durdurma vaadiyle başkanlık koltuğuna oturan Trump, bu sözünü yerine getirmek amacıyla yerleşik politikayı altüst etme pahasına bir yandan Rusya’yla sıcak bir iletişim kuruyor öte yandan Ukrayna’ya ağır bir savaş bedeli ödetmeyi dayatıyor. Sabık ABD Başkanı Biden ve ekibinin AB ile ortak hareket ederek Rusya’ya karşı Ukrayna’yı kalkan olarak kullanma stratejisinin yerinde şimdilerde yeller esiyor. Zira Trump koltuğa oturur oturmaz Ukrayna’yı Rusya’yla bölüşme planını devreye aldı.

Bu durum belki savaşı bitirecek, belki ABD’nin savaş masraflarını karşılayacak ama Ukrayna’nın ABD ile AB ülkelerinin sözüne itimat edip yerle bir oluşunun gerekçesini asla açıklayamayacak.  

ABD ile AB’nin politikaları gittikçe ayrışıyor ve araları gittikçe açılıyor.

Beyaz Saray davetinde Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski Trump’la İngiltere ve Fransa’nın politik ağzıyla konuşunca ev sahibini oldukça öfkelendirdi. Oysa Trump göreve geldiğinden beri ABD’nin menfaatlerinden başka hiçbir şey düşünmüyor ve konuşmuyor. Üstelik o, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le sağlıklı ilişkiler kurmanın en büyük rakibi Çin’i yalnızlaştıracağını ve bunun kısa ve uzun vadede ABD lehine olacağını değerlendiriyor.

Trump’ın aksine AB ve İngiltere kendilerine en büyük tehdit olarak Rusya’yı görüyor. İşte bu noktada ABD ile AB’nin politikaları ayrışıyor. Bunun neticesinde de ABD ile AB’nin arası gittikçe açılıyor.

Bu günlerde dünyanın her bir yanı gibi AB de çok hareketli. Onların gündemlerinin ilk maddesi ise güvenlik.

Çin, ABD’nin kendilerine yönelik yalnızlaştırma adımlarıyla Başkan Trump'ın gümrük vergilerini yüzde 10'dan yüzde 20'ye yükseltmesine ilişkin tavırlarını açık bir okumaya tabi tutarak bütün dünyaya ABD ile her alanda savaşa hazır olduğunu deklare etti. Buna hemen karşılık veren ABD ise Çin ile herhangi bir olası savaşa her zaman "hazırlıklı" olduklarının altını çizdi.

Bütün bu gelişmeler dünyanın ne tür bir dönüşüm geçirdiğini göstermesi ve üçüncü dünya savaşının hemen eşiğinde olduğumuzu işaret etmesi açısından çok manidar.

Türkiye bu dönüşüme nasıl hazırlanıyor?

Ülkemizin şu anda en önemli meselelerinden birisi terörsüz bir gelecek inşa etmek.

Son yıllarda içerde ve dışarda terörle mücadelede atılan güçlü adımlar ve terörü kaynağında yok etme stratejisi sayesinde terörün beli büyük ölçüde kırılmıştı. Türkiye bugün hem dünyadaki sarsıcı dönüşümü hem de Suriye’deki halk devrimini çok iyi okuyan MHP lideri Sn. Devlet Bahçeli’nin siyasi kariyerini riske ederek attığı güçlü bir adımla terörü tarihe gömme şansını yakalamış durumda.

Dünyanın böyle bir dönüşüm geçirdiği süreçte terörden tam anlamıyla kurtulmak, ülkemizin önünü Kızılelma’ya kadar açacaktır.

Bu sürece dair yaşanmakta olan terör örgütü uzantılarının ABD ve İsrail nezdindeki son çırpınışları, terörden nemalanan bazı çevrelerin kirli propagandaları ve ülkenin değişimine ayak uyduramayanların spekülasyonları gibi olumsuzluklar, alınmakta olan tedbirler sayesinde sonuçsuz kalacak ve Türkiye bu sürecin sonunda terörsüz yarınları inşa edecek.

Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye, başta içerde gerçekleştirdiği milli savunma hamlesi olmak üzere dünya siyasetinde attığı barış ve Hak’tan yana adımlar ile yürütmekte olduğu etkili diplomasiyle, yeni dönemde dünyanın başat aktörlerinden birisi olacak.

Ve bu çarpıcı sürecin neticesinde dünya ülkeleri, onca bariz hatalarına rağmen Zelenski’yi şemsiyesi altına alma erdemi gösteren bir Recep Tayyip Erdoğan zihniyeti ile onu çıkarları doğrultusunda kullandıktan sonra Beyaz Saray’da soyup soğana çevirmeye çalışan bir Trump zihniyeti arasında var oluşsal bir tercihte bulunmak zorunda kalacaklar.

Mürsel Gündoğdu/Haber7

murselgundogdu@gmail.com

Yorumlar4

  • Mustafa 3 gün önce Şikayet Et
    Haydut devlet abd,sütten çıkmış ak kaşık olmuş,onca yediği nanelerin hesabı görülür elbet. Göz boyama devri tükendi. Şımarık varlıklılar,yola gelin,yoksa memleketinizin altı,üstüne gelir!
    Cevapla
  • Önder 4 gün önce Şikayet Et
    Haşr Suresi 14. Ayet geldi hemen aklıma: "Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri darmadağınıktır." ....
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • yunus 4 gün önce Şikayet Et
    Çin Amerika nükleer dünya savaşı kaçınılmaz olarak dünyanın yarısını yok edecek gibi trump delisi bu savaşaı çıkarır
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Yaşasın hamas 4 gün önce Şikayet Et
    Kalemine yüreğine sağlık mürsel abi RABBİM yar ve yardımcımız olsun
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat