Kudüs meselesinin arka planı
- GİRİŞ18.10.2023 08:22
- GÜNCELLEME20.10.2023 08:12
Yazımıza çok basit bir soruyla başlayacağız:
Kudüs'ü şu anda İsrail mi, yoksa Müslümanlar mı daha çok istiyor?
Eğer Kudüs isteme derecesine göre verilseydi emin olun ki İsrail şu anda Müslümanlar’dan daha çok isteklidir.
İslam dünyası yüz yıllık uykusuna devam ediyor.
Siz bakmayın cılız bazı tepkilere!
MOSSAD ve Yahudilerin gözümüzde bu kadar çok büyütülmesinin de İsrail'e söz dinletilememesinin de arkasında hep çıkar çatışması var.
İslam dünyası da bu çıkar çatışmasını tam ortasında bulunuyor.
İslam dünyası demişken burada Batılılar’ın atadığı “müstemleke yöneticiler” olduğunun altını çizelim.
Yoksa İslam dünyası taban olarak Kudüs davası ile dertleniyor.
Her yerde eylemler düzenleniyor. Samimi Müslümanlar ayakta.
Gösterilen tepkinin binde biri ise yöneticiler tarafından gösterilemiyor.
Türkiye'yi tabii ki ayrı tutuyoruz.
Türkiye şimdiye kadar hem eylemselliği hem de diplomatikliği açısından dünyaya örnek ülke.
İslam dünyasının da şerefini kurtarıyor.
Neyse bugünkü konumuz Türkiye değil. İslam ümmeti Kudüs'le her dertlenişinde ayağa kalkmıştır.
Hz Peygamber öldükten yalnızca 4 yıl sonra İslamın temsilcisi Hazreti Ömer döneminde Kudüs fethedilmiş ve İslam medeniyeti de almış yürümüştür.
Sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca bir yükseliş devri ardından 15 Temmuz 1099 tarihinde Haçlı istilası ile Kudüs'teki bütün din mensupları zarar görmüştür.
Haçlı seferi yapan maceraperest caniler kendi dinlerinden olanları da ayırt etmeden taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadılar.
Müslümanlar Kudüs’ün yokluğuna neredeyse 100 yıl dayanabildi.
Büyük esaret, Selahattin Eyyubi'nin 1187'de tarihe altın harflerle yazılan fethiyle sona erdi.
Dikkat çekmek istediğimiz önemli nokta şudur ki; Selahattin Eyyubi'nin Kudüs'ü Fetih etmesinden önce İslam ülkeleri bir araya geldi. İslam Birliği sağlandı.
Ve böylece “ümmet birleşirse ne olur?” sorusunun cevabı Kudüs'te hayat buldu.
Sonra Osmanlı'ya kadar gelen İslam hükümdarlığı…
Osmanlı, Kudüs’ü fethettikten sonra tarihinin zirve noktasına ulaştı.
Yavuz Sultan Selim Han'ın Kudüs'ü fethi padişahlar arasında adını ilk sıraya taşımıştır.
Tarih 1917’de tam tersi istikamete hareket etti. Kudüs bizden parça parça koparıldı.
Bugüne geldiğimizde şu anda Kudüs'ün esareti zamansal olarak topu topu Selahattin'in dönemindeki esaret kadar diyebiliriz.
O zaman Müslümanlar yüz yıl dayanabilmişti Mescid-i Aksa’sızlığa!..
Bakalım şimdi bu ne kadar sürecek?
Kudüs'ü tekrar özgürleştiren kumandan bakalım kim olacak?
Şunun bilinmesi gerekir ki Mescid-i Aksa kutsal kitabımızda yer aldığı ismiyle Mukaddes beldedir.
Bizler bunun farkında olmayabiliriz ama emin olun ki Mescid-i Aksa bir gün özgürleşecek ve İslam ümmetini de özgürleştirecektir.
Yorumlar2