6 Şubat depremlerini anma programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan manidar bir açıklama yaptı. “Devlet nerede diye soranlara, burada diyerek cevap verdik” dedi.

Bir kez daha depremin siyaset malzemesi yapılmaması gerektiğinin altını çizdi. 

Bu noktaya tekrar döneceğiz. 

6 Şubat'ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremler, büyük bir yıkıma yol açarak, binlerce can aldı.

Toplamda 11 ilde hissedilen depremin ardından yaralar hızla sarıldı.

Devletin tüm imkanları ve kurumları afet bölgelerine seferber edilirken, milyonlarca vatandaş da ihtiyaç malzemeleri için harekete geçti.

Yapılan çalışmalarla birlikte depremzedelerin zorlu günleri el birliğiyle aşıldı.

Depremin yıldönümünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, afetin en fazla etkilediği illerden birisi olan Adıyaman'a gitti.

Orada verdiği mesajları depremin gerçekleştiği 6 Şubat tarihinde verdiği sözlerle karşılaştırınca bir “tutarlılık” göze çarpmakta.

Yani şu: 

Devlet verdiği sözleri ölçüp, tartıp, tutabileceği sözleri verdi.

Ve de tuttu…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözlerine dikkat çekelim.  

+"Evine girmeyen bir vatandaş dahi kalmayacak." 

+"Depremde siyasi menfaat devşirip devlet nerede diye soranlara işte devlet burada diyerek net cevap verdik." 

+”Deprem bölgemizi yeniden ayağa kaldırmanın haklı gururunu yaşıyoruz.”

+”Taşınma destek, kira, tahliye, vefat yardımı ve diğer destek ödemelerinin toplamı 150 milyar liraya yaklaştı.”

+”Çiftçilerimize önümüzdeki 5 yılda çeşitli kalemlerde toplam 250 milyon dolar hibe vereceğiz.”

+”Bundan sonra da elimizi buralardan asla çekmeyeceğiz.”

Sadece bu başlıklar bile devletin bu büyük afete bakış açısını anlamak açısından önemli.

İşin teknik boyutu afetin büyüklüğünü anlamak açısından dikkat çekici.

Meraklısına birkaç rakam sıralayalım:

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında, deprem bölgesindeki 11 ilde inşa edilen 201 bin 508 konut hak sahiplerine teslim edildi. 

+Kahramanmaraş’ta 24 bin 420 konut, 30 iş yeri ve 10 bin 180 köy evi olmak üzere toplam 34 bin 630 konut teslim edildi. 

+Hatay’da 40 bin 586 konut, 27 iş yeri ve 5 bin 554 köy evi olmak üzere toplam 46 bin 167 konut teslim edildi. 

+Adıyaman’da 27 bin 433 konut ve 3 bin 973 köy evi olmak üzere toplam 31 bin 406 konut teslim edildi.

+Malatya’da ise 20 bin 212 konut, 20 iş yeri ve 6 bin 93 köy evi olmak üzere toplam 26 bin 325 konut teslim edildi. 

+Gaziantep’te 19 bin 428 konut, 52 iş yeri ve 2 bin 995 köy evi olmak üzere toplam 22 bin 475 konut teslim edildi. 

+Şanlıurfa’da 6 bin 474 konut, 10 iş yeri ve 1029 köy evi olmak üzere toplam 7 bin 513 konut teslim edildi. 

+Adana’da 6 bin 700 konut ve 117 köy evi olmak üzere toplam 6 bin 817 konut teslim edildi. 

+Diyarbakır’da 7 bin 665 konut, 255 köy evi olmak üzere toplam 7 bin 920 konut teslim edildi. 

+Elazığ’da 8 bin 149 konut, 685 köy evi olmak üzere toplam 8 bin 834 konut teslim edildi.

+Kilis’te 1713 konut, 4 iş yeri ve 439 köy evi olmak üzere toplam 2 bin 156 konut teslim edildi.

+Osmaniye’de 6 bin 391 konut, 6 iş yeri ve 940 köy evi olmak üzere toplam 7 bin 337 konut teslim edildi. 

+Yıl sonuna kadar toplamda 452 bin 983 konutun tamamlanarak hak sahiplerine teslim edilmesi planlanıyor.

Şimdi kasedi 2 yıl geriye saralım.

11 ili derinden sarsan depremin daha ilk günleri…

O dönem CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu apar topar deprem bölgesine gitti.

Paylaştığı video ile şu  sözleri sarfetti. 

“Yaşananlara siyaset üstü bakmayı, iktidarla hizalanmayı reddediyorum. Bu çöküş tam da sistematik rant siyasetinin sonucudur. Erdoğan’la, sarayıyla ve rant çeteleriyle hiçbir zeminde buluşmayacağım. Ben halkımın kavgasını vereceğim. Sonuna kadar!” 

Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerini seçmen satın almadı. 

CHP seçimlerde hezimet yaşadı. 

Nedeni Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un dünkü açıklamasında gizli aslında.

6 Şubat Depremleri’nin 2. günü… 

Kurum’un telefonu çalar… 

Hattın diğer ucunda Cumhurbaşkanı Erdoğan vardır. 

Özetle şu sözleri sarfeder.

“Murat, hazır ol. Bu yuvaları yeniden biz yapacağız. Bu şehirleri yeniden biz ayağa kaldıracağız. Bu milleti yeniden biz mutlu edeceğiz, hazır ol.” 

Bu durumda Kemal Kılıçdaroğlu’nun şu açıklaması da boşa çıkmış olmuyor muydu?

“Bir yıl geçti ancak acılarımız ve mağduriyetimiz halen dinmedi. Sadece sözde destekle kalmamalı, devlet yetkilileri somut ve hesap verebilir adımlarla bu süreci yönetmek zorunda.”

CHP’nin mevcut Genel Başkanı Özgür Özel’de benzer bir tavır sergileyerek şöyle demişti:

“Depremden sonraki ilk bir hafta içinde Türkiye’de inanılmaz bir koordinasyonsuzluk, ihanete varan bir kibir, bir korku ve alınan kararların yarattığı büyük kayıpları gördük.”

Gerçekte yaşananla muhalefetin yaklaşımı arasında bir çelişki göze çarpmıyor mu?

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yaklaşıma geçtiğimiz gün Adıyaman’daki programda şu yorumu yaptı. 

"Sorunları çözmek için aylarca deprem bölgesinde kalan bakanlarımız ile kamu görevlilerimiz ile gösterdik. Deprem turistleri çekip gittikten sonra gece gündüz süren ihya çalışmaları ile gösterdik. 

Ana muhalefet partisinin genel başkanları ise seçimler öncesinde geldiler bedava ev sözü verdiler. 

Sonra da buhar olup uçtular. Yapılanı kötülemek ve devletimizi tenkit etmek dışında depreme dair özellikle hiçbir gündemleri, hiçbir projeleri ve faaliyetleri maalesef yok. Medya ve sosyal medyadan yüksek perdeden konuşanların çoğu ise zaten deprem bölgesinin yollarını unuttu. 

Biz ise ilk günden beri deprem bölgesinden elimizi çekmedik. Şehirlerimizi ayağa kaldırmak, vatandaşlarımızı yeni yuvalarına süratle kavuşturmak için çalıştık, çabaladık, ter döktük.“

Daha da birşey yazmaya gerek yok sanırım.

Mustafa Yıldız / Haber7