Ülke TV'de yayınlanan Odak noktası programında geçtiğimiz hafta “Barkan” isimli insansız kara aracının dünyaya parmak ısırtan özelliklerini anlattık.

Programın ardından milli gururumuz firmalardan olan Havelsan'dan bir telefon geldi.

Hattın öbür ucundaki yetkili; yerli milli savunma sistemlerimizi ekrana taşıdığımız için teşekkür ettikten sonra bir de serzenişte bulundu. 

Ekranda kullandığımız görseller konuyla ilgili arkadaşlarımızın bulduğu aslında yapay zekayla hazırlanmış görsellerde. 

Aslına uygun olsa da elimizde gerçeği varken neden gelip bunu görüntülemek istemediğimizi sordular.

Dolayısıyla Bu da bizim için bir görev haline geldi. 

Davete icabet etmek için can attığımızı söyleyerek kendileriyle sözleştikten sonra soluğu Ankara'da Havelsan karargahında aldık. 

Aslına bakarsanız Baykar, TUSAŞ, Roketsan, Aselsan gibi kurumlarla karşılaştırdığımızda yazılım ağırlıklı çalışan Havelsan kamuoyunda hak ettiği kadar bilinmiyor.

Sessiz sedasız harika işler başarıyorlar. 

Yaptıklarını birazdan özetleyeceğim ama izlenimlerle başlamak isterim. 

Yüksek güvenlikle korunan binanın girişinde güler yüzle karşılandığımızı söyleyerek başlamak isterim. 

Pırıl pırıl gençlerden, zeki bakışlardan müteşekkil bir binaya girdik. 

Hayatımızı birebir etkileyen ve yıllarca yurt dışına bağımlı olduğumuz parmak izi tanıma sistemi, boğazlardan geçen gemilerin kimliğinin belirlenmesi ve birçok alanda yerli yazılımların geliştirilmesi gibi çok kritik görevler üstlendiklerini öğrendim.

Prestij projesi diye adlandırabileceğimiz Baha ve Bulut insansız hava araçları; arama kurtarma ve gözetleme faaliyetlerinde önümüzdeki yıllarda adından sıkça söz ettirecek.

 Ayrıca insansız deniz aracımız Sancar'ın özelliklerini dinlerken insan mest oluyor.

 Hele bir de prototip aşamasındaki Çaka isimli insansız deniz aracı var ki Türkiye'nin savaş konseptini değiştirecek bir proje…

Bütün bu yazdıklarımın detaylarını rahatlıkla arama motorlarında bulabilirsiniz.

 Bir de Barkan var tabii!..

Bizim bir başka gurur projemiz olacak…

 Engebeli  arazide görev alabilen, ateş gücü bulunan, yaralı taşıma kapasitesi yeterli, gerektiğinde birbiriyle haberleşerek sürü halinde düşmanla çatışabilen yüksek teknoloji ürünü bir robot…

İnsansız kara aracımız…

İsim olarak burada zikrettiğim tüm bu araçların ortak özelliği dünyanın önde gelen teknoloji üreten ülkeleri ile başa baş gidiyor olmamız.

Evet yanlış duymadınız! 

Belki biz bu konuda geriden geldik ama Havelsan  mühendislerinin de dediği gibi 20 yılda çok büyük yol kat edildi. 

-“Bunu nasıl başardınız? Biraz abartmıyor musunuz?” 

diye iki soru sordum.

Aldığım cevaplar manidardı. 

-”Bunları başarmamamız için bir gerekçemiz yok. Yeter ki imkan verilsin.” dediler .

Geriden gelmemizi ise bir dezavantaj olarak değil avantaj olarak gördüklerini söylediler.

Muhteşem bir bakış açısı… Bilgece…

Ve Neticede ihracat kalemlerimiz arasına giren yapay zeka destekli birçok milli savunma sistemi envantere girmiş oluyor.

Bu harika bir gelişme!

Biraz da içeriyi  anlatayım. 

Öyle havalı bilim kurgu filmlerindeki binalar gibi  olmasa da açılır kapılar,  mühendislerin sohbetleri insanı etkilemiyor değil. 

Her bir metrekaresi faal bir şekilde kullanılıyor. 

Toplantı odaları dolup dolup boşalıyor.

Yabancı ülkelerden gelen ziyaretçiler anlaşma yapmak için kuyruğa girmiş durumda.

Mühendislerin yemek yediği yemekhanede öğle yemeğine davet edildik.

İçinde bulunduğumuz ortam mı bizi etkiledi bilemem ama yediğim en lezzetli yemeklerden biriydi.

Süper zeka mühendislerin istekleri doğrultusunda inşa edilmiş bir alan olduğunu öğrendik.

Birçok ürünü bizzat tasarlayanlardan ya da proje sorumlularından dinleme fırsatımız oldu.

Ortak mesaj şuydu “daha önce dışa bağımlı olduğumuz alanlarda artık Türkiye'nin kendi ürettiği yazılımlar kullanıyor”

Bu bile birilerini çıldırtmaya yeterdi.

Yeri gelmişken bu konularda Türkiye'de siyasetin de çok yetersiz kaldığını görüyoruz.

Savunma sanayimiz hakkında olumlu şeyler duymak herkesin moralini düzeltir. 

En çok da Havelsan gibi kurumlarımızda çalışan o isimsiz kahramanlar olan mühendislerin…

Yeri gelmişken TUSAŞ saldırısının ardından Havelsan'daki çalışanlara ne hissettiklerini sormadan olmazdı.

“Saldırıya cevabımızı daha çok çalışarak daha çok üreterek vereceğiz.” dediklerinde gözlerimden iki damla yaş süzüldü.

Ne yalan söyleyeyim affetsinler!

Bu kadar duygusal olmak istemezdim ama elimde değil.

İnsan gördükleri karşısında kayıtsız kalamıyor.

Kendini bu vatanın evladı olarak gören herkesin ortak hissiyatı  bu.

Siz bakmayın bu işleri küçümseyip kötüleyenlere…

Türkiye harika işler yapıyor ve harika işler yapmaya devam ediyor.

 Eğer böyle giderse dünya birkaç yıl içinde bizi daha çok konuşacak bizden söylemesi!