Her Firavun’un Bir Musa’sı vardır
- GİRİŞ10.10.2023 09:44
- GÜNCELLEME12.10.2023 08:22
İnsanlık tarihinde Musa aleyhisselam adalet, Firavun da zulüm sembolüdür.
Allahu teala Kur’an-ı Kerim’de Musa aleyhisselamın Firavun’a gönderilişinden şöyle bahseder:
“Sonra ayetlerimizle ve apaçık bir fermanla Musa ve kardeşi Harun’u Firavun’a ve ileri gelenlerine gönderdik. Onlar ise kibre kapıldılar ve ululuk taslayan bir kavim oldular.” (Mü’minûn Suresi; Ayet: 45-46)
Firavun, Mısır’ı zorbalıkla yöneten bir kraldır; üstelik kendisini hukukun üstünde görmekte, öldürme ve yaşatma gücü elinde olduğundan insanların kaderini iki dudağının arasında görüp ilah olduğunu iddia etmektedir:
Bir tiran olan Firavun, Mısır’daki İsrailoğullarından bir peygamberin gelerek, bir gün krallığını yıkmasından korktuğu için, İsrailoğullarının dünyaya gelen erkek çocuklarını öldürtmektedir. İslam’ın cahiliye olarak kavramlaştırdığı Firavun zihniyeti, iktidarda kalmak için çocuk öldürmeyi meşru görmektedir. Mekkeli müşrikler de kız çocuklarını öldürerek şereflerini korumaya çalışıyorlardı.
Bu insana tanrılık taslayan, hakikate ve topluma saygısız bakış, tarihsel süreçte büyük bir vicdansızlık boyutuna varmıştır; kıtaları sömürge haline getirmeye çalışmakta ve şehirleri bombalarla yıkmakta, yuvaları yerle bir etmektedir.
FİRAVUN İMANI
Musa aleyhisselam, Firavun’u büyük bir topluluk önünde Allah’ın birliğine inanmaya ve adaletli olmaya davet eder.
Firavun, sihirbazlarını onunla yarıştırır; fakat Musa aleyhisselamın mucizeleri karşısında aciz kalan sihirbazlar, onun sihirbaz değil, gerçek bir Peygamber olduğuna iman ederler. Firavun onların ellerini ve ayaklarını çaprazlama kestirmek ve astırmakla tehdir eder, fakat onlar yine de imanlarından dönmezler:
“Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım!” (A’râf Suresi; Ayet: 106)
Sihirbazlar, Mûsâ aleyhisselama iman edip onun tarafına geçtiklerini gayet açık olarak göstermişlerdir. Bu sebeple Firavun’un, “Ben size izin vermeden ona iman ettiniz öyle mi!” anlamına gelen sözü, bir soru olmayıp tehditten ibarettir. Nitekim “Ama yakında göreceksiniz” deyip bunun ardından vereceği cezaları sıralamasından da bu anlaşılmaktadır.
“Ben size izin vermeden...” şeklindeki sözü de Firavun’un, neye inanıp neye inanmayacaklarına varıncaya kadar, yönettiği insanların her türlü tutum ve davranışlarına hükmettiğini, vicdanlarını baskı altında tuttuğunu göstermektedir.
Fahreddin er-Râzî’ye göre Firavun’un Mûsâ aleyhisselam karşısındaki bu yenilgisi, onda aynı zamanda siyasî bir endişe de doğurdu. Zira bu olay halkın huzurunda cereyan etmişti ve bu gelişmeler karşısında halk da sihirbazları takip ederek Mûsâ aleyhisselamın peygamberliğine inanıp onun peşine düşecekti. Halka göz dağı vermek için sihirbazlara en ağır cezayla cezalandırdı ki gücünü görsünler.
HER FİRAVUN’UN DA BİR MUSA’SI VAR
Henüz tecrit yeteneği gelişmemiş, soyut işlem yapamayan, düşünemeyen, somut işlem aşamasında kalan Firavun her şeyi maddi planda değerlendirdiği için yardımcısı Hâman’dan tuğla pişirterek kendisi için yüksek bir kule yapmasını ister. Amacı bu kuleye çıkarak Hz. Musa’nın Rabb’ini görmektir:
“Firavun, ‘Ey Hâmân!’ dedi, ‘Bana yüksek bir kule inşa et; belki bazı yollara, göklerin yollarına ulaşırım da bu sayede Mûsâ’nın ilâhını görebilirim! Doğrusu onun bir yalancı olduğunu düşünüyorum.’ İşte böylece, yaptığı çirkin iş Firavun’a güzel göründü ve doğru yolu bulması engellendi. Firavun’un tuzağı hüsrandan başka bir sonuç doğurmadı” (Mü’min Suresi; Ayet: 36-37).
Firavun seküler düşünen, materyalist bir devlet adamıydı. Teknolojik üstünlüğü elinde bulundurmakla şımarıp azmıştı. Kararlarında, sadece maddi üstünlüğü ve politik menfaati esas alıyordu.
Bilmiyordu ki, Allah azze ve celle her şeyden yücedir. Firavun ve halkı Mısır’da inançsızlıklarında ve zulümde ısrar etmeleri üzerine gökten gelen birtakım afetlerle cezalandırılırlar. Fakat yine de imana gelmediler.
Sonunda Firavun ordusuyla inananlarla beraber Mısır’ı terk eden Musa aleyhisselamaın peşine düşer. Firavun, inananlara Kızıldeniz kıyısında yetişir. Musa aleyhisselam Allah’ın emriyle asasını yere vurur, deniz açılır, inananlar buradan geçer; fakat Kızıldeniz, peşlerinden gelen Firavun ve askerlerine mezar olur:
“Hatırlayın ki sizi Firavun’un adamlarından kurtardık. Onlar size işkencenin en kötüsünü revâ görüyorlar, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlar, kızlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bu size reva görülenlerde rabbinizden büyük bir imtihan vardı. Bir zamanlar biz sizin için denizi yardık, sizi kurtardık; Firavun’un adamlarını da gözünüzün önünde denizde boğduk” (Bakara Suresi: 49-50).
Firavun öleceğini anlayınca Allah’a iman ettiğini söylese de adı üstünde imanı, Firavun imanıdır, kabul edilmez. Çünkü inanmak samimiyet demektir:
“Derken İsrâiloğulları’nı denizin öteki yakasına geçirdik. Firavun ve ordusu da haksız yere onlara saldırmak üzere peşlerine düşmüştü. Sonunda Firavun boğulmak üzereyken şöyle dedi: ‘Elhak inandım ki, İsrâiloğulları’nın iman ettiğinden başka tanrı yokmuş! Ben de artık kendini O’na teslim edenlerden biriyim.’ Şimdi mi? Halbuki daha önce hep baş kaldırmış ve bozguncular arasında yer almıştın” (Yunus Suresi: Ayet: 90 - 91).
Bu Musa aleyhisselamın kıssası Müslümanlara Allah’a teslimiyet ve bağlılığın önemini anlatmaktadır. Ümitlerin bittiği bir anda Allah’ın nice kapılar açacağını müjdelemektedir müminlere.
Dolayısıyla bu kıssa, doğa, toplum, insan ve Allah arasındaki ilişki üzerine düşünmeye davet edilmektedir. Allah’ın ilim, irade ve kudretinin dışında hiçbir varlık yoktur. Kainatta ve tarihte ilahi yasalar nizam vardır; Allahu teala zalim tağutların sistemlerini ve tuzaklarını bozar.
Allah celle celaluhu, bebek Musa’yı azgın dalgalar arasında düşmanına gönderip, düşmanının sarayında büyütür. Arkada kana susamış donanımlı bir ordu, önde derya, ‘artık kurtuluş yok!’ denildiği bir anda denizi yararak rahmetini gönderir. Yeter ki, Allah’a tevekkül edelim, O’na güvenelim.
Allahu teala Musa aleyhisselamın koyunlarına ağaçlardan yaprak indirdiği, bazen yaslanarak yorgunluğunu giderdiği bir değneği, insanlık tarihinin en büyük mucizelerinden biri hâline getirmedi mi? Asa, her dönemde teknolojik güç ve cahiliye yönetimlere karşı kurtuluşu müjdelemektedir.
Yüce Allah’tan ümit kesmeyelim.
Zalimlerin zulmü varsa, her Firavun’un da bir Musa’sı vardır, derler.
Yorumlar6