Türkiye Suriye yakınlaşması..
- GİRİŞ22.08.2024 10:54
- GÜNCELLEME24.08.2024 09:15
İslam ülkeleri son bir asırdır ya teröre ve askeri darbeye maruz kalıyor ya da Batı tarafından fiilen işgal ediliyor; buna da Batı müdahalesi deniyor. En son Bangladeş’teki askeri darbe sonrasında düşündüm ki Batı müdahalesinin amacı aynı: Ülke ekonomisini iflas durumuna getirmek, ülkeyi siyasi çıkmaza sürüklemek.. Hukukun ve sosyal düzenin yara alacağı ve bozulacağı, böylece ülke sorununun uluslararası arenaya taşınacağı öngörülebilir.
Müslüman halklar arzuladıkları bağımsızlık ve kalkınmanın ülkelerinde neşvünema bulmasını beklerken, bu beklentilerin tam aksine ülke genelinde kargaşalar ve ihtilaller bugüne kadar süre gelmekte..
Bu karmaşık meselede aklıselim tartışma pencerelerini açmaya ihtiyacımız var. Zira konu hepimizi ve geleceğimizi yakından ilgilendiriyor.
İslam ülkelerinde sağduyunun her kesime dünden daha çok bugün ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Hükümetler, uluslararası dost çağrıları kulak ardı etmeden, sorumluluklarını yerine getirerek, ülkede siyasi tansiyonu düşürmenin ülke geleceği için daha faydalı olacağını düşünerek hareket etmeli. Bu bağlamda Türkiye Irak yakınlaşması örnek olay olarak görülebilir. Şimdi Türkiye Suriye yakınlaşmasının tam zamanı..
Türkiye son birkaç yıldır yarım kalan görüşme süreçlerinden oluşan bir ‘Suriye politikası’ açmazından çıkamıyor. Son aylarda gördüğümüz gibi, her defasında görüşme isteği Türkiye’den geliyor. Suriye hükümeti, Türkiye’yle görüşmeye acelesi olmadığı izlenimi veren tutumunu koruyor. Rusya aracılığındaki görüşmeler de bugüne dek sonuç üretmedi.
Türkiye’nin pozisyonu nedir? Nerede duruyor? Bu yazıda, görüşme sürecine çözümleme getirmeye çalışacağım. Bunu yaparken, günlük politikanın indirgeyici eğilimlerine olabildiğince mesafeli durarak, olası çözümün unsurlarını tartışacağım.
Türkiye ile Suriye’nin devlet başkanları yakın gelecekte bir araya gelip gelemeyecekleri sorusunu sorarak konuya girebiliriz. Hayır, bu ihtimal yok! Maalesef ufukta Erdoğan Esad buluşması görünmüyor.
Eskiden olduğu gibi Esad Türkiye’de aile tatiline gelir mi? Bu ihtimal de pek zayıf. Esad davete icabeten Ankara’ya gelir mi? Gelmez. Peki yakın gelecekte liderler görüşürler mi? Evet, büyük ihtimalle üçüncü bir ülkede görüşürler.
Esad yönetiminin Türkiye’yle görüşmeler yoluyla uzlaşı aranmaktan çıkarı var. Ne var ki acelesi yok.
Erdoğan ile Esad’ı bir araya getirecek üçüncü bir ülke var mı? Hangi ülke bu meselede insiyatif alır? İlk akla gelen ülke Rusya’dır. Maalesef İran meseleye başka pencereden bakıyor..
İki ülke arasında ‘normalleşme’ görüşmeleri neden tıkanıyor? Bu soruyu doğru cevaplamak gerekiyor. Sürecin önünün açılması iki meselenin çözülmesine bağlı. İlki askeri güç meselesi. İkincisi de PKK/YPG meselesi.
Askeri güç meselesinden başlayacak olursak ele almaya.. Suriye, görüşmelerin başlaması için Türkiye’nin topraklarındaki askeri gücünün çekilmesini ve bölgedeki silahlı gruplara desteğine son vermesini istiyor. Türkiye bu isteği karşılamaya hazır görünmüyor.
İkinci meseleyi, PKK/YPG meselesini büyüteç altına koyacak olursak.. Türkiye, Suriye’deki PKK/YPG’nin Kürt halkını temsil etmediğini savunuyor; PKK/YPG’nin iki ülkenin bütünlüğüne yönelik tehdit oluşturan, ortak mücadele edilmesi gereken bir sorun olarak görüyor. Suriye ise PKK/YPG meselesini Kürt meselesi görüyor, dahası bunu iç meselesi olarak mütalaa ediyor ve yeni bir çatışma alanı yaratmaktan kaçınıyor. Kuşkusuz bu denklemde ABD’nin de dikkate alınması gerekiyor. Kısacası, Suriye, Kürtleri temsil etmeyen ve emperyalizmin maşası olan PKK/YPG’yle görüşmeler yoluyla çözüm bulmaktan yana.
Burada şu soru sorulabilir: Türkiye Irak yakınlaşması, Türkiye Suriye görüşmelerini nasıl etkiler? Sözkonusu iki meselenin çözümüne olumlu katkıda bulunabilir mi? Türkiye Suriye yakınlaşma çalışmaları bu tecrübeden nasıl yararlanır?
Irak’ta 2021’de yapılan seçimlerin ardından Muhammed Şiya es-Sudani başbakanlığında kurulan hükümet, dış politikada önemli adımlar attı. Komşularla dengeli ilişkiler kurmaya çalışan Irak, bölgesel ve küresel siyasette de prestij sağlama çabasına girişti. İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin düzelmesi için yapılan arabuluculuk girişimi bunun en önemli örneğiydi. Ancak Irak’ın son dönemde en önemli ve somut adımlarını Türkiye ile attığını söylemek yanlış olmaz. Özellikle Irak Başbakanı’nın Türkiye ziyaretinin ardından yapılan karşılıklı ziyaretler sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da 22 Nisan’da gerçekleştirdiği Irak ziyareti ile zirve noktasına ulaşan diplomasi trafiğinin, iki ülke arasında imzalanan 27 mutabakat muhtırası ve anlaşma ile somutlaştığı bir süreç ortaya çıktı. Özellikle Türkiye ve Irak arasında güvenlik, ekonomi ve su meselesi konusunda atılan somut adımların ön plana çıktığı görüldü. Bu noktada güvenlik konusunda yakalanan uyum ve işbirliği iki ülkenin diğer alanlarda da geliştireceği ilişkiler açısından önemli bir köşe taşı oldu.
PKK, Irak otoritesini ve egemenliğini tehdit eder boyutta bir varlığa sahip. Irak son dönemde terör örgütü PKK’yı yasaklı örgüt olarak ilan ederken, Irak Federal Yüksek Mahkemesi PKK ile ilintili olduğu gerekçesiyle 3 partinin faaliyetlerini durdurdu. Bundan sonraki aşamada ortak koordinasyon merkezleri vasıtası ile bu yaptırımların genişlemesi ve çeşitlendirilmesi söz konusu olabilir.
ABD’nin maşası ve PKK’nın uzantısı YPG’nin Suriye otoritesini ve egemenliğini tehdit eder boyutta bir varlığa sahip olduğu bir gerçek. Suriye YPG’nin faaliyetlerinin önünü açtıkça ABD işgaline yol açtığını fark etmeli. Esad’ın YPG’nin ABD projesi olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Esad gelmiyorsa neden Dışişleri Bakanı’nı göndermeiyor? Cumhurbaşkanı Erdoğan neden Şam ziyareti yapmasın? ABD’ye sunulan YPG ile ilgili dosya Suriye’ye de sunulmalı.. Suriye de terör örgütü olan YPG’yi yasaklamalı ve faaliyetlerini durdurmalı. Bu aşamadan sonra Türkiye ve Suriye ortak koordinasyon merkezi oluşturup mücadele etmeli. Türkiye ve Suriye, ortak askeri operasyonlarla YPG’yi kazıyıp atmalı.. PKK/YPG’nin Türkiye Suriye ilişkilerini rehin almasına izin mi verilecek?
Irak’tan sonra Suriye de PKK/YPG’ye karşı ortak mücadeleye başlarsa, ABD 100 bine yakın askerlerini toplayıp çekilecektir. ABD, üç ülkeyi birden karşısına alıp Türkiye, Irak ve Suriye’yle askeri mücadele etme yoluna giremeyecektir.
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol