Recai Kutan: Müslüman lider
- GİRİŞ10.10.2024 12:33
- GÜNCELLEME11.10.2024 08:24
Devlet adamı, siyasetin duayenlerinden, milletimize büyük hizmetleri olmuş merhum Recai Kutan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlandı.
Cenâb-ı Hakk'tan merhumu engin rahmetiyle kuşatmasını, peygamberler, sıddıklar, şehitler, salihlerle birlikte Firdevs-i Âlâ’da ağırlamasını dilerim. Mekanı cennet, makamı ali olsun inşallah.
DEVLET ADAMI
2013 yılında Ankara’da Recai Kutan ile belgesel çekimleri için altı ay görüştük. Bu altı ayda haftada iki gün, ikişer saat olmak üzere 40 saat gibi uzun bir röportaj gerçekleştirdik..
Kısaca1950’den 2010’kadar yakın tarihi, Milli Görüş Hareketi’ni ve kendi siyasi hayatını ve bakanlık tecrübelerini konuştuk. Gelecek kuşaklar için yararlı olacak çok önemli tespitler yapmaktadır belgeselde.
Recai Kutan’ın vefatından sonra yayınlanmasını istediği belgeseli
Recai Kutan, değerli bir bürokrattı. Demokrat Parti dönemi bürolratlarındandı; 1952-1966 yılları arasında DSİ’de (Devlet Su İşleri) çalıştı, 1957’de DSİ Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Müdürü’ydü; 1966 yılında DSİ Genel Müdür Muavinliği görevini üstlendi. Güneydoğu Anadolu Projesi’ne (GAP) mihmandarlık yaptı.
Eline aldığı işi başarıyla yapan, takdir edilen bir devlet adamıydı. Devletin, milletin teşkilatlanmış hali olduğunu yaşayarak gördü. Batı’nın ve Batıcıların iddia ettiği gibi devleti millettin dışında, milletten kopuk, millete karşıt ve ezici bir teşkilat olmadığını anladı.
Recai Kutan nasıl biriydi? "Gençler tanımalı ve örnek almalı"
Millet, vatan, din, medeniyet ve devlet esastı; yapının sütunlarını ve zeminini, kısaca statiğini, strüktürünü oluşturuyordu. Rejimler, partiler, iktidarlar, politik kadrolar, anayasa ve yasalar, programlar ve politikalar zamanın değişmesiyle değişecekti, yapının dinamikleriydi. Bu paradigma Milli Görüş Hareketi’nin karakterinde son derece etkili olacaktır. Millet devlet çatışması olmazdı; bu yapaydı ve dış müdahaleydi.
Recai Kutan, bürokratik hayatında kağıt üstünde bir projeyi uygulamayı, gerçek haline getirmeyi öğrendi.. Liderlik ve organizasyon konusunda da başarılı oldu. Kadro yetiştirmek, takım çalışması, motivasyon, denetleme, oryantasyon ve teşkilatı geliştirme konularında son derece başarılıydı. Recai Kutan, Fehim Adak’la birlikte üniversiteden yeni mezun olmuş gençleri, lise mezunu gençleri katır ve eşeklere bindirip dağlara, su havzalarına ve ovalara yolladı; inançlı, aşkla hizmet eden, altın personel haline getirdi.,
Başarısıyla dünya çapında fark edildi. Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile birlikte D-8’in (Developing 8) kuruluş aşamasında mücadele verdi; bu büyük uluslararası aktörün organizasyonu tarihe geçti. D-8’in içinde devletlerin ortak kalkınma planlaması yapması çok önemliydi. Türkiye’nin üstlendiği havacılık ve bilişimde çalışma görevi, bugünkü tabloyu ortaya çıkardı.
SİYASİ HAYATI
Kutan, 1977 seçimlerinde, Milli Selamet Partisi'nden (MSP) Malatya milletvekili, 1977 koalisyon hükümetinde İmar ve İskan Bakanı olarak görev aldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra diğer MSP yöneticileriyle beraber Kirazlıdere’de 10,5 ay hapis yattı.
1983’te kurulan Refah Partisi’nde Genel Başkan Yardımcılığı ve Malatya Milletvekilliği yapmıştır. 1996-1997 yılları arasında 54. Erbakan Hükümeti’nde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak görev aldı.
Refah Partisi’nin kapatılmasından sonra kurulan Fazilet Partisi’nin Genel Başkanlığını ve Fazilet Partisi’nin kapatılmasından sonra kurulan Saadet Partisi’nin Kurucu Genel Başkanı olarak uzun yıllar Genel Başkanlığını yapmıştır.
Recai Kutan’ın liderlik ve organizasyondaki başarısı Milli Görüş Hareketi’ni dokuz canlı haline getirdi. Partiler kapatıldı kapatıldı açıldı. Teşkilatlarda süreklilik; il, ilçe, mahalle teşkilatlarının belli bir gelenek içinde hareket etmesi siyasi kültürümüzü geliştirdi.
MİLLİ GÖRÜŞ HAREKETİ
Türkiye’nin sosyal problemini sosyal bilimler tespit etmişti: Siyasal merkez, sosyal merkezi değil, marjinal, küçük bir çevreyi, Batıcı bürokratik azınlığı temsil ediyordu.
Devletin kurucusu ve ayakta tutan gücü olan, ana kafileyi oluşturan millet, sözkonusu Batıcı seçkin azınlık tarafından, 1909’dan beri cemaat olarak görülüyor, azınlık muamelesine tabi tutuluyordu. Milletin devlet yönetiminde hiçbir sözü olmasın isteniyordu; anayasa yapamadı, bürokraside engellendi. Batıcı seçkinler, bugüne kadar on yılda bir darbe yaparak devleti dünya güçlerinin belirlediği vaziyet ve istikamette, dünya sermayesinin (Dünya Bankası, IMF) eli altında tuttular.
Millet, fakir, cahil, teşkilatsız hale getirilmek istendi. Merkezde görünümü yasaklandığından din, kırsala çekilmişti; esnaf ve köylülere tutundu. 1950’den sonra büyük şehirlere ve Batı’ya göç başlayınca, ortaya apolitik ve asosyal bir din çıktı.. Çünkü 1960’tan sonra şiddeti meşru gören ve gençlik olayları çıkaran solun önü açılmıştı ve üniversitelerde terör vardı; Alevileri ve Kürtçüleri provakasyona tabi tuttular. 1970’lerde solu kontrol edemez olunca sistemi gevşettiler, İmam Hatip Liseleri ve Yüksek İslam Enstitülerini yaygınlaştırdılar. Ne var ki din eğitimini, kırsal kökenli bir kuşak doldurdu. Sol ise PKK’da toplandı, Irak ve Suriye’de ABD’nin piyadesi haline geldi..
Bütün bu toplum mühendisliğini bozacak, hesapları alt üst edecek bir gelişme yaşandı. 1970 sonrasında Milli Görüş Hareketi, üniversitede ve milli eğitim camiasında milleti teşkilatlandırdı. Kadınlar ve gençler, siyasete katıldı. Yerel yönetimlerde sosyal politikalar uygulandı ve iktidara yöneldi. Siyaseti, yüz yüze ilişkilere, birincil ilişkiye indirmeyi başararak siyasal kültüre yenilikleriyle katkıda bulundu ve ana kafileyi yeniden teşkilatlandırdı. Recai Kutan, Müslüman bir liderdi. İlişkilerinde ve iletişiminde erdemleri; sabır, sebat, müspet yaklaşım, hoşgörü, zerafet ve nezaket, empati, ikna, uzlaşma ve itidali gözetti. Davaya özgün bir siyasi dille yeni bir anlatım kazandırdı.
Bu büyük direniş hikayesinde, Erbakan’la birlikte hareket eden Recai Kutan, Milli Görüş Hareketi’nin ön saflarında yer aldı. 1994 yerel seçimlerinde ağırlığını koyarak RP’nin İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanlığına Recep Tayyip Erdoğan ve Ankara Büyük Şehir Belediye başkanlığına da Melih Gökçek’in aday olmasını sağladı. İki belediyede de RP adaylarının kazanması siyasi tarihimizde dönüm noktası oldu.
Milli Görüş Hareketi’nin psikososyal boyutunu ve Recai Kutan’ın rolünü de bir sonraki yazıda anlatacağım.
Mustafa Yürekli / Haber7
Yorumlar2