Menderes’in ölüm yaftasıyla ürperdim

  • GİRİŞ27.05.2012 09:28
  • GÜNCELLEME27.05.2012 12:39

“İmralı: Menderes’in İdamı” belgeselinde, İmralı Cezaevi'nin eski Müdürü Ahmet Ziyaettin Acarol’u konuşturdum.  2005 yılında, Acarol’un evinde yaptığım röportaj çekimi sırasında, ilginç bir olay oldu: İmralı Cezaevi'nin eski Müdürü Acarol, fotoğraflarda Menderes’in boynunda asılı gördüğümüz ölüm fermanının yazılı olduğu yaftanın kendisinde olduğunu söyledi. Ürperdim.

“Görebilir miyim?” dedim. Müdür, “Elbette!” dedi. Çok şaşırdım. Böyle tarihi bir vesikayı nasıl kişisel arşivinde saklardı?

Her şeyden önce ifade etmeliyim ki Ahmet Ziyaettin Acarol, 44 yıl sonra Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın İmralı’daki infazlarıyla ilgili, “İmralı: Menderes'in İdamı” belgeselinde açıkladığı, kamuoyunun bilmediği gerçekler, yakın tarihi yeniden yazdırdı. Belgeselde, Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere bakanlar, milletvekilleri ve Demokrat Parti yerel yöneticilerinin Yassıadaya'ya getirilişleri ve Yassıada Yargılamaları anlatılıyor. İmralı'daki hazırlıklar, Polatkan ve Zorlu'nun infaz gecesi eski İmralı Cezaevi Müdürü Ahmet Ziyaettin Acarol’un gün yüzüne çıkmamış anılarıyla ekrana geliyor.

Oy verdiği başbakanın infazının yapıldığı cezaevinde müdür olarak görevli bulunmasının hayatındaki en üzücü anlardan biri olduğunu dile getiren Acarol, infaz öncesindeki ve sonrasındaki olayları, ayrıntılı bir şekilde, içtenlikle anlattı bana. Acarol, Menderes'le karşılaşmasını hiç unutmuyor: "Hücresine girdim, yakasına orada bulunma sebebini taktım. Bulunma sebebinde ölüm yazıyordu. Gözlerime baktı ve derin bir iç çekti. Bitkin ve solgundu."  dedi. "Yüreğim parçalanıyordu" diye de kendi durumunu ifade etti. 

Tarihe kara bir leke olarak geçen İmralı infazlarının bilinmeyenlerini bir bir sıralayan Acarol, "İnfaz kararını duyduğum zaman üzüldüm. Bir kere başından beri radyolardan davayı takip ettim. Devletimin bir görevdir, diye düşündüm. Üzüldüm, yüreğim parçalandı ama görevimi yaptım. Zamanında oy vermişim Menderes'e. O olayların yaşanması ve infazının benim müdürü olduğum cezaevinde olması daha da üzdü beni." dedi belgeselde.

Dava devam ederken, iki ay önceden infazın hazırlıklarına başladıklarını söyleyen Ahmet Ziyaettin Acarol, ‘zeytin fidanı için çukur açıyoruz’ diyerek mezar kazdıklarını, ‘cephane için sandık’ diyerek tabut yaptıklarını, ‘kale direği’ diye darağacı kurduklarını söylüyor. Yargılama sürecinde, İmralı’da yaşananları, Milli Birlik Komitesi’nin uygulamalarını, idam öncesiyle sonrasını ayrıntılarıyla anlatıyor. Acarol İmralı’daki infaza giden süreci ise şöyle anlattı: " Zorlu içlerinde en metanetli olanıydı. Sanki ölüme gitmiyordu, seyahate gider gibiydi. Onun ölüm kartını yapıştırırken neşeliydi sanki ikinci bir hayata merhaba demek için davetiye almış gibiydi. Namazını kıldı. Kızına mektup yazdı. Sonra da infaza gitti.”

Acarol, Menderes'in İmralı'ya gelişini şöyle anlatıyor: "17 Eylül'de saat 12 sularında cezaevimize geldi. Kapısında jandarma nöbet tutuyor, doktorlar muayene ediyorlardı. Hücresine girdim; hemen ayağa kalktı. O zaman düşündüm, koskoca bir başbakan, vatanın bağrına mührünü basmış bir insan içeri girdiğimde nasıl ayağa kalkar, diye. İmralı Cezaevi'nin müdürüyüm; 63 lira maaşım var. Başbakan ayağa kalkıyor. 'Niye kalkıyorsunuz lütfen oturun', dedim. 'Siz ayaktayken nasıl oturabilirim', dedi. Sonra oturdu ve yakasına ilk orada bulunma sebebini taktım. Bulunma sebebinde ölüm yazıyordu. Gözlerime baktı ve derin bir iç çekti. Yüzü bitkin ve solgundu. Hasta olduğu ve acı çektiği açıkça görülebiliyordu."

Menderes ve arkadaşlarının "Ölüm Yaftaları" (idamın gerekçesini anlatan ve idam sırasında mahkumların boynuna takılan belge) hâlâ İmralı Müdürü Ahmet Ziyaettin Acarol'un evinde bulunuyordu. Acarol'da öldüklerine, asıldıklarına, mezarın yerine götürüldüğüne dair tutulan zabıtlar da bulunuyor. Hepsini çıkardı, inceledim, çekim yaptık.

Üç yafta, idam infazından sonra, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın cansız bedenleri yere serilince, boyunlarından çıkarılmıştı.. Görevli kim varsa, aceleyle yaptıkları sıkıntı veren bir işi bitirmenin serbestliğiyle arkalarına bakmadan gitmişlerdi.. Hem cesetler, hem de ilgili belgeler öylece ortada kalmıştı. Bir film seti gibiydi o anda İmralı ve oyuncular, çekim ekibi tarihin bu utanç verici sahnesinden hızla uzaklaşmak ister gibiydiler..

Ahmet Ziyaettin Acarol, bir imamla birlikte, iki ay önceden İmralı’da hazırladıkları mezarlara üçünü de defnederek milletimiz adına son görevi yerine getirmişti..

Ölüm yaftalarını elime aldığımda ürperdim.. Siyasi tarihimizin en büyük zulmünün belgeleriydi bunlar. Bir siyasi mahkemenin, çadır mahkemesinin uyduruk ölüm hükmünü, bir asker, otuzbeşe elli ebatlarında kartona acemice yazmıştı.. İçimde fırtınalar koptu. Vicdanım kaynadı.

Zulüm müşahhaslaşmış, somutlaşmış, elimdeydi işte ve iğrenerek, inleyerek dokunuyordum.

Mustafa Yürekli - Haber 7

mustafayurekli@gmail.com

Yorumlar13

  • vatandaş. 5 yıl önce Şikayet Et
    bu memleket ne alçaklıklara şahit olmuş yazık günah ilahi adalet bu namussuzlara hak ettikleri cezayı verir verecektir yarına bırakırda yanlarına bırakmaz şehitler asla ölmez unutulmaz....
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Seyfettin Yigiter 12 yıl önce Şikayet Et
    nerde 27 mayısı savunanlar?. nerde bu 27 mayısı savunan kefereler hani neden sesleri çıkmıyo bu 3 devlet adamını şehit eden kefereler hadi çıkında diyinki işte şu şu nedenlerden dolayı bu devlet adamlarını şehit ettik desenize hani yargının tepesindeki bazı zatlar 27 mayısınavukatlıgını yapan sözüm ona aydınlar bi düşünün az bi düşünüama kuş beyinliler düşünemez ben anlatım bu ihtilali yapan zalimlerin hiç esamesi okunuyomu hiç hatırlanıyolarmı tarihin derinliklerine gömüldüler ama bu dünya için öteki alemde nasıl hesap veriçekler orda şimdi nealemdeler onu bilmiyorum ama bildigim bir tek bişe var katiller ve zülmedenler allah cc şavaş acanların ne oluçagı beyan edilmiştir inananlar bilir
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • hasan 12 yıl önce Şikayet Et
    ordan başlanmalıydı. ergenekon davasından önce veya parelel olarak 27mayıs rezaletide sorgulanmalı ve ölmüş olsalar dahi yargılanmalıdırlar bu yargılamaya chp ve ismet inönü de dahil edilmelidir ve derhal atatürkün yanındaki mezarıda normal mezarlığa taşınmalıdır.
    Cevapla Toplam 10 beğeni
  • anadolubeyi 12 yıl önce Şikayet Et
    yargılanmalılar. katil cunta diğer darbeler gibi yargılanmalı ve karar ibret olsun diye anıt haline getirilmelidir. bu vahşete 'devrim' diyen nesil tükenmediği sürece darbe ihtimali her zaman olacaktır. bundan sonra ilk yapılacak darbede, darbeciler için darağacı kurulacağından da eminim. yapılacak tek şey var o da, darbeci neslin soyu tükenene kadar siyasi uzantılarını iktidara getirmemek. bunlar faşisttir, yuvalandıkları partiler de bellidir. aman dikkat!
    Cevapla Toplam 11 beğeni
  • halitbaysal 12 yıl önce Şikayet Et
    nasıl millet olmuşuz. insanları eleştireceksek insaflı ve makul bir şekilde eleştirelim. içimiz kin doluysa tarafsız eleştiri yapamayız ..hiç kise tarafsız degildir ama öfkenin aklı olmazmış.. bazı yorumcuların yorumları çok yersiz ve seviyesiz lütfen sadece yorum yazmak için yazmıyalım. insanın öfkesi dışına vurdumu ne kadar çirkinleşiyor yahu .beni sevmeye bilin ama kötülemen de senin iyiligini göstermezki .zalımler ve zulumla abat olunmazmış biz hangisiyiz yahu.ne farkımız kaldıki .kötülük insanın yüzünün çirkinliği degil içiniin çirkinliğidir .mantarın toprakta duramadıgı gibi kötülükte insanın içinde dumaz veyüzüne vururmuş.mevlana derki oglum daim cennetde olmak istersen herkesle iyi ol kötü sözlü kötü düşünceli olma igne olupda batma mum olda ışık tut merhem ol demezmi bizse kaşıyoruz ayıy ayıp.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat