Maden kazalarının önlenmesi, sürdürülebilir madencilik ve güvenlik
- GİRİŞ12.04.2025 08:56
- GÜNCELLEME14.04.2025 08:35
Madencilik özellikle elektrik enerjisi üretimindeki önemi nedeniyle ülkemizde önemli bir sektör olarak devam etmektedir. Gelişmiş bazı ülkelerde maden işletmeleri özellikle linyit istihsalini terk ederek sorunlu ve tehlikeli bu sektörden çekilmeyi tercih etmiştir,
İkame ettikleri diğer temiz enerji kaynakları, Nükleer, RES ve GES tipi üretim tekniklerine yönelmektedir. Maden sektörü ekonomik kalkınma açısından stratejik öneme sahip olmakla birlikte, barındırdığı yüksek riskler nedeniyle iş sağlığı ve güvenliği alanında özel önlemlerin alınmasını gerektirmektedir.
Türkiye’de ve dünyada yaşanan maden kazaları, yüzlerce can kaybı ve toplumsal travmalarla sonuçlanması, özellikle madenleri işleten özel sektöre olan güveninin de sorgulanmasına yol açmaktadır.
Soma, Ermenek ve Amasra gibi elim maden kazaları, yalnızca teknik eksikliklerin değil, denetim, eğitim ve sorumluluk konularındaki eksikliklerin de bir göstergesi olduğu görülmektedir.
Maden Kazalarının Nedenleri
Maden kazalarının en bilineni ve sıklıkla meydana gelen nedeni Grizu yani Metan gazı olmaktadır. Yer altında belli bir derinlikten sonra çıkmaya ve birikmeye başlayan uçucu yanıcı ve sıkıştığında etkisi artarak patlayan, kimyasal formülü CH4 (Karbon ve 4 Hidrojen atomu) olan tehlikeli bir bileşik.
Bu gaz maden ocakları galerilerinde birikmesiyle ve küçük bir Kıvılcım, ark vs. ile kolayca reaksiyona giren, sıkışma basıncına göre şiddeti ve yıkıcılığı artan tehlikeli bir gaz.
Bu gaz madenlerde neden birikiyor neden tahliye edilmiyor ya da edilemiyor?
Gerçekten neredeyse tüm maden kazalarının tek sorumlusu Metan. Elbette diğer faktörlerin varlığından da bahsedilebilir ancak diğerlerinin oranı çok düşük olduğunu maden mühendisleri dile getiriyor.
Peki sorun belliyse Metan neden anında uzaklaştırılamıyor?
Maden ocaklarının galerilerinde birikmeye başlayan metan gazının ortamdan uzaklaştırılması için galerilere yüksek basınçlı hava verilerek içeride biriken metanın konsantrasyonunun (ppm) ve yoğunluğunun ( kg/m3) düşürülmesiyle patlama ve yanma tehlikesi giderilmiş olduğunu maden işletmecileri ve mühendisleri iyi biliyor.
Bu biliniyorsa neden yapılamıyor?
Burada elbette maliyetler öne çıkıyor. Birikmiş olan bu gazı madenden uzaklaştırmak için yüksek tüketimli elektrikle çalışan dev fanlar bu işi ancak yapabiliyor.
Güvenlik sisteminin işleyişi:
Maden ocaklarında belli aralıklarla birçok gaz sensörlerinin olduğunu biliyoruz. Bunlardan Oksijen, Karbondioksit, Metan, Karbonmonoksit, Kükürt, Hava debisi gibi tehlikeli gaz çıkışları ölçülüyor. Sensör eşik değerleri aşıldığında işletme önleme tedbirlerini zaman geçirmeksizin alması gerekiyor.
Ancak pratikte bu işlemin tedbir alma inisiyatifi sadece maden işletmesinin sorumluğunda olması bazı sorunların yaşanmasına neden olduğu meydana gelen maden kazalarında ortaya çıkmıştır.
Eksik veya yetersiz havalandırma sistemleri-sensör ve uyarı sistemlerinin az oluşu-personel eğitimi- işletmelerin kar odaklı zihniyeti-yasal mevzuatın etkisi gibi konular maden kazalarının meydana gelmesinde esas faktör olduğu görülüyor.
Teknik ve Teknolojik Önlemler:
Maden işletmeleri gereken önlemleri ve tedbirleri ve müdahalelerini zaman geçirmeksizin yapmalı ilave sensörlerin çoğaltılması ile tehlikeli olabilecek etkileri en aza indirebilecektir.
İlave tedbir olarak, Enerji Bakanlığı, Maden ocaklarının monitör ettiği tüm gaz çıkış sensörlerinin verilerini Türksat uyduları, Gprs ya da mümkünse yedekli olarak internet üzerinden Ankara’da kurulacak bir merkezden takip etmesi teknik olarak mümkündür.
Bu merkezde Türkiye’de çalışmakta olan tüm maden işletmelerinin bu verileri 7/24 izlenmesi, görüntülerinin alınması, çıkarılan maden miktarları, çalışan personel sayıları gibi tüm verilerin ve log kayıtlarının silinemez şekilde kaydetmek ve madenlerde meydana gelebilecek tüm tehlikelerin önceden tespit edilerek anında işletmenin uyarılması ve müdahale edilmesi mümkün olabilir.
Kurulacak bu sistem ile, Maden işletmelerinin yılın belli zamanlarında yapılan rutin ve programlı denetimlerine ihtiyaç azalacak ve maden sahalarını uzaktan ve bir merkezden 7/24 denetlemek kolay ve ekonomik hale gelecektir.
Gelişen teknoloji, artan bilgi birikimi ve toplumsal bilinçle her kazanın önüne geçmek mümkün hale gelebilir. Ancak bunun için yalnızca teknik değil, aynı zamanda idari, hukuki ve kültürel bir dönüşümde faydalı olabilir.
Muzaffer Şafak / Haber7
Yorumlar2