Muhalefeti tedirgin eden Erdoğan görüşmeleri
- GİRİŞ19.01.2021 11:35
- GÜNCELLEME19.01.2021 11:35
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saadet Partisi (SP) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Oğuzhan Asiltürk’ü evinde ziyaret etti. Aynı hafta içinde ayrıca, Hüda-Par, BBP ve DSP’nin başkanları ile de görüştü. Başka görüşmeler yapabileceğini ayrıca ifade etti.
Bu görüşmeler, muhalefeti hem öfkelendirdi, hem de tedirgin etti. Muhalefet derken sadece CHP ya da siyasi partileri kastetmiyorum. Aynı zamanda muhalefeti destekleyen medya ve yazarlar da Erdoğan’ın yeni hamlelerinden dolayı hop oturup hop kalktılar.
Erdoğan’ın Oğuzhan Asiltürk’le görüşmesinin ardından yaptığı şu açıklama, muhalefetin endişesini derinleştirdi: Sayın Asiltürk ile geçmişte birlikte olduğumuz büyüğümdür. Benim bu ziyaretim hem nezaket hem de bu ittifak meselesinde seçim ittifakı mı olur, geleceğe yönelik her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazım. Biz yalnızlığı hissetmememiz lazım. Şu anda buna benzer görüşmeleri yapmayı planlıyoruz. DSP Genel Başkanı ile de görüşmemiz oldu. Bundan sonraki süreçte görüşmeler devam edecek...
Açıklamadan anlaşılan, görüşmede “ittifak” meselesi de açıkça konuşulmuştu. Dolayısıyla ziyarette ittifakın gündeme gelmesi, doğal olarak görüşmenin önemini daha da artırdı. Asiltürk sıradan bir siyasetçi değil, şu an için Yüksek İstişare Kurulu Başkanı. Bu görevin, SP başkanlığından daha önemli bir makam olduğunu hatırlatmama bile gerek yok.
Bir önceki başkan Mustafa Kamalak’ın siyaset tarzından ve ilişki kurduğu çevrelerden duyulan rahatsızlık nedeniyle, Karamollaoğlu’nu Yüksek İstişare Kurulu göreve getirmişti. Şimdi de partinin başında olan Karamollaoğlu’nun CHP siyasetine aşırı angaje olmuş hâlinden, Asiltürk’ün rahatsız olduğu uzun süredir o çevrelerde konuşuluyordu. Çünkü, Kamalak’tan sonra değişmesi öngörülen partinin siyaset yapma tarzı, yeni yönetim döneminde de değişmemişti.
SP çevrelerinde Asiltürk’ün, Erdoğan’la görüşmesinden en fazla rahatsız olanlardan birinin bir önceki başkan Mustafa Kamalak olması bu anlamda hiç şaşırtıcı değildi. Uzun süredir sesi soluğu çıkmayan Kamalak, görüşme biter bitmez önce sosyal medya hesabından “Vebali büyük olanla ittifak olmaz” diye açıklama yaptı. Bu açıklama yetmemiş olacak ki, televizyon kanallarına demeç vererek, bir sonraki seçimde Millet İttifakı’nı destekleyeceğini şimdiden açıklama gereği duydu.
Gerekçe olarak da Erdoğan’ın Türkiye’yi kutuplaştırdığı argümanına sığındı. Bunu söylediğinde Kılıçdaroğlu’nun “sözde cumhurbaşkanı” açıklaması en önemli gündemdi. Kamalak herhâlde, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını “kutuplaştırıcı” bir söylem değil, aksine “sevgi gösterisi” zannediyor!
Erdoğan’ın Asiltürk’le görüşmesi SP’nin tabanında olumlu karşılandı. Ancak, özellikle Kamalak ve Karamollaoğlu döneminde partiye eklemlenen başka birkaç üst düzey siyasetçiden de benzer eleştirinin gelmesi dikkat çekiciydi.
Erdoğan’ın farklı parti çevreleri ile görüşmesinden en çok rahatsızlık duyan kesimlerden biri de AK Parti’den ayrılıp yeni partilerde siyaset yapanlardı. SP’nin mevcut ittifak bloklarında yer değiştirme ihtimali, bu iki partinin işine gelmez.
SP’nin CHP siyasetinin yanında gözükmesi, yeni kurulan partilerin Millet İttifakı’nın yanında hizalanmasını kolaylaştırıyor. Gelecek eleştirileri göğüslemek için en azından bahaneleri oluyor.
Ayrıca, yeni partilerin AK Parti eleştirisinin önemli bir kısmı, MHP ile devam eden ittifak. Hem Davutoğlu hem de Babacan, AK Parti’yi ve Erdoğan’ı eleştirdikleri her konuşmaya muhakkak MHP ile yürüyen ittifakı dâhil ediyorlar. AK Parti’nin MHP vesayetine girdiğinden başlayıp, tek başına kalmamak için bu partiye muhtaç olduğu eleştirisi ile sözü tamamlıyorlar. Dolayısıyla, SP’nin AK Parti’nin yanına geçme ihtimali, bu iki partinin eleştiri alanını daraltacak.
AK Parti’nin MHP ile ittifakından rahatsız olan Gelecek ve Deva partilerinin yöneticilerinin, CHP siyasetine bu kadar yakın ve angaje durmalarında ortaya çıkan çelişkinin analizi ise başka bir yazıya kalsın...
Muhalefetin en önemli sermayesi, kutuplaşma eleştirisine dayanıyor. Bir arada olmalarını, çoğu kez Erdoğan’ın ülkeyi kutuplaştırdığı söylemi ile de açıklıyorlar. Kutuplaşmanın en çok kendilerine yaradığının bilincindeler.
Dolayısıyla, Erdoğan’ın farklı kesimlerin desteğini alması, bu çevrelerin ittifak alanını daraltacak. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun son günlerde tekrar yükselen siyasi gerginliği ve kutuplaşmayı artırıcı açıklamaları, muhalefet cephesinin dağılmasını engellemeye yönelik bir hamle.
SP’nin Millet İttifakı’ndan ayrılmasının sembolik anlamı muhalefet açısından büyüktür. Böyle olduğu için Erdoğan’ın yeni hamlelerinden rahatsız olmaları doğal...
Türkiye
Yorumlar2