ABD-Rusya ilişkilerinde yeniden gerilimli günlere doğru
- GİRİŞ23.10.2018 09:07
- GÜNCELLEME23.10.2018 09:07
Geçen pazar, Trump, Soğuk Savaş’ı bitiren simgelerden “Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşmasını” hedefine koydu. “Rusya, maalesef, anlaşmaya uymadı. Bu nedenle anlaşmayı sonlandıracağız ve anlaşmadan çekileceğiz” dedi. Ardından da Milli Güvenlik Danışmanı John Bolton konuyu görüşmek üzere iki günlüğüne Rusya’ya gitti.
Anlaşma Soğuk Savaş’ın dönüm noktalarından biriydi. Nükleer silahlanma yarışının zirve yaptığı bir dönemde, 1987’de, ABD Başkanı Ronald Reagan ve Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Gorbaçov “atma vasıtalarını” sınırlayan anlaşmayı imzaladılar. Sonrasında iki küresel güç, 500 ila 5500 km menzilli karadan ateşlenen füzelerde önemli sınırlamaya gittiler ve 2692 füzeyi imha ettiler.
Ancak Putin’in iktidara gelmesi ve 11 Eylül terör saldırısı yeniden füze korkuları tetikledi. Ara sıra anlaşmanın iptali gündeme geldi. Putin de 2007’de ABD’yi suçlayan benzer açıklamalarda bulundu.
İki ülke arasındaki asıl tartışma, 2014 yılında yaşandı. Obama, Rusya’nın anlaşma hilafına füze testleri yaptığını ileri sürdü. Trump iktidara geldikten sonra da onun dış politikasıyla uyumlu olarak konu yeniden gündeme taşındı.
Rusya’nın Ukrayna başta olmak üzere, Kırım, Doğu Avrupa, Baltıklar, Karadeniz, Balkanlar ve Akdeniz’de artan siyasi, askeri ve istihbarat faaliyetleri bölgede istikrarsızlık ve güvenlik kaygıları yaratıyor. ABD kaynaklarına göre, özellikle Baltıklar’da artan askeri yoğunluk dikkat çekici. Polonya ile Litvanya arasında yer alan, bir milyon nüfuslu stratejik Rus toprağı Kaliningrad, askeri faaliyetlerin yoğunlaştığı dar bir alan. Gerek yeni taktik nükleer tesislerin inşası, gerekse bölgeye kısa menzilli İskender füzeleri için rampalar inşa edildiği iddiaları bu kaygıların sebebi olarak görülüyor.
Ancak Rusya’nın büyük sayıda askerin katıldığı ve gövde gösterisine dönüşen tatbikatları, Putin’in süpersonik füzelerden söz etmesi, füze satışları, Suriye’de artan varlığı işi daha da kızıştıran gelişmelerden. En önemlisi ise, Soğuk Savaş döneminde imzalanan bu anlaşmada taraf olmayan Çin Silahlı Kuvvetleri’nin, fırsattan istifade füze kapasitesini her geçen gün geliştirmesi.
Rusya’ya “gücünü sınırlarını göstermek isteyen ABD”, sadece bu anlaşmayı iptal ederek değil, farklı cephelerde de hamleler yapıyor. Uyguladığı ekonomik ambargolar, Soğuk Savaş günlerinin “Yıldız Savaşlarını” hatırlatan “Uzay Komutanlığı’nın” kurulması, Rus Ortodoks Kilisesi’nin zayıflatılması bunlardan bazıları. Yılda 66 milyar dolar savunmaya harcayan Putin’in, 650 milyar dolarlık savunma harcaması yapan ABD ile silahlanma yarışına girmeye zorlanması beklenmedik ekonomik ve sosyal sorunlar doğurabilir. Öte yandan, Trump, bu yarışı ileri sürerek diğer NATO üyelerinden askeri harcamalarını artırmalarını da isteyecektir.
Anlaşmanın mimarlarından Gorbaçov verdiği bir mülakatta, “zamanın büyük zaferi” olarak tanımladığı anlaşmayı korumak gerektiğini belirtti. İngiltere ise ABD’yi desteklerken, Almanya nasıl davranacağına bir türlü karar verememekte, tereddütlü davranmaktadır.
Anlaşılan, Rusya-ABD ilişkileri önümüzdeki günlerde daha fazla gündemde yer bulacak. Bu gerilimli ilişkiler çerçevesinde, gelişmeleri gözden geçirmesi gereken ülkelerden birinin de Türkiye olacağı açık.
MİLLİYET GAZETESİ
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol