Kılıçdaroğlu’nun kurduğu sofra ve iştahla bekleşenler…
- GİRİŞ29.03.2023 09:38
- GÜNCELLEME30.03.2023 09:32
Meral Akşener’in danışıklı bir şekilde masayı devirmesinin hemen ardından Kılıçdaroğlu şöyle bir açıklama yapmıştı hatırlarsanız:
“Ben birleştiririm. Birleştirmeye de devam edeceğim, sofra büyümek zorunda. Bunu da kimse durduramaz.”
Bu açıklamanın, HDP’ye davet olduğu hususunda tüm yorumcular müttefikti.
Esasen biz de, Meral Akşener’in, sırf HDP/PKK masaya ilişebilsin diye muvazaalı olarak ayrıldığını ve bu operasyonun sonunda kuzu kuzu masaya döndüğünü ifade etmiştik bir yazımızda…
Olup biten bir operasyondan ibaretti ve her şey zillet ittifakı açısından pürüzsüz gerçekleşti.
Masanın yedincisi HDP/PKK bu operasyon sayesinde masanın sıradan bir üyesi değil, masayı domine edecek ve doğrudan iktidarı şekillendirecek bir aktör olarak rol üstlendi.
Onlar biliyorlar ki, eğer kendileri yoksa zillet ittifakının zerre kadar önemi ve değeri yoktur.
İşte bu bilinçle konuşan HDP’li Sırrı Sakık, bakanlık ve milletvekilliğini kastederek; “biz ucuz pazarlıklar peşinde değiliz. Biz 100 yıllık Cumhuriyeti değiştireceğiz” dedi.
Yani, Kılıçdaroğlu’nun kurduğu ve büyüteceğiz dediği sofrada, kimi bindelik oranlarla ölçülen partiler gibi bakanlık ve milletvekilliği hesabı yapmadıklarını ve sofradaki aslan payına talip olduklarını söyledi açık açık…
Aslında her şey ‘sofra’ metaforu üzerine kurulu…
Peki, sofra denince insanların aklına ne gelir?
Bir Ramazan gününde, muhayyilede daha rahat canlandırılabilecek bir soru…
Elbette ki, aç insanlar, yenecek yemekler ve bu yemek için sofraya kabul edilen kimseler…
Sofraya kabul edilenleri biliyoruz…
FETÖ’nün devşirdiği CHP başta olmak üzere İYİ P, Deva, GP, SP, DP ve HDP/PKK!..
İşin ilginç yanı HDP/PKK tek başına davetli değil.
Yanlarında 5 misafir daha var.
Solcu, Komünist, İslam düşmanı partiler…
TİP, EMEP, EHP, TÖP, YSP…
Bunların her birinin ne denli “aç” olduklarını detaylı bir şekilde anlatmamıza sanırım gerek yok.
Herkes, hepiniz, sofraya nasıl saldıracaklarını, nasıl tarumar edeceklerini, yemek yerlerken nasıl birbirleriyle didişeceklerini az çok tahmin ediyorsunuzdur zaten…
Tam bu noktada sorulması gereken diğer bir soru şudur.
Tamam, sofra kuruldu ve büyütüldü…
Sofranın başında bekleyenlerin kim olduklarını da biliyoruz artık.
Hepsinin, ne derecede ‘aç’ oldukları hususu da meçhul değil…
İyi de sofraya ‘yemek’ olarak konulan şey nedir?
Evet, cevaplanması gereken asıl soru budur!
Öyleyse, sofrada bölüşmeyi sabırsızlıkla bekledikleri şey, sadece maddi değerler midir?
Yani, bakanlıklar, milletvekillikleri, ihaleler, rant, kadrolar vesaire mi?..
Elbette ki, sofra denince akla ilk bunlar gelir.
Elbette ki, bunları iştahla yemek için ciddi şekilde bilendiklerinde kuşku yok…
Lakin konu sadece bunlar değil.
Hatta keşke konu sadece bunlar olsa…
İştahla ve iştiyakla yemeyi bekledikleri şey, kelimenin tam manasıyla ‘Tam Bağımsız Türkiye’ idealidir!
Bunların; Amerika’ya ve İsrail’e ‘van minüt’ çeken, ‘Dünya Beşten Büyüktür’ diye meydan okuyan, kurduğu savunma sanayii ile süper güç olma yolunda ciddi adımlar atan, boynu bükük değil, başı dik bir oyun kurucu olan Türkiye’yi yemek için bekleştiklerinden hiç şüpheniz olmasın.
Kanıt mı istiyorsunuz?
Buyurun, size 40 yıldan beridir Kürt-Türk demeden bu ülke halkını katleden, kan döken, Amerika hesabına ülkeyi bölmek için terör estiren, dinsiz-imansız, ateist, vatan haini ve İslam düşmanı PKK’nın liderlerinden Bese Hozat’ın açıklaması…
“Biz HDP'nin millet ittifakını destekleme tutumunu değerli, önemli ve anlamlı buluyoruz. Seçimlerin sonucunu doğrudan etkileyecektir.
Bu tutumu destekliyoruz.
Bu seçim hiçbir seçime benzemiyor.
Seçim süreci ile birlikte güçlü bir mücadele yürütülürse bu faşist iktidar 14 Mayıs'ta yıkılacaktır…
Seçimler bitene kadar askeri eylemlerimize son verme kararı aldık.”
Bundan daha açık bir ifade nasıl olur, bilemiyorum doğrusu.
Bakın, masum insanları öldürmeye, sırf Kılıçdaroğlu’na destek olsun diye ara verdiklerini bile söylüyorlar.
Bu netliğe rağmen PKK’nın, Kılıçdaroğlu’nu ve ortaklarını desteklediğini göremeyenlere ne söylesek kâr etmez.
Zira onlar ne pahasına olursa olsun görmemeye çoktan karar verdiler…
Diğer vatan haini ve İslam düşmanı örgüt olan FETÖ’nün kaçak hainlerinin de dört gözle 15 Mayıs’ı beklediklerini söylememe bilmem gerek var mı?
Bekledikleri gerçekleşirse, hepsi gizlendikleri yılan deliğinden çıkacak ve kaldıkları yerden devam edebilmek için resmen Türkiye’ye saldıracaklar…
Bu aşağılık vatan hainlerine özgürlük, özerklik ve ülkeden pay vereceğini açık açık söyleyen Kılıçdaroğlu ve ortaklarının kurduğu sofra tam olarak budur…
Yorumlar61