Yenilmesini bile bilmiyor!

  • GİRİŞ07.06.2023 09:01
  • GÜNCELLEME08.06.2023 09:09

Aslında davetlisi olduğum ‘Cumhurbaşkanı Göreve Başlama’ programında Sayın Cumhurbaşkanımızın, tek kelimeyle ‘muhteşem’ diyebileceğimiz konuşmasına ve akabinde açıklanan kabineye dair yazacaktım.

Lakin başta sitemiz yazarı Hasan Öztürk olmak üzere birçok yazar arkadaşımız bu konuşmaya ve kabineye ilişkin değerlendirmeleri etraflıca ele aldıkları için açık söylemek gerekirse tekrara düşmemeyi tercih ettim ve bu yüzden de es geçilen bir hususa değinmenin tam zamanı diye düşündüm.

Malumunuz olduğu üzere seçimden kesin bir mağlubiyetle çıktığı halde CHP genel başkanlığı koltuğunu terk etmemek için saldırı ve yalan stratejisine kaldığı yerden devam eden Kılıçdaroğlu, esef verici açıklamalar yaparak dikkatleri dağıtmaya çalıştı.

Yüksek Seçim Kurulunun, bütün itirazları sonuçlandırıp seçimin kesin neticesini kamuoyu ile paylaşmasının hemen ardından sahne aldı Bay Kemal…

Söylediği ilk şey de şu sözler oldu:

“YSK seçim sonucunu onayladı ama bu sonucun ahlaki meşruiyeti yoktur”

Buyur buradan yak!

Bir siyasinin yenilgisine ve kendi başarısızlığına böylesine irrite edici hilafı hakikat bir gerekçe üretebilmesi gerçekten zor bir hadisedir.

Ortalama bir insan, vahim bir yenilginin ardından böyle bir sözü söylemeye, en azından utanır, sıkılır ve hatta yüzü kızarır…

Lakin bahse konu Kılıçdaroğlu olunca bu insani hasletlerin hiçbirisi hiçbir kıymet ifade etmez…

O Kılıçdaroğlu ki, zamanında “Bir partinin genel başkanı cumhurbaşkanı adayı olmamalı. Velev ki seçildi. Nasıl gidecek namusu ve şerefi üzerine yemin edecek. Benim namusum ve şerefim bu kadar ucuz mu?” dediği halde CHP genel başkanı olarak aday oldu ve seçildiğinde de istifa etmeyeceğini deklere etti.

Bütünüyle bağlayıcı ve istiskal edici bu ifadeleri hiç kullanmamış gibi davranarak ‘namus’ ve ‘şeref’ kavramlarını buruşturup çöpe atan birisinin, utanmasını ve yüzünün kızarmasını beklemiyoruz elbette ama ‘ahlaktan’ dem vurması da, olur şey değil doğrusu…

Anlaşılan o ki, bu aziz milletin helal oylarıyla belirlediği sonucu hazmedemeyen Kılıçdaroğlu’nun, kendine has bir ‘ahlak’ ölçütü var…

Bu ahlak anlayışı, söz gelimi Muharrem İnce’nin aşağılık bir itibar suikastına maruz kalmasını görmezden gelmek bir yana, bu düzmece belgelerin yandaşlarınca tertiplenip dolaşıma sokulmasını talep edebilecek bir tıynetin kapsama alanına sahip…

Bu ahlak anlayışı, HDP/PKK ile Sırrı Sakık’ın tabiriyle, ‘kapalı kapılar arkasında’ memleketin bütünlüğünü tehdit edebilecek sözler vermesine müsait…

Bu ahlak anlayışı, bir günde, bütün bir seçim kampanyası boyunca söylediği her şeyi bir kenara bırakıp tam tersine bir noktada konuşlanmayı sindirebiliyor…

Şu bir gerçektir ki, bu memlekette, ‘ahlak’ kavramını ağzına almaması gereken insanların başında Kılıçdaroğlu gelir…

Yapıp ettiği ve konuştuğu neredeyse her şey bu ulvi kavramla mütenakızdır, kavgalıdır ve taban tabana zıttır!

Kılıçdaroğlu, bu akıllara ziyan açıklamayı yaptıktan hemen bir gün sonra, CHP'li Aytuğ Atıcı, oyların çalındığına yönelik iddialara çok sert bir tepki göstererek “çalınmadı kardeşim, biz yenildik, bunu kabul etmeliyiz” dedi.

Kendi partililerinin bile apaçık kabullendiği bir yenilgi sonrasında; “seçimin sonucunun ahlaki meşruiyeti yoktur” diyerek  millet iradesini aşağılamaya çalışan Bay Kemal’den iyilik ve ahlakilik adına ne bekleyebiliriz ki?..

En kutsi mefhumları, koltuğunu ve konumunu korumanın bir aracı olarak istimal ve istismar etmekten çekinmeyen birisinden, ahlak ve erdem adına müspet sözlerin sadır olması mümkün olabilir mi hiç!

Kılıçdaroğlu ve ekibi, yenilmesini bile beceremeyen bir kifayetsiz muhterisler topluluğudur!

İğfal ettikleri milyonlarca seçmenlerine dahi dürüst davranmayan, onların samimi çabalarını, kendi makam ve menfaatlerine payanda yapmaktan imtina etmeyen bir topluluktur bu…

Mahut anlayışın iktidara geldiğini düşünün bir de…

Allah, bu milleti, hakikaten korumuş ve büyük bir felaketin eşiğinden döndürmüş…

Milli iradeye saygılı ve makul bir siyasi liderin yapması gereken çok basitti oysa…

Yarıştığı rakibini tebrik etmek ve hiç vakit geçirmeden istifasını sunmak…

Amerikan başkanı Joe Biden’ın seçilmesinin üzerinden daha dakikalar geçmeden, hem Türkçe ve hem de İngilizce tweetler atarak tebrik eden Bay Kılıçdaroğlu, kendi ülkesinin Cumhurbaşkanından bu nezaketi ve insaniyeti esirgedi maalesef…

Gerçi Biden, patronuydu ve onun bir elemanı olarak herkesten önce tebrik etmek vazifesiydi, bunu anlamak zor değil ama asgari nezaket sahibi birisi yarım ağız da olsa, yarıştığı rakibini tebrik etmekten kaçınmazdı.

Hadi bunları yapmaya karakterin elvermedi diyelim, bari yenilmesini bil be adam!

Yorumlar29

  • Vatandaş 1 yıl önce Şikayet Et
    Adam üzüntüden alzahmer olmuş unuttu galiba
    Cevapla
  • Türk Antalyalı 1 yıl önce Şikayet Et
    Bir insana yapılabilecek en büyük hakaret "sana güvenmiyorum" demektir. "Bir yalanla yıktığın güveni, bin doğruyla geri alamazsın." Her sözü yalan, her sözü hakaret, her sözü cehalet. Peki bu kadar desteği nasıl alıyor, işte bunu aklım almıyor.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • vatandaş 1 yıl önce Şikayet Et
    Bu malum zat için söylenen .Hayatın yalan sözü gayet yerinde söylenen bir söz
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • İsmail 1 yıl önce Şikayet Et
    Çok doğru tespitler ağzınıza kaleminize sağlık
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • İstanbul-18 1 yıl önce Şikayet Et
    ''Gerçi Biden, patronuydu ve onun bir elemanı olarak herkesten önce tebrik etmek vazifesiydi, bunu anlamak zor değil ama asgari nezaket sahibi birisi yarım ağız da olsa, yarıştığı rakibini tebrik etmekten kaçınmazdı.'' Muhteşem ötesi bir tespit olmuş. Tebrik ediyorum.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat