Kategori dışı bir ‘Naat’ denemesi

  • GİRİŞ27.09.2023 09:09
  • GÜNCELLEME28.09.2023 08:50

Dün gece bir Mevlit kandilini daha idrak ettik.

Asırlar boyu insanlığa şerefler bahşeden muazzam tablolar silsilesinden birisi daha onurlandırdı bizi.

Kategori dışı bir ‘naat’ olarak da niteleyebileceğimiz o tablolardan bazılarını okumak üzere, buyurunuz lütfen…

Tablo: 1

Allah azze ve celle müminlere hitaben Hucurat suresinin ikinci ayetinde;

“Ey iman edenler! Seslerinizi o peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin. Kiminizin kiminize bağırarak konuştuğu gibi, onun huzurunda sözü yükseltmeyin. Yoksa siz hiç farkında olmadan amelleriniz eriyip gider” diye buyurur.

Tablo: 2

Cenab-ı Tekaddes hazretleri, Ahzab suresinin yirmi birinci ayetinde de şöyle lütufta bulunur:

“Andolsun Allah rasulünde sizin için Allah’ı ve ahiret gününü arzu edenler ile Allah’ı çok ananlara güzel bir örnek vardır” 

Tablo:3

Bu ayetlerden anlıyoruz ki, Hz. Muhammed (s.a.v), son Peygamber olması hasebiyle kıyamete kadar geçecek zaman sürecinde yaşayacak olan tüm mü’minlere örnektir ve Kur’an’daki, ‘O’nun yanında sesinizi yükseltmeyin’ ayetine ‘Müslüman’ım’ diyen herkes mutlak surette muhataptır!

Bu bedihi hakikatler şu tespiti yapmamıza yardım eder: Kalbinde maraz bulunup Hadis ve sünnete muhalefet etme bedbahtlığında bulunan insanlar, bu söylemleriyle, esasen peygamberin manevi huzurunda edep dışı bir şekilde seslerini yükseltmiş olmaktadırlar!

Tablo 4:

Rahman ve Rahim olan Sahibimiz, Lukman suresinin on dokuzuncu ayetinde, ‘Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt. Şu bir gerçek ki, seslerin en çirkini eşeklerin sesidir’ buyurmuştur…

Tablo 5:

Sabaha en yakın zaman, hiç şüphe yok ki, karanlığın en kesif olduğu andır.

O, sevgililer sevgilisi dünyayı teşrif ettiği zamanda da yine her yer cehaletin hükümferma olduğu kapkara bir zaman dilimini yaşıyordu.

O’nun nuru yeryüzünü aydınlatınca, karanlıklar imparatorluğu zir-ü zeber olmuştu.

Putlar yıkılmış, ateşperestlerin ateşi sönmüş, Kisranın sarayı sallanmış ve zalimlerin yüreği korkuyla sarsılmıştı.

Tablo 6:

İşte o şanı yüce zat;

O, Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

“Ben sizin kemerlerinize yapışıyor, sizi ateşten geri çekiyorum. Oysa sizler, çekirgenin düşüşü gibi ateşe üşüşüyorsunuz.” (Buhari, Müslim)

Çekirgelere özenen bedbahtlar, efendimizin sözlerine kuşkuyla yaklaşırken, Hakka suresinin 44–49, ayetlerini nasıl da gözden kaçırmaktadırlar.

“Eğer peygamber Bize atfen bir takım sözler uydurmuş olsaydı, elbette onu kıskıvrak yakalardık. Sonra da can damarını kesiverirdik. Hiç biriniz buna mâni olamazdı.”

O halde: 

Ya Habib-i Ekrem,

Ya Resulullah! (s.a.v.)

Değil mi ki, seni Allah sevmiş,

Değil mi ki, seni Allah doğrulamış,

Değil mi ki, seni Allah takdis etmiş…

Allah’tan gelen başımızın ve gözümüzün üstüne…

Sen ki, ‘âlemlere rahmet’ olma keyfiyetiyle iki cihan saadetimizin vesilesin!

Sen ki, ezeli ve ebedi hidayet rehberimiz olan şerefli Kur’an’ın mübelliğisin!

Efendimizsin...

Sen en sevgilisin.

En doğru olan sensin.

Kutsiyetin şerefimiz ve onurumuzdur.

Sen, iki gözümüzün nurusun, canımızdan azizsin ve sebeb-i necatımızsın.

Ey Muhammed! (s.a.v.)

Ne olur, şahs-ı manevin ile bir kez daha gel.

İlkelerinle bir kez daha aydınlat kararan dünyamızı.

Kalplerimizi istila eden adavet ve iftiraktan kurtulmamızı sağlayacak nurunla tenvir et bizleri…

Sallallahu aleyhi ve sellem…

Nİhat Nasır - Haber7

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat