“Bugün bizdeki muhalefet iktidarı düşürmek için vatanı düşürmeye bile razıdır”

Bu söz bundan neredeyse 70 yıl önce üstat Necip Fazıl tarafından ifade olunmuş.

Onca zamandan sonra gördüğünüz gibi değişen hiçbir şey yok.

Kafa yine aynı kafa, psikoloji yine bildiğiniz gibi olabildiğince agresif ve düşmanca…

Meclisin açıldığı gün, içişleri bakanlığının hemen önünde gerçekleştirilen terör saldırısına muhaliflerin çoğunun yaklaşımı, ‘hayıflanma’ içeriyordu.

Bu rezil halin üzerine tüy diken ise halk TV yorumcusu Ayşenur Aslan oldu.

Yaşlılıktan beyninin sulandığında artık kuşku bulunmayan bu kadının TV’deki yorumu, amiyane tabirle; ‘yok artık’ dedirtecek cinstendi.

Terör örgütünün aleni bir şekilde sahiplendiği bu menfur saldırıya ilişkin şu sözleri, ne yapmak istediğinin açık kanıtı adeta:

“Belki o kişi üzerine bomba olduğunu bilmiyordu. Gelip hiçbir şey yapamadan ölünmez. Bana sorarsanız her şeye aykırı, durup dururken kendini patlatmış.”

Bu sözler ve akabinde söyledikleri, saldırı neticesinde büyük bir facia olmamasına esef eder nitelikteydi.

İktidarın şahsında Türkiye’ye olan düşmanlıkları o raddeye gelmiş ki, büyük bir yıkımın gerçekleşmemiş olmasından ötürü ciddi bir hayal kırıklığı yaşıyorlar.

Onlara göre, esaslı bir saldırı neticesinde birçok vatandaşın ve 5-10 güvenlik görevlisinin ölmesi, ciddi bir hasarın olması gerekiyordu.

Teröristlerin etkisiz hale gelmesi ve 2 polisin hafif yaralanması, bekledikleri infiali intaç etmediğinden, bu dehşetengiz hadiseye, konuşulmaya bile değmeyecek bir eylem muamelesinde bulundular.

Türkiye’ye alenen düşmanlık yapanların bile cesaret edemediği bu yaklaşım, ne yazık ki, bu memleketin ekmeğini yiyenlerce serdedilebiliyor…

Bu menfur eylem muhalif amigolarca böylesine aşağılık bir mahiyette ele alınıyor da, Cumhurbaşkanı yapmak için seferber oldukları Kılıçdaroğlu çok mu farklıydı sanki?

Şu sözler de şirazeden çıktığında artık hiç şüphe kalmayan bu herife ait:

“Ankara’da meydana gelen hain terör saldırısında yaralanan emniyet mensuplarımıza acil şifalar diliyorum. Terör bir insanlık suçudur. Kimden ve nereden gelirse gelsin ülke olarak hep beraber mücadele edeceğiz…”

Dikkat buyurun, Kılıçdaroğlu, saldırıyı üstlenen terör örgütünün adını anmamaya özel bir itina göstermiş ve PKK’yı gözlerden kaçırabilmek için bilindik; ‘kimden ve nereden gelirse gelsin’ zavallılığına sığınmış…

Yahu ne demek ‘kimden ve nereden gelirse gelsin’!

Kimden ve nereden geldiği belli değil mi sahi?

Peki, neden isim zikretmiyor?

Nedeni açık…

Önceki seçimde gizlice anlaştıkları ve önümüzdeki seçimde de desteklerini almak istedikleri HDP/PKK’nın gönlünü hoş tutabilmek için…

Bu hususa dair şu kadarını söyleyerek noktalayalım…

Benzeri bir eylem, herhangi bir Avrupa ülkesinde yahut Amerika’da gerçekleşmiş olsaydı, böyle davrananlar ve konuşanlar, sorgusuz sualsiz içeriye alınır ve bir daha onlara gün yüzü gösterilmezdi…

Burası Türkiye ve bu ülkeye acımasızca düşmanlık edenler, bırakın yerilmeyi iltifat dahi alabiliyorlar…

X   X   X

Meclisin açıldığı gün, aşağılık saldırının vesile olduğu moral bozukluğunun etkisi henüz devam ederken cereyan eden başka bir hadise kelimenin tam manasıyla esef edilecek cinstendi.

Bilindiği üzere Sayın Cumhurbaşkanı meclise geldiğinde CHP’li ve HDP/PKK’lı milletvekilleri ile oturumu locada izleyen Kılıçdaroğlu ve Karamollaoğlu, ayağa kalkmayarak özel bir saygısızlık gösterisi sergilediler.

Hadi diyelim ki, HDP/PKK’lılar, örgütlerini yerle bir eden Erdoğan iktidarına kinli oldukları için bu tepkiyi gösterdiler.

Peki, CHP’li milletvekillerine, Kılıçdaroğlu’na ve hele de Karamollaoğlu’na ne olmuştu ki, bu ülkenin Cumhurbaşkanına özel bir saygısızlık gösterisine tevessül ediyorlardı?

Erdoğan karşısında girdiği her seçimi kaybeden, Kılıçdaroğlu ve partisi CHP, ittifak kurdukları FETÖ ve PKK’dan bulaşmış olmalı ki, onmaz bir kin ve nefretle dopdolular!

Anlaşılan, kinleri, kalplerini çürütmüş, gözlerini kör etmiş ve devlet teamüllerini bile hiçe sayar hale getirmiş…

Bir söz de Karamollaoğlu’na…

Sahi Bay Temel, Kılıçdaoğlu’na kuyruk olmak nasıl bir şey?

Yaşından, başından ve bembeyaz olmuş sakalından da mı utanmadın?

X   X   X

Pazartesi günü, AK Parti İstanbul il başkanı muhterem Osman Nuri Kabaktepe’nin misafiriydik.

Bu yıl 3.cüsünü düzenledikleri ‘Medya Buluşması’ vesilesiyle birçok gazeteci ve yazar arkadaşla bir araya geldik.

Sayın başkan, medya kuruluşu ayrımı yapmaksızın davet ettiği tüm gazeteci ve yazar misafirine o her zamanki çelebiliği ile tek tek ‘hoş geldin’ diyerek tam bir nezaket örneği sergiledi doğrusu.

Yaptığı çok kısa konuşmada, siyasete dair sadece ’31 Mart’ta AK Partinin kazanacağı’ mesajını vermekle yetindi ve katılımcılara teşekkürlerini ifade etti.

Bu toplantıda 2 husus öne çıkıyordu.

Birincisi: Neredeyse herkes, bu davet münasebetiyle uzun zamandır göremediği insanları görme fırsatı yakaladığını ifade ediyordu…

Diğeri ise bir soruydu…

AK Partinin İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı kim olacak?

Tabii ki bu, cevabı olmayan bir soruydu ve birçok isimin speküle edilmesiyle neticelendi.

Zikredilen isim sayısı o kadar çoktu ki, davetlilerden birisi; ‘tam 30 isim saydım’ diyerek latif bir espri yaptı.

Bu toplantıya dair son not ise şu:

İstanbul il teşkilatının ilgili birimleri, bu toplantıya kemal-i ciddiyetle hazırlanmış ve dört başı mamur bir davet tertiplemişler.

Bu nazik davet ve mükemmel denebilecek toplantı için başkan beyin şahsında her bir teşkilat mensubuna ayrı ayrı teşekkür ederiz…

Nihat Nasır - Haber7