Kıyamet kapıyı bir kere çalar…

  • GİRİŞ20.12.2023 09:13
  • GÜNCELLEME22.12.2023 10:03

Dünya bir felaketin eşiğinde…

Başta Amerika olmak üzere sözde gelişmiş ülkelerin dünya kaynaklarını sömürmekle kalmayıp, gezegenimizi adeta bir çöplüğe döndürdükleri gerçeğinin adı olan ‘küresel sömürü’ vesilesiyle dünya hızla meçhul bir akıbete gidiyor ve doğrusu bu, kimsenin umurunda bile değil.

Bu durum, tıpkı, insanın öleceğini kesin olarak bilmesine rağmen, ölümü hiçbir şekilde kendisine yakıştıramamasına benziyor.

Bu duyarsızlık ise burun buruna geldiğimiz mezkûr faciaya ilginç bir ivme kazandırıyor. Tabir caiz ise dörtnala kıyamete koşuyoruz. 

Yaşanması kuvvetle muhtemel bu korkunç sonun müsebbibi, şüphesizi ki, bir tür ‘uygarımsı’lık olan Batının, dünyayı ve hayatı idrak tarzı…

Dilerseniz daha önceki birkaç yazı gibi bunu da bir batı eleştirisi olarak okuyabilirsiniz…

1750 sanayi devrimi ve ondan öncesindeki aydınlanma dönemi.

Yani, insanlığın sonunu hazırlayan batı dünyasının yeni dininin en önemli sacayakları…

Aydınlanma dönemi modern demokrasiyi üretti.

İşte bu argümanlarla ‘özgürleştirilen’(!) Vietnam, Afganistan ve Irak…

Sırada PKK/YPG eliyle özgürleşmeyi bekleyen Suriye…

Sanayi devrimi kapitalizmi, o da, endüstriyel yönelimi putlaştırdı ve her şey ‘konfor’ için anlayışı bir veba, bir taun gibi tüm dünyayı kuşattı.

Sonuç: Topu topu 250 yılda insanlığın binlerce yıllık birikimi mahvoldu ve tabiat tükenmenin eşiğine geldi.

Uygarımsı Batı, kapitalizmin dehşetengiz sömürü aletlerinin en korkunçları olan sanayi ve teknoloji eliyle yeryüzünü adeta bir cehenneme çevirdi.

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından yayınlanan yıllık Sera Gazı Bültenine göre atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu sanayi devrimi öncesi seviyeye kıyasla yüzde 148 yükseldi.

Tabiatta, su döngüsü hariç, hiçbir mekanizma, karbonun hava, su ve toprak arasındaki dolaşımı kadar hayati önem taşımaz!

İnsanlar, başta ormanların yakılması olmak üzere, bu rezervlerdeki karbonu zamanından önce açığa çıkarmakta, bunun yanında, kullandığı sanayi ve teknoloji ile bir dizi eylemler sonucunda, bu oldukça karmaşık ama muhteşem döngünün dengesini bozdu!

Zira atmosfere salınan karbon atığının en az yarısı, tıpkı bir saatli bomba gibi geleceği imha etmek üzere orada kalıyor!

10 yıl sonra ortalama sıcaklıktaki artış 3 ila5 derece aralığını bulabilecek…

Isı değişmeye başlayınca, atmosfer tabakalarından stratosfer de değişmeye başlayacak…

Bu ise şu anlama geliyor:

Büyük bir kuraklık, ardından ormanların yok olması, tarımda verimin büyük oranda düşmesi, deniz seviyesinin yükselmesi, buzulların erimesi, tuhaf hastalıkların salgın halinde yaygınlaşması, vs. vs. vs.

Bunlar, etekleri tutuşan bilim adamlarının, avazları çıktığınca bağırarak dünyaya anlattıkları yakın geleceğe yönelik projeksiyonlar…

Yani sadece gördüğüne, somut olana iman edenlerin gözüne sokulan gerçekler!

Madem her şey ille de somut olacak, buyurunuz somut rakamlar:

İklim değişikliği üzerine araştırmalar yürüten Carbon Brief sitesine göre Amerika Birleşik Devletleri 1850 yılından bu yana atmosfere 509 milyar ton karbondioksit salımı yaptı.

Bu, küresel karbondioksit oranının yüzde 20'sine denk geliyor.

ABD'den sonra Çin yüzde 11 ile dünyayı en fazla kirleten ikinci ülke.

Bunun yüzde 7 ile Rusya izliyor.

Başta dedik, dünya geri dönüşü olmayan bu mecraya 1750 den itibaren girdi.

Önümüzdeki on yıl, bir anlamda sonun başlangıcı sayılabilecek bir geri sayım noktası olacak.

Biz Müslümanlar, kıyamet gününe iman ederiz.

Şöyle ya da böyle, hiç fark etmez.

Olacak olur ama şunu hatırdan çıkarmamak gerekir.

Evlerimizdeki buzdolapları, televizyonlar, kontağını çevirmekten büyük bir keyif aldığımız arabalar, spreyler, temizleyiciler, yangın söndürücüler hatta yaktığımız her lamba nedeniyle yaşadığımız konfor, bize afet olarak geri dönecek, bundan hiç kuşkunuz olmasın…

Sorun şu; bizler yani Müslümanlar, yani dedelerimizin ‘gâvur icadı’ diyerek yüzüne bakmadığı aletlere onları kınayarak dört elle sarılmayı marifet sayanlar, bu vebalde hiç mi dahlimiz yok?

Hesap gününde, bu sorular karşımıza çıkmaz mı dersiniz?

Yorumlar3

  • Gündeme gelsin 11 ay önce Şikayet Et
    Siyonizm faaliyeti ve mensupları terör örgütü statüsüne alınmalıdır alınması için girişimlere başlanmalıdır
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Recep IŞIK 11 ay önce Şikayet Et
    Devletini ve milletini her şeyin üzerinde seven vatan ve milletinin HAS ve HACCAK evladı.Nihat NASIR ağabeyim. Makalenizi bir solukta okudum.ALLAH CC.sizden sizde ALLAH cc.hoşnut olarak ona dönünüz.Hoşnut olduğu kulları arasına katılıp FİRDEVİS CENNETİNE GİRİNİZ SELAM ve DUA ile.Yüce Yaratana emanet olunuz değerli ağabeyim. Yüce Yaratana emanet olunuz selam ve DUALARIMLA sağlıklar,afiyetler
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Yaşasın Filistin 11 ay önce Şikayet Et
    Evet maalesef kafirler her şeyi mahf ettiği gibi dünyamızı da yaşanmaz hale getirdiler ALLAH ın laneti zalimlerin üzerine olsun emeğinize sağlık hocam çok güzel bir yazı olmuş
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat