Fitne ve provokasyonun yeni merkezi!..
- GİRİŞ11.01.2024 08:08
- GÜNCELLEME11.01.2024 08:17
Hatırlar mısınız bilmem, ‘yeni provokasyon ve Türkiye’yi kaosa sürükleme pazarı’ 2021 yılında Ümit Özdağ ile açılmıştı.
Provokasyon diyorum zira yabancı düşmanlığı, nefret söylemi, bilgi kirliliği, dezenformasyon ve ırkçılık argümanları ile sahne alan bu özne, göstere göstere yeni bir kargaşa arayışı maksadıyla düğmeye basıyordu.
Malumunuz, bu sütunlarda daha önce de bu şahısla ilgili, ‘Ümit Özdağ apaçık bir etki ajandır’ başlıklı bir yazı kaleme almış idim.
Geçen zaman zarfında mezkûr iddiamı kanıtlayan birçok gelişme yaşandı ne yazık ki.
Bu yüzden, dilerseniz süreci bir kez daha hatırlatmış olalım…
Özdağ, daha önce içerisinde bulunduğu siyasi partilerde kendisine verilen ‘etki ajanlığı’ görevini tam anlamıyla yerine getiremeyince ilgili parti yönetimleri tarafından dışlanmıştı malum…
Bunun üzerine vakit geçirilmeden kendisine yeni bir misyon tevdi edildi…
‘İçinde bulunduğu siyasi hareketi hedef alan fitne operasyonları’ diye nitelendirebileceğimiz bu hususi vazife, kişiliği ile hayli mütenasipti doğrusu…
Gelgelelim üstlendiği bu münafıklık yahut diğer bir deyişle mikser görevinde de başarılı olamayınca; PKK/KCK, FETÖ, DAEŞ, DHKP-C gibi terör örgütlerini bir araya getirip aralarında adeta bir terör koalisyonu oluşturan gladio, Özdağ’a da 2011 yılında parti kurdurarak yeni bir görev alanı belirledi...
Terör örgütlerinin eylem ve söylem birliği yapmasını sağlayan gladio, Türkiye dahilinde kaos üretmesi maksadıyla kurdurduğu Zafer Partisine 2023 yılı içinde bazı vaatlerde bulundu.
Nereden anlıyoruz bunu?
Elbette ki, Kılıçdaroğlu’nun, cumhurbaşkanlığı seçiminden hüsranla çıkmasını müteakip yaşanan gelişmelerden…
CHP ile ZP arasında yapılan protokolün deşifre olmasıyla birlikte bahse konu ‘sözlerin ve vaatlerin’ mahiyeti de tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkmış oldu.
Bu skandal, şüphe götürmeyen şu gerçeği de kanıtlıyordu adeta…
Masayı kuran güçler, kullanışlı bir aparat olması hasebiyle ZP’yi de kurmuş ve hatta adaylarını bile onlar belirlemişti.
Ümit Özdağ, kendisine verilen sözlerin husule getirdiği heyecan ve motivasyonla tabir caiz ise 7/24 göçmenleri hedef aldı ve muhacirler üzerinden tatbik edilmek istenen her senaryoda aktif rol üstlendi.
Öyle ki, senaryoların yansıdığı kısa videolarda yönetmenlik dahi yaptı.
Doğrusunu söylemek gerekirse bir hayli başarılı da oldu…
Özdağ’ın startını verdiği cadı avı tüm acımasızlığı ile hüküm sürmeye başlamıştı artık.
Göçmenler, sanal ve gerçek dünyada hedef alınıyor, milliyetçilik maskesi altında faşizm rüzgârları estiriliyor, bilgi kirliliği ile beyinler zehirleniyor, karakter suikastı denemeleriyle devletin bürokratları hedefe konuluyor, FETÖ tarzı sosyal medya çalışmalarıyla kutuplaşma en uç noktalara vardırılıyordu…
Tabii bu ihanet çabaları karşısında devlette boş durmuyor, yasalar çerçevesinde gerekli önlemleri alıyordu.
Nitekim İletişim Başkanlığı algı amaçlı ortaya atılan her iddiayı tek tek çürütüyor, sosyal medyada dijital terörizm estiren hesapların ağ ilişkilerini çözüyor, karanlık senaryoları bir bir yırtıp çöpe atıyordu.
Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ise mesai kavramı tanımaksızın günün her saatinde ‘sanal devriye’ marifetiyle mankurtları tespit ediyor, risk analizleri yapıyor, incelemeler başlatıyor ve bu vesile ile mücadeleyi derinleştiriyordu.
Şükür ki (bazı hususlarda bizleri dumura uğratan) yargı, bu çalışmalarda, işletilen menfur sürece sessiz kalmıyor, gerekli soruşturmaları başlatıyor, kardeşliğimize dinamit koyanlar hakkında gerekli adımları atmaktan geri durmuyordu.
Tam bu noktada, ‘aman dikkat’ hatırlatmasıyla şu parantezi açmamız sanırım şart…
Süreci tüm boyutlarıyla irdeleyecek olan fitne merkezi, kurumların verdiği mücadeleyi boşa çıkarabilmek için provokasyonları derinleştirecek ve bu noktadan itibaren de yargıya çok iş düşecektir.
Kaos tüccarlarının fitne operasyonları birere birer boşa çıkartıldıkça Özdağ da boş durmuyor, gerilimi tırmandırmak için mankurtlaştırdığı gençlere adeta bir silah gibi kullandırttığı sosyal medya hesapları açtırıyor ve devletin kalbini hedef alacak provokasyonlara imza atıyordu.
Bu operasyon hesapları deşifre edilip yakalandığında ise hiç sıkılmadan; ‘ben bunları tanımıyorum’ diyerek yakasını kurtarmaya çalışıyordu.
Gelin görün ki, yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor, mahkemeye çıkanların tamamı; “hesaplar Özdağ’a aittir” şeklinde ifade vererek asıl faile dikkat çekiyorlardı…
Sürecin şu vakte kadar vardığı nokta böyle…
Biz biliyoruz ki, Özdağ yılmayacak ve kendisine verilen talimatlar doğrultusunda fitneye ve Türkiye’yi karıştırma operasyonuna kaldığı yerden devam edecektir.
Tabiatıyla biz de her vesile ile ve Allah’ın izniyle bu menfur çabayı deşifre etme gayreti içerisinde olacağız ve Türkiye düşmanlarının gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya devam edeceğiz.
Allah, bu aziz vatanın ve din-i Mübin-i İslâm’ın düşmanlarına fırsat vermesin…
Yorumlar29