CHP cadı kazanı gibi…
- GİRİŞ15.02.2024 09:16
- GÜNCELLEME17.02.2024 09:20
Liderliğin paylaşılamaz olduğu, paylaşıldığında ise kaosun kaçınılmaz olduğu bir kere daha net bir şekilde görüldü.
CHP’deki son gelişmeler bunun somut bir kanıtı niteliğinde…
Bu vesile ile ‘eş başkanlık’ safsatası da tarihe gömülmüş oldu.
Birileri “DEM Parti’de eş başkanlık var ve hiç de sorun çıkmıyor” diyebilir elbette lakin bu birilerinin gözden kaçırdığı çok önemli bir nokta var.
Şu bir gerçek ki, DEM Parti, siyasal bir parti değil, PKK’nın uzantısıdır ve tabir caiz ise illegal terör örgütünün legal anlamda ayak işlerini yapan hizmetçi bir müessesedir.
Bunlarda mutlak otorite silahtır ve kafasına silah dayanmış hiçbir kimse emredilenin dışına çıkamaz.
Bu gerçek ışığında DEM partiyi bu hususa dair örnek olarak göstermek mümkün değildir.
Gelelim CHP’ye…
Kılıçdaroğlu’nu el ele vererek saf dışı bırakan Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu, sıra belediye başkanlıklarının paylaşımına geldiğinde birbirlerine giriverdiler.
Sorun bir hayli büyüktü zira beklenti içerisinde olan sadece Özel ve İmamoğlu klikleri değil, bunların dışında kalan yılların CHP’lileri de gelişmeleri yakından izlemek durumundaydılar.
CHP’de eş başkanlık tutmadı.
Aslında başından beri İmamoğlu’nun domine ettiği bir yönetim tarzı vardı ama sureta da olsa Özgür Özel genel başkanlık sıfatı taşıyordu ve ele güne karşı bir duruş sergilemeye çalışıyordu.
Sıra parsanın toplanacağı belediye başkan adaylıkları sürecine gelince dananın kuyruğu koptu ve İmamoğlu göstere göstere ipleri eline aldı.
Özgür Özel’e ve CHP’nin kurumsal kimliğine ümidini bağlayanlar için artık deniz bitmişti.
Tamamen devre dışı kaldıklarını gördüler ve birer birer istifaya başladılar.
Bunlardan birisi ve şüphesiz ki, en önemlisi Gürsel Tekin’di…
Adayların açıklandığı gün, Tekin açısından, partinin tamamen Ekrem İmamoğlu’nun kontrolüne girdiğinin kayıtlara geçtiği gündü aynı zamanda.
Düşünün, sözde kararlar Ankara’da alındı ama tanıtımların adresi İstanbul’du…
Bu da asıl patronun kim olduğunu göstermesi açısından yeterli bir karineydi.
Tanıtım toplantısı herkesin malumu olduğu üzere Ekrem İmamoğlu’nun açıklamalarıyla yapıldı.
Utancından olsa gerek Özgür Özel bu toplantıya katılmadı.
Gürsel Tekin partinin hafıza isimlerinden birisi.
Bu tabloyu görünce kendisine ekmek kalmadığını elbette ki anlar ve o da anladığını istifa ederek gösterdi.
İstifa ederken neler söyledi neler…
Gürsel Tekin’in aşağıdaki ifadeleri, açık söylemek gerekirse tarihe not düşülecek cinsten olduğu için, biraz uzun olsa da noktasına bile dokunmadan aynen nakledilmesi gereken sözlerdir.
Şöyle diyordu…
“Hiçbir objektif koşul, liyakat ve ehliyetin olmadığı, parti içi hemşericilik, gruplaşma, ekipleşme ilişkileri ile makam ve mevkilerin dağıtıldığı, partiye emek veren, partinin iktidar olması için çalışan insanların dışlandığı, Türkiye'de iktidar mücadelesi yerine parti içi iktidar mücadelesinin yeğ tutulduğu, parti hukukunun ve partimiz emekçilerinin haklarının yok sayıldığı, Genel Merkezin kendi açıkladığı kural ve talimatlara bile uymadığı, parti hukukuna ve açıklamalarına güvenerek emek sarf eden insanların emeklerinin gasp edildiği, ideoloji, ilke veya düşünce ile oluşan yoldaşlık ruhu yerine ahbap-çavuş, eş, dost, akraba ilişkilerinin her düzeyde belirleyici olduğu bir yapı haline dönüşmüştür!”
Halk arasında “kavgada söylenmez” diye bir tabir vardır bilirsiniz.
Evet, bu sözler gerçekten de en nahoş ortamlarda bile kolay kolay dile getirilmeyecek türden ama anlaşılan o ki, bıçak kemiğe çoktan dayanmış…
Peki, başta Gürsel Tekin olmak üzere tabir caiz ise ‘deve dişi’ kabilinden birçok ismin CHP’den ayrılması ve agresif bir muhalefete başlaması ne anlama gelir?
El cevap:
Hiçbir anlama gelmez!
Nasıl mı?
Bu sorunun cevabını da gelin, istifaları zerre kadar umursamayan, protestolarla alay edip görmezden gelen gerçek genel başkan Ekrem İmamoğlu’ndan alalım.
Şöyle buyurdu CHP’nin ipleri elinde tutan hakiki sahibi…
“Kızanlar olacak, üzülenler olacak… Haksızlık, hukuksuzluk diye tartışmalar yapılabilir. Adaylarımız, partimize hayırlı olsun. Herkesle bu süreci münazara ederim. Eğer buraya gelip demokratik bir şekilde tepkinizi gösteriyorsunuz o da bugün bu salonu tanzim eden il başkanının demokratlığındandır. Yarın da göstereceksiniz, öbür gün de göstereceksiniz ama 3 gün sonra yaralar sarılır, gönüller hoş edilir, insanlar birbirini arar, kırılan gönüller tamir edilir ve yola çıkılır.”
Son cümleye dikkat ettiniz mi?
“Yarın da göstereceksiniz, öbür gün de göstereceksiniz ama 3 gün sonra yaralar sarılır, gönüller hoş edilir, insanlar birbirini arar, kırılan gönüller tamir edilir ve yola çıkılır.”
Bu sözün Türkçe meali şudur.
“İçinizden bazıları mevcut durumu hazmedemeyebilir. Birkaç gün sızlanırlar. Sonra önlerine bir şeyler koyarak gönüllerini alırız. Nasıl olsa başta sizler olmak üzere bu partinin tabanı ‘tıpış tıpış’ oy vermeye alışmıştır ve bunun başka bir alternatifi de yoktur… Ardından kaldığımız yerden devam ederiz!”
Evet, İmamoğlu aslında tam olarak böyle söyledi ve yanılmadığını seçim sonuçları açıklandığında hep birlikte göreceğiz.
Sonuç olarak CHP’de cadı kazanı hep kaynar lakin son kertede devreye ‘tıpış tıpış’ kanunu girer ve her şey bir anda sütliman olur…
Yorumlar9