YRP yahut CHP’nin değirmenine su taşıyan parti…
- GİRİŞ21.03.2024 07:56
- GÜNCELLEME23.03.2024 08:49
İşin bu noktaya gelmesi doğrusu çok üzücü…
Üzücü olduğu kadar esef verici aynı zamanda.
Bundan bir süre önce yazdığımız ‘YRP nereye koşuyor’ başlıklı yazıda konuyu bir ölçüde irdelemiş ve istenmeyen gelişmelerin YRP içerisindeki kimi kifayetsiz muhterislerin olumsuz çabalarının ürünü olduğuna işaret etmiştik.
Şu an gelinen nokta ise o kısmın çoktan aşıldığını gösteriyor ne yazık ki…
Yeniden Refah Partisi, bu seçimde tek bir amaca kilitlenmiş durumda.
AK Partinin kaybetmesi!
Ne kadar çok yerde kaybettirirse kendini o ölçüde başarılı sayacak.
Maalesef gerçek budur.
YRP’nin, “ilkeler, Gazze vs’ şeklinde geliştirdiği argümanların zerre kadar gerçeklik payı yoktur zira AK Partiyle ciddi ciddi pazarlık yaptı ve istedikleri verilmediği için ittifaktan uzak durdu.
YRP’nin AK partiye kaybettirme stratejisinin çok önemli bir delili daha var.
Nedir o?
Aday belirleme sürecinde YRP tabanından adaylar belirlemek yerine AK Partinin aday göstermediği şahıslara teklif götürerek onları aday yapması bu iddiamıza göstereceğimiz en büyük kanıttır!
Üstelik aday olarak gösterdiği eski AK Partililerin önemli bir çoğunluğunun, YRP’nin siyasi söylemleriyle de hiçbir alakaları yoktur.
Bunun için Bursa özelinde çok net 3 örnek sunmak isterim.
YRP’nin Bursa Büyükşehir belediye başkan adayı AK Partinin eski il başkanı Sedat Yalçın oldu.
Sedat Yalçın AK parti içerisindeyken de partinin ‘Milli Görüş’ ekseninde değil, merkez sağ siyaset anlayışında olması gerektiğini savunuyordu.
Öyle ki, partideki ‘İmam Hatip’ kökenli şahısların siyaseti domine edici bir pozisyonda bulunmasından ciddi şekilde rahatsızdı.
Nitekim AK Partiden ayrıldığında Bursa yerelinde yayın yapan bir sitede AK Partinin ‘Milli Görüş’ çizgisine kaydığını ve bu nedenle de ciddi bir yanlışa imza attığını söylemekten imtina etmedi.
Aşağıdaki satırlar Sedat Yalçın’ın yazısından aynen iktibas edilmiştir.
“Aslında daha önce merkezde olmayan bir geleneğin gömleğini çıkartarak oluşturulmuş olan ve bu gerekçe ile iktidar vizesi alan bir siyasi hareketin şu anda merkez sağ siyasetin gereklerini ne ölçüde yerine getirebildiği tartışmaları son dönemlerin gündem konusu. İktidar partisinin yıllar önce iktidar olma adına çıkarttığı gömleği tekrar giyme emareleri göstermesi, yeniden merkez sağ alanın boşaldığı ve siyasetin boşluk kaldırmayacağı gerçeğinin ortaya yeni alternatif muhalefet partileri gündeme getirdiğini söylemek mümkün.”
Bu ifadelerde de açıkça görüleceği üzere Sedat Bey AK Partinin tekrar ‘Milli Görüş gömleği’ giyiyor olmasında rahatsız ve önerdiği siyaset tarzı liberal çizgi ve AB’ci bir yaklaşım…
Şimdi soruyorum YRP yetkililerine…
Eğer amacınız AK Partiye kaybettirmek değilse, Milli Görüş çizgisinden rahatsızlık duyduğu açıkça belli olan Sedat Yalçın’ı hangi mülahaza ile aday gösterdiniz?
Bu yaklaşımınız, AK Parti ile ‘ilkesel anlamda anlaşamadık’ sözlerinizle açık bir çelişki değil midir?
Bu atraksiyonunuzun maksadı AK Partiye kaybettirmek değilse nedir?
Şimdi sorularımız Sedat Yalçın’a…
AK Parti içerisindeki Milli Görüşçülerden ve partinin tekrar Milli Görüş çizgisine geliyor olmasında ciddi şekilde rahatsızlık duymana rağmen neden Milli Görüş siyasetinin kalesi olma iddiasındaki YRP’ye girdin?
Sana göre kelimenin tam manasıyla marjinal bir parti olan YRP’de ne buldun?
Sen mi, Milli Görüşçü oldun yoksa YRP mi, merkez sağa çekilip AB müktesebatını ve ilkelerini savunur pozisyona geldi?
Hangisi?..
Bu soruların cevabı açıktır.
İki tarafın da durduğu yer bellidir.
Kimsenin diğerine iltihak ettiği yok.
Her iki tarafın da tek amacı var!
AK Partiye kaybettirmek ve intikam almak!
Her iki taraf da kazanma ihtimalinin yüzde sıfır olduğunu bildikleri halde intikam için mevcut pozisyonlarını almışlardır.
Sedat Yalçın’ın il başkanlığı döneminde partiden ayrılanlarla ilgili söylediklerine değinmeye gerek dahi görmüyorum zira yukarıdaki mülahaza her şeyi ayan beyan ortaya koymaya yeterlidir.
Bursa özelinde 2 örnek daha vereceğim.
Kestel ve Büyükorhan ilçelerinde YRP’nin adayları AK Partiden aday gösterilmeyen görevdeki belediye başkanları…
İkisinin de Milli Görüş geleneği ile bir ilgileri yok.
İkisi de son güne kadar beklenildi.
AK Parti aday göstermeyince apar topar Ankara’ya gidildi, rozetler takıldı ve aday olarak geri döndüler.
Tam bu noktada bir ironi şahikasına dikkat çekmek isterim.
YRP’nin sloganı ‘Dürüst Belediyecilik’…
Mezkûr belediye başkanları bu sloganla propaganda yapıyorlar.
Bu komik durumu görünce insanın aklına ister istemez şu sorular geliyor.
Sahi, şu an yaptığınız dürüst olmayan belediyecilik mi?
Kendinizi dürüst olmamakla suçladığınızın farkında mısınız?
Bunların da yegâne gayelerinin intikam olduğunu söylememe bilmem gerek var mı?
Allah, akıl fikir versin…
Netice itibariyle kazanmayı değil kaybettirmeyi hedeflemiş tuhaf bir anlayışla karşı karşıyayız.
Daha önceki yazımda da ifade ettiğim gibi YRP’nin yahut herhangi bir partinin kendi logosuyla seçime girmesinden daha tabii bir şey yoktur.
Hiç kimsenin buna bir itirazı olmaz.
Bizim de bir itirazımız yok!
İtiraz ettiğimiz husus, YRP’nin aday belirlerken AK Partiyi beklemesi ve ardından AK Parti tarafından aday gösterilmeyenleri alelacele partilerine davet ederek aday göstermeleri…
İşte bu, içten pazarlığın, samimiyetsizliğin ve intikam çabasının dik alasıdır!
Bizim itirazım bunadır.
Pazarlık yapıp istediğini elde edemeyince Gazze’nin arkasına saklanmayadır itirazımız.
Zira her iki durum da samimiyetsiz olduğu kadar gayr-i ahlakidir…
YRP, nereye vurduğunu gayet iyi biliyor.
CHP’lilerin, CHP medyasının ve Tayyip Erdoğan düşmanlarının her vesile ile YRP’ye ve Fatih Erbakan’a destek vermeleri ve yere göğe sığdıramamaları boşuna değil elbet...
Bu nedenle YRP’nin CHP’nin değirmenine su taşıdığını söylememizde hiçbir sakınca yoktur ve bu, gerçeğin ta kendisidir!
PKK ile CHP’nin ittifak yaptığı bir vasatta, onların ekmeğine yağ sürerek ne elde edeceklerse artık…
Yorumlar71