Son pişmanlık fayda etmez!
- GİRİŞ28.03.2024 07:58
- GÜNCELLEME31.03.2024 13:04
Artık seçime 3 gün kaldı.
Sonrasında, Allah bir kaza bela vermezse 4 yıl seçim yok.
Bu, ne demek?
‘Türkiye yüzyılı’ için tam gaz yola revan olmak demek.
Peki, bu dönem neden bu kadar önemli?
Önemli zira Türkiye’yi önümüzdeki zor yıllara, savaşlara ve yokluklara hazırlama ve ayakta tutma dönemi…
Kimse boşuna ‘beka’dan söz etmiyor.
‘Beka’ gibi aslında tüyleri ürperten bir kavram kendisini her vesile ile hatırlatırken, ne hazindir ki, gündemi para-pul meseleleri işgal ediyor.
Para-pul elbet gerekli ve mühim, bir itirazımız yok lakin parayı pulu her şeyin üzerine çıkarmak da neyin nesi Allah aşkına?!
Lafın düzünü edeceğim.
Tayyip Erdoğan, iktidarda olduğu süre boyunca Türkiye 3 kat büyümüş.
Bu, şu anlama geliyor…
Halk, önceki dönemlere nispetle zenginleşmiş.
Ülke ‘geri kalmış’ sınıfından yukarılara G20’lere fırlamış.
Mesele sadece 3 kat büyümekle bitmiş olsaydı inanın bunu yazmaya tenezzül dahi etmezdim.
Ülke, ‘Amerika, Avrupa ne der?’ sünepeliğinden, dünyaya; ‘Türkiye ne der acaba?’ dedirtecek noktaya gelmiş…
En son Kaan’la Türkiye ismini, ‘süper güç’ diye kabul edilen ABD, Rusya ve Çin’in yanına yazdırdı.
Üstelik neye rağmen?
Gezi ile başlayan yıkım operasyonlarına rağmen.
Gezi ki, ilk işaret fişeği oydu…
Türkiye’nin önüne konan ilk büyük takozdu.
Ardından FETÖ sahne aldı.
17/25 yargı susturuculu darbe girişimini 15 Temmuz’la fiili müdahaleye vardırdılar.
Yetmedi, Erdoğan’ı yakınındakilerle kuşatmaya çalıştılar.
Bu süreçte yangınlar da birbirini kovaladı.
2020’ye gelindiğinde bütün dünyayı kasıp kavuran üretilmiş bir bela musallat oldu herkesin başına…
Kesintisiz 2 yıl sürüdü bu da.
Ardından, asrın felaketi yaşandı…
Bakınız bunları hep özet geçiyorum.
Anlatmaya/yazmaya kalksam inanınız kitap hacminde bir doküman çıkar orta yere.
Bütün bunlar sırasıyla yaşandı ve insanlar süreç içerisinde hepsini unuttu ne yazık ki.
Bizim işimiz yazmak yani çeşitli vesilelerle bunlar hatırlatmak…
Şu kadarını söyleyeyim ki, Türkiye’nin başında Erdoğan olmasaydı eğer, bu günleri mumla arar halde olurduk.
Üstelik Amerika’nın kıytırık eyaletlerinden birisi konumuna gelirdi memleket.
Bugün Türkiye hem dimdik ayakta hem de konuştuğunda herkesin dinlediği ve dikkate almak zorunda kaldığı bir ülke.
Bütün bu yıkımlara rağmen dimdik ayakta…
Ekonomik sıkıntılar yaşanıyormuş…
Elbette doğru...
Fakat kim yaşamıyor ki?
Dünya hercümerç olmuş!
Erdoğan önümüzdeki 2 yıl içerisinde Türkiye’nin mevcut sorunları aşacağını bununla da kalmayıp yakın gelecekteki, dünyayı kasıp kavuracak fırtınalı süreci yönetecek imkânlara ve dirayete sahip olacağını söylüyor!
Şimdi, herkes elini vicdanına koyup öyle konuşsun!
Bu adam, hangi sözü verdi de tutmadı?!
Madem öyle, konjonktürel bir sıkıntıyı gerekçe gösterip parmak sallamak niye?
Bu adam, bu krediyi ve vefayı hak etmiyor mu?
Meşhur fıkıh kaynağımız Mecelle, “def-i mazarrat celb-i menafiden evladır” der, yani zararlı olanı gidermek fayda elde etmekten daha önceliklidir.
Bu hakikat bağlamında öncelikli vazifemiz “def-i mazarrat” yani zarar verecek olanı kendimizden uzak tutmaktır!
Bu hayati derecedeki önemli umdeyi göz ardı etmekle kim, ne kazanacak Allah aşkına!
Böyle bir hataya düşersek eğer, ileride çok ciddi bedeller ödemek gerçeğiyle yüz yüze kaldığımızda, basit bir intikam hevesine neleri kurban verdiğimizi hep birlikte göreceğiz lakin iş işten çoktan geçmiş olacak, son pişmanlık fayda etmeyecektir!
Sahi, değer mi buna?
Beri tarafta, FETÖ ve PKK başta olmak üzere Türkiye’yi yıkıma götürme amacındaki yapılanmaların, her şeyin rağmına birlikte hareket ettiklerini görüyoruz.
Paradan kule yaptıkları faş olmasına, yağmalanan milyarlarca dolara, devletten gizlenen villalara rağmen zerre kadar umursamıyorlar ve “çöp bile olsa destekleyeceğiz” diyorlar.
Şimdi karar zamanı!..
Pazar günü, ya hep birlikte ferasetli davranıp ‘def-i mazarrat’ için vaziyet alacağız ya da ülkeyi talan edecek olanlara, 15 Temmuz kahramanlarına ‘zibidi’ diyenlere ve FETÖ ile PKK’nın şahsında Amerika’yı sevinçten havalara zıplatacak olanlara, altın tepsi içerisinde ve kendi ellerimizle devasa bir fırsat sunmuş olacağız…
Top bizde artık…
Niyazım odur ki, zor zamanlarda en zor badireleri atlatma feraseti gösteren bu halk, 31 Martta yine kendine yakışacak olanı yapsın ve şer güçlerin heveslerini kursaklarında bıraksın.
Yorumlar30