Bayram yahut bir insaniyet güzellemesi…

  • GİRİŞ17.06.2024 09:24
  • GÜNCELLEME17.06.2024 09:24

Kurban denince neden insanların aklına hep bir hayvanın kesilmesi olgusu gelir?

Doğrusunu isterseniz bunu tam olarak anlayabildiğimi söyleyemem.

Oysa kurban denince benim aklıma, imanın dünya hayatına galebesi, teslimiyetin hevâ ve hevesi “teslim” alması ve insan idrakini zorlayan, imanın mücessemleşerek nurdan bir heykele dönüştüğü kutlu bir hadise gelir.

Malum, Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’in her türlü şeytani vesveseye rağmen teslimiyet bayrağını iman kalesinin burçlarına dikip, bir insanın vazgeçebileceği en son şeyi yani canını ,Yaradan’ın emrine sunmasıyla başlayan o fevkalade hadise...

İşte bu, her bayramda o kutlu hadisenin yâd edilmesi sadedindeki kurban ibadeti; aklı gözüne inmiş ve imanın deruni buutunu yitirmiş zavallılar tarafından, ne yazık ki saçma sapan bir takım spekülasyonların malzemesi yapılarak, denaet adına sergilenen özgün örneklerin konusu olmuştur.

“Zırva te’vil götürmez” hakikati mucibince, bu zavallılar hakkında bir şeyler söylemeyi gereksiz görüyorum.

Bununla birlikte ben bu yazıda, kurbanın içtimai hayattaki yansımalarından veya mü’minler arasındaki muaveneti pekiştiren yönünden yahut yukarıda değindiğim imanın, gözlere sokulurcasına müşahhaslaşması vakıasından söz etmek yerine, bu meselenin benim zihnimde tedai ettirdiği çok mühim bir hususa değinmek istiyorum.

Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i Rabb’ine adak olarak kurban etme vaadiyle başlayan ve Cenab-ı Hakk’ın ona bu vaadini hatırlatması vesilesiyle oluşan çağrışımdır ki bu tedai, benim zihin dünyamda insanın kâinatın bir hülasası hükmünde olduğu hakikatini fark etmekle sonuçlandı.

İnsanın nasıl harikulade bir mazhariyete muhatap olduğu yönündeki tefekkür ameliyesi beni, en sonunda taş, toprak, bitki ve hayvan olarak yaratılmayıp da insan olarak var edilmiş olmanın büyük bir lütuf olduğu düşüncesinin yanında bu hakikate yaklaştırdı.

Bir hayli çarpıcı olduğunu düşündüğüm hakikat şöyle tecelli ediyordu.

Esasen toprak yani cemadat, bitki yani nebatat ve nihayet hayvanat taifesi son tahlilde insana inkilab olunmaktaydı.

Gelişmekte olan her hadise, insana dönüşme süreciydi aslında.

Bitkiler , topraktan beslenerek ondaki özü kendinde cem ediyor ve bunu, bazen doğrudan bazen de hayvanlar kanalıyla insana iletiyor ve sonuçta insanı oluşturan hücreler ve bu hücrelerin oluşturduğu cism-i insani, adeta bir bütünlüğün tecelligâhı hükmüne girerek, dünyanın kâinatın bir hülasası, insanın da dünyanın bir hülasası olduğu hakikatini gösteriyordu bana göre…

Bu düşünüş biçimini merkeze koyarak kurban ibadetini değerlendirdiğimde ise karşıma, kurban edilen bir hayvanın etinden gıdalanan bir insanın bu fiille yaptığı işin, aslında toprağın özünün, bitkinin ve hayvanın insana dönüşmesi sürecinin tamamlanmasından başka bir şey yapmıyor olduğu sonucunu çıkarıyordu.

Bu bütünleşme merasimi ise bütün mahlûkatın gerçek manasıyla bir bayram yapması anlamına geliyordu...

Kurbana ve bayrama bir de bu açıdan bakalım istedim.

Doğrusu, farklı bir pencereden ve farklı bir bakış açısıyla kurbanı ve bayramı ele almak, hem bayramın hem de kurban ibadetinin ruhuyla örtüşecek bir mahiyet arz edebilir ve bu vesile ile de ilginç bir ‘bayram hediyesi’ olabilir diye düşünmedim de değil…

Bu düşüncelerle bayramınızı en kalbi hislerimle tebrik ediyor, bu kutsi günlerin başta ülkemiz olmak üzere âlem-i İslâm’a ve insaniyete hayırlar ve güzellikler getirmesini niyaz ediyorum.

Bununla birlikte yine bu aziz günlerin, Gazze’nin, masumların ve mazlumların zulümden ve katliamdan kurtulmasının vesilesi olması en kalbi duamdır. 

Bayramınız mübarek olsun…  

Diriliş Postası

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat