Deveyi havuduyla yutuyorlar!..
- GİRİŞ15.08.2024 09:37
- GÜNCELLEME17.08.2024 12:13
Türkçemizdeki güzel sözlerden birisi de “Deveyi havuduyla yutmak” deyimi olsa gerektir.
Bu tabirde, deve gibi bilinen en büyük hayvanla birlikte, bir tür semer yahut bir tür sedye anlamı taşıyan ‘havut’ beraberce zikredilerek ikisinin aynı anda yutuluyor olmasındaki, inanılmaz derecedeki büyüklüğe sahip bir mal veya paranın kaşla göz arasında ortadan kaldırılmasındaki yağma ve talana yapılan bir gönderme vardır.
İşte bu düzeyde bir yağmaya dair son hikâye…
Efendim, İstanbul Büyükşehir belediye başkanı Bay İmamoğlu, spor müsabakalarına hayli meftun ve bu müsabakaları takipte de pek cevval bir isim…
Geçmişte, FETÖ’nün kanalı STV’nin buna spor yorumculuğu yaptırması boşuna değilmiş demek ki…
Hatırlarsınız, Bay İmamoğlu, 3 ay önce yarısı yandaş gazetecilerden oluşan 73 kişilik bir ekiple Roma’ya azimet eylemiş ve astronomik denecek rakamlar harcamıştı.
Ardından da Avrupa Futbol Şampiyonasına da cümbür cemaatle gitmiş ve her iki şaşaalı gövde gösterileri nedeniyle ciddi eleştiriler almıştı.
Bu eleştirilerin dumanı henüz tüterken olimpiyatlar geldi çattı.
Bu kez Bay İmamoğlu çok daha büyük bir ekiple arzı endam etti.
Öyle ki, Paris’te bir saray bile kiraladı, debdebesini insanların gözüne sokarcasına…
Kiraladığı sarayın ücreti, dudak uçuklatan cinstendi.
Rivayet muhtelif, kimi günlüğü 300.000 (yazıyla üç yüz bin) Euro dedi kimi daha fazla rakamlardan söz etti.
Konu kamuoyunda çokça speküle edilince kendileri bir rakam telaffuz ettiler.
Haftalığı 250.000 Euro’ymuş…
Bu hususta İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun’un sosyal medya platformu X’teki açıklaması aynen şöyle idi…
“Paris’teki “İstanbul Evi” ile ilgili kamuoyuna yansıyan bilgiler doğru değildir.
Evin haftalık kirası 249 bin Euro olup tüm masraflar sponsorların şartsız bağışı ile karşılanmıştır.
İstanbul’un olimpiyat adaylığı yolundaki bu önemli uluslararası tanıtım faaliyeti için İBB bütçesinden para harcanmamıştır.
Kamuoyunu yanıltıcı bilgilere lütfen itibar etmeyiniz.”
Karşımızda tam anlamıyla, ‘özrü kabahatinden büyük” bir açıklama var aslında…
Bu açıklama ile İmamoğlu, devasa bir israfı makulleştirmenin yanında müthiş bir yolsuzluğu da kendi ağzıyla faş etmiş oldu…
Nasıl mı?
Tek tek bakalım dilerseniz…
Birincisi, günlük 300 bin Euro rakamının abartılı olduğu ifade edilirken sanki haftalık 250 bin Euro çok normal bir harcama imiş gibi gösteriliyor.
Dikkat buyurunuz, bu rakam Türk lirası olarak yaklaşık 10 milyon TL ediyor.
Buna yenilen içilen, gezilen tozulan rakamlar dâhil değil elbet…
Allah bilir onlar ne kadar tuttu.
Yapılan açıklama ile bu devasa israfın boyutları gözlerden kaçırılmakla kalmıyor, şimdiye kadar görülmemiş bir sponsorluk örneğinden söz edilerek, sanki İBB, hiç para harcamamış gibi gösterilerek, perde gerisindeki yolsuzluk da saklanıyor.
Sponsorluk malum, bir tür reklam vasıtasıdır.
Yani kimi firmalar TV ve gazeteler ile organizasyon kurumlarına doğrudan reklam adıyla para aktarırken bazen da bunu sponsorluk marifetiyle yaparlar.
Anlayacağınız sponsorluk bilinen reklam konseptinden çok daha büyük ve kapsamlı bir reklam aracıdır.
Peki, ne diyor burada İmamoğlu’nun sözcüsü?
“Tüm masraflar sponsorların şartsız bağışı ile karşılanmıştır.”
Öyle ise sponsor yahut sponsorlar kim?
İsimlerinin açıklanmasını istemiyorlarmış…
Allah Allah, bu nasıl bir sponsor imiş ki, adının söylenmesini istemiyor…
Hem de bütün bu paraları hiçbir “şart” ileri sürmeden veriyormuş…
İşte gözlerden kaçırılan yolsuzluk bu!..
Milyonlarca lirayı gözünü kırpmadan harcayan bu insan evlatları, bunun karşılığını istemedikleri gibi adlarından söz edilmesine bile rıza göstermiyorlar öyle mi?
Açıklamanın yapıldığı gün bendeniz de X’te şunu yazmıştım.
“’Deve, havuduyla nasıl yutulur?’ sorusunun cevabı aşağıdaki açıklamada mevcuttur.
Türkçe meali şudur:
‘Birine/birilerine, ballı bir ihale sözü verildi (yahut korkunç bir rant sağlayacak bir tadilat sözü verildi) ve bedeli peşin tahsil edildi...’
Bundan gayrısını külahıma anlatın.”
Nitekim birkaç gün sonra kazın ayağının hiç de öyle olmadığına dair bilgiler gelmeye başladı.
Bu hususla ilgili bilgiler henüz kesinleşmediği için isim zikretmeyeceğim ama yapılan spekülasyonlardan birisi, çok önemli bir inşaat firmasının bu masrafları üstlendiği iddiasını içeriyor.
Bu firmanın devasa inşaatlarında 10’a yakın kaçak kat olduğu yönündeki iddialar ise işin en ilginç tarafı…
Mesele, bu türden bir ilişki ile mantıklı bir izaha kavuşuyor aslında…
CHP’li olduğu herkesçe bilinen bir gazetecinin; “Ekrem’in bülbülü Murat Ongun açıklama yaptı. Ulan! Ayıp be. Haftalıkmış 250 bin Euro. İnsanın zerre ahlakı olur. Haftalık 250 bin Euro, kaç hafta tutuyorlar? 2 hafta olsa 500 bin Euro. Allah Allah! Doğrusu bu.
Kamuoyunu yanıltanın; ben gelmişini, geçmişini, sülalesini seveyim. Kim lan bu sponsorlar, açıkla. Sponsorlar İstanbul'u çok sevdikleri için mi bu parayı veriyorlar?” diye sormuş ve tabii ki cevap alamamıştı.
Bununla birlikte Yeni Şafak gazetesi yazarı Bülent Orakoğlu’nun sorduğu şu soru da hayli önemli.
“İBB’nin Paris hovardalığının sponsorları kim? Yoksa depremzedeler için yapılan bağışlar mı?” diye soran Orakoğlu, İmamoğlu’nun bir açıklamasına gönderme yaparak soruyu tekrarlamakla birlikte şu değerlendirmeyi yapıyor.
“İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 6 Şubat 2023’te gerçekleşen asrın felaketi sonrası 14 Şubat 2023’te ‘İBB, zor anında tüm vatandaşların yanında.
İhtiyaç sahiplerine destek olmak için şartsız bağışlarınızı aşağıdaki hesaplara güvenle yapabilirsiniz’ paylaşımını yaptığı ve ‘Açıklama kısmına şartsız bağış yazılmalı’ ifadeleriyle bağış topladığı görülmüştü.
Ongun’un Paris’teki etkinlikte ‘şartsız bağışlar’ kullanıldı demesi akıllara ‘Deprem mağduru vatandaşlar için yapılan 'şartsız bağışlar' CHP’nin Paris eğlencesinde mi harcandı?’ sorusunu getirdi.”
Evet, iddialar ve spekülasyonlar bunlar.
Yalnız ortada, iddia ve spekülasyonun ötesinde çok ciddi bir gerçek var…
Nedir o?
Korkunç denecek miktarlardaki paranın tamamen malayani işlerde fütursuzca ve insafsızca talan edilmesi…
Orta yerde bu gerçek dururken, “Deveyi havuduyla yutmak” tabiri bile acze düşüyor gördüğünüz gibi…
Esasen, Tevfik Fikret’in şiirindeki ifadelerden başka söylenecek söz de kalmadı gibi…
“Yiyin efendiler yiyin, bu hân-ı iştiha sizin/Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”
Yorumlar44