Bunların kalpleri mühürlenmiş!..
- GİRİŞ19.12.2024 08:14
- GÜNCELLEME19.12.2024 08:57
Gündem, tabii olarak, Suriye devrimi sonrasındaki gelişmeler…
Dünya, ağız birliği etmişçesine bu inanılmaz başarının arkasındaki gücün Erdoğan yani Türkiye olduğunu söylüyor.
Batılı ülkeler vakit geçirmeden hem Suriye’deki gelişmeleri tam desteklediklerini, hem yeni yönetimle çalışmaya hazır olduklarını hem de Türkiye’yi tebrik ettiklerini özellikle vurguladılar.
En son, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Suriye’deki gelişmeleri konuşmak üzere Türkiye’ye geldi.
Sayın cumhurbaşkanıyla yaptığı görüşmeden sonra yaptığı açıklamada; “Son gelişmeler Türkiye’nin kilit ülke konumunu daha da perçinlemiştir” diyen Von der Leyen, Türkiye’yi adeta yere göğe sığdıramadı.
Şu sözler ise Türkiye’deki muhalif kesimi çıldırtmaya yetti.
“En üst seviyedeki diplomatımız Şam’a geri dönecek. Doğrudan HTŞ ve tüm diğer temsilcilerle angajmanımızı sürdürmeliyiz.”
Bilindiği üzere Türkiye’deki muhalif kesimler yaşanılan fevkalade gelişmeleri yutkunarak seyrediyor ve Erdoğan’ı ve hükumeti, ‘HTŞ’ üzerinden kötülemeye çalışmaktan başka bir yol bulamıyorlardı.
Başta Amerika olmak üzere tüm batılı ülkelerin tüm bu tezvirata rağmen Colani ve HTŞ ile doğrudan diyaloga geçmeleri, işbu kesimi, kelimenin tam anlamıyla delirtmeye yetiyor.
‘CHP genel başkanı Özgür Özel bu delirenlerin başını çekiyor’ dersek kesinlikle abartmış olmayız.
Doğrusunu isterseniz AB Komisyonu başkanı Ursula Von der Leyen’in Sayın cumhurbaşkanıyla yaptığı bu kritik görüşme, Özel’in ayarlarını bozmaya yetti.
Leyen’in görüşme sonrasında başka hiç kimseyle konuşma ihtiyacı duymadan dönmüş olması üzerine küplere binen Özel, bu hüsranın sebep olduğu hırsla, açtı ağzını yumdu gözünü…
CHP genel başkanının neler söylediklerini değil, söyledikleriyle neyi kastettiğini tercüme edersek ortaya şöyle bir metin çıkıyor.
“Ey Ursula Hanım! Biz yıllardır Tayyip Erdoğan’a sizin hesabınıza düşmanlık ettik. Size yönelik yapmadığımız yalakalık kalmadı. Siz ise böyle önemli bir süreçte gelip doğrudan Erdoğan’la görüştünüz, görüşmekle de kalmayıp onu yere göğe sığdıramadınız. Bize ise tenezzül edip bir selam bile vermediniz. Haberiniz olsun, hırsımızdan çatlıyoruz!”
Evet, Özgür Özel’in görüşme sonrasında yaptığı açıklamanın gerçek anlamı ve tam tercümesi, neredeyse harfi harfine yazdığımız gibidir.
Aslında Özel’i zıvanadan çıkaran sadece Leyen’in Türkiye’ye gelmesi değildi.
Ondan bir gün önce herkesin ‘acaba ne diyecek’ diye dört gözle beklediği Amerika’nın Seçilmiş Başkanı Trump’ın, Erdoğan ve Türkiye hakkında tüm muhalifleri ve ABD/AB taraftarlarını şoke eden açıklamaları dengesini kaybetmesine neden oldu ve ruhunda derin bir yara açtı. Leyen’in sözleri ise bu yaranın üzerine tuz biber ekti.
Dünya liderlerinin Türkiye’ye yönelik bu övgü dolu ifadeleri, şüphesiz ki boşuna değil.
Herkes, Türkiye’nin şahsında Erdoğan’ın artık bir ‘oyun kurucu’ olduğunu kabul etmekle birlikte, karşısında değil yanında durmaya özel bir gayret sarf ediyor.
Bu ‘herkes’ gerçeğine, yine hiç şüpheniz olmasın ki, Rusya da dâhildir.
Peki, uluslararası ölçekteki bu müspet gelişme nedeniyle ayarları bozulan sadece CHP ve Özgür Özel mi?
Değil elbette!
Üç başlıkta ele alabileceğimiz kesimler de benzeri bir yıkım yaşıyor.
Bunlar da tıpkı Özgür Özel gibi zıvanadan çıkmış durumda…
Kimler mi?
Sayalım…
Birinci grup:
Sözde İslâmî argümanlarla Suriye’deki gelişmeleri kötüleyen ve bu vesile ile de Türkiye’ye buğz eden kesimin başını İran’cılar çekiyor.
Bunlara en büyük desteği SP veriyor.
Tabanındaki olumlu yansımaya rağmen YRP genel başkanı ve üst düzey yöneticileri de bu koronun elemanları.
Bunların, ‘yeni Suriye yönetiminin aslında İsrail ile işbirliği içerisinde olduğu’ yönünde ileri sürdükleri hiçbir iddia doğru değil.
Zira günbegün ortaya çıkan belgeler Esed yönetiminin İsrail’le canciğer kuzu sarması olduğunu kanıtlıyor.
İtikatları gibi şahsiyetlerini de İran’a ipotek etmiş bu kesimin tek derdi var o da İran’ın bu işten zararlı çıkmış olduğu gerçeğidir ve Türkiye, zerre kadar umurlarında değildir.
İkinci grup:
PKK’lı ve diğer Kürtçü kesimler…
Bunların tek derdi de bölücü örgüt ve Türkiye düşmanı Kürtçülerin Suriye’de yaşadığı kayıplardır.
Türkiye karşıtı tezler uğruna, Komünist olduğu halde Amerikan köpekliği yapmaya razı olmuş bu yapının ileri süreceği bir argümanı da yoktur zira herkes biliyor ki, Esed rejimi çekilirken hâkim olduğu bölgeleri ve silahları bunlara bıraktı.
Yani YPG’nin Esed’ten zerre kadar farkı yok.
Ellerinde tek şey var.
Yalan ve iftira…
Müfterilere göre devrimciler, bazı bölgelerde, tecavüz hadiselerine karışıyor ve asıp kesiyorlarmış…
Bu aşağılık iftirayı kanıtlamak adına tek bir kare fotoğraf bile gösterememiş olmaları, yalan atmalarına engel değil tabii ki.
Öyle bir hale geldiler ki, dünyanın dikkatini çekebilmek için DEAŞ’lı kılığına girip kendi insanlarını bile katletmeyi denediler.
Böylesine aşağılık bir hal anlayacağınız…
Türkiye, İletişim Başkanlığı vesilesiyle bu oyunlarını anında deşifre edip tüm dünyaya iletince de bu ahlaksızlıktan vaz geçmek zorunda kaldılar.
Marjinal solcuların ve benzeri kesimlerin desteğini alan bu grup, her geçen gün biraz daha hüsran yaşıyor ve kurtuluşu ağız değiştirmekte buluyor.
Öyle ki, daha düne kadar Türkiye için en ağır ifadeleri kullanan örgütün başındaki şahıs yaltaklanmaya başladı ve Kandil, bunlarla ilgilerinin olmadığını söyleyerek paçalarını kurtarmaya çalıştı.
Üçüncü grup.
Bunlar birbiriyle zıt bir sürü yapıdan oluşuyor.
İçlerinde Kemalistler de var, ulusalcılar da, Ümit Özdağ gibi faşistler de…
Alevi inancını istismar eden ayrılıkçılar da var, DHKP-C gibi örgütler de, vatan haini Mihraç Ural fanatiği işbirlikçiler de…
Bu taifenin de ileriye sürebileceği makul tek bir delilleri yok.
Tıpkı Kürtçülerde olduğu gibi bunlar da yalan ve iftira marifetiyle negatif algı oluşturmaya çalışıyorlar.
Özellikle de Nusayrilerin katledildiğine dair yaygara koparabilmek amacıyla birçok basın mensubu ile propaganda araç ve gereçleri gönderdiler Suriye’ye…
Hiçbir şey bulamadıkları için kendi haberlerini kendileri üretmeye çalıştılar ama o da tabir caiz ise ellerinde patladı.
Sonuç olarak şuna kesinlikle emin olabilirsiniz ki, Türkiye içerisindeki Türkiye aleyhtarları, ülke dışındakilerden çok daha fazla…
Ne yazık ki gerçek budur!
Şimdi, bunların kalpleri mühürlü değil de nedir Allah aşkına!
Nihat Nasır / Haber7
Yorumlar128