Türkiye düşmanları ‘tasfiye’ sürecinden rahatsız!..

  • GİRİŞ06.03.2025 08:13
  • GÜNCELLEME08.03.2025 11:05

Abdullah Öcalan’ın PKK’nın feshine dair çağrısının üzerinden tam bir hafta geçti.

Bölgede doğup büyümüş bir kalem erbabı olarak 47 yıldır devam etmekte olan süreci tüm ayrıntılarıyla başından itibaren değerlendirme imkânım oldu.

PKK, başlangıçta birçok ‘Kürtçü’ örgütten birisiydi ve bidayette sadece ‘Apoculuk’ diye bilinirdi.

Örgüt, hiç şüphesiz ki, başta ABD olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin ve İsrail’in desteği ile diğer yapılanmalardan çok daha büyük bir hızla büyüdü.

12 Eylül darbesinden sonra da bahsini ettiğim tüm Kürtçü örgütler tasfiye olurken bu yapı 12 Eylül yönetiminin sistematik çabalarıyla PKK olarak bilinir hale geldi…

Evet, yanlış okumdanız…

Bölgede herkesin ‘Apoculuk’ olarak bildiği bu örgütün PKK olarak tanınmasında 12 Eylül cuntasının ciddi çabası oldu.

Duvarlara yapıştırılan ‘Hain PKK’ afişleri ve uçaklardan atılan broşürlerde örgütün bölücülüğüne vurgu yapılıyordu lakin bu sözde olumsuz tanımlamalar aynı zamanda ve ilginç bir şekilde propaganda işlevi de görüyordu. 

‘Reklamın kötüsü olmaz’ yaklaşımını haklı çıkaran bu sözde antipropaganda, sonuçta PKK’yı bölgede söz sahibi yapar bir mahiyet kazanmıştı.

90’lı yıllar, örgütün serpilip büyüdüğü süreci kapsıyordu.

Sistemin o günkü muktedirleri, PKK gerekçesiyle bölge halkına adeta nefes aldırmayacak işler yapıyor, bu olumsuz çabalar da örgütün büyütülmesinden başka bir işe yaramıyordu.

Sözgelimi, Kürtçe konuştu diye genç insanlar içeriye alınıyor, sorgusuz sualsiz geçen birkaç ayın sonunda dışarı çıktıklarında kendilerini dağda buluyorlardı.

Hapishaneler ve nezarethaneler adeta örgüte eleman yetiştiren akademilere dönüşmüştü.

Bu trajediye dair sayısını şimdi hatırlayamadığım birçok yazı yazdım.

Hepsinde de bu tuzağa dikkat çektim ve eli kanlı örgütle birlikte bu yapının da sorunun ana kaynağı olduğuna işaret ettim.

Sonuçta PKK’yı, “dinsiz, imansız, ateist, bölücü ve terörist” bir örgüt olarak tanımladığım için bu örgüt mensuplarınca, ‘düşman’ ve hatta ‘işbirlikçi’, sistem eleştirisi yaptığım için de ulusalcı ve Kemalistler tarafından ‘öteki’  ilan edildim…

Evet, hikâyenin arka planı hem çok karanlık hem de kapsadığı süre bakımından bir hayli uzun.

Meseleyi hatırlatma sadedinde yaptığım bu analiz, bundan sonrasında yaşanacak gelişmelere dair serdedeceğim değerlendirmeye ışık tutma maksatlıydı…

Bu nedenle sözü fazla uzatmadan ‘açıklamaya’ ve sürecin nasıl gelişebileceğine dair öngörülerimize geçelim dilerseniz…

Öcalan’ın bizzat kaleme aldığı açıklama, öyle görünüyor ki, üzerinde hayli düşünülmüş bir metindi…

Benim üzerinde duracağım 2 önemli nokta vardı açıklamada.

Birincisi, örgütün kendisini nispet ettiği sosyalist dünya görüşünün ‘temel tezlerinin çöktüğü’ yönündeki iddiaydı.

Bu iddia üzerinden örgütün ideolojik ve felsefi arka planının tamamen dayanaksız hale geldiği açık açık ifade ediliyor bunun da ideolojik bir karşılığının kalmadığına vurgu yapılıyordu.

Şüphesiz ki, bu kabul sadece PKK için değil, Türkiye’deki diğer sol-sosyalist örgütler için de bir hayli enteresan bir gelecek öngörüyordu.

Apo, PKK için yolun sonunun geldiğini ‘ikinci önemli noktada’ çok daha net bir şekilde ifade ediyordu.

Yazının girişinde çok kısa da olsa değinmeye çalıştığım, ‘kimlik inkârı’ hadisesinin günümüzde artık esamisinin bile okunmadığı bir noktaya ulaştığını, 90’lardaki zulüm ve cevrin sebep olduğu ‘ifade özgürlüğünün’ önündeki engellerin tamamen kalktığını ve diğer kültürel konularda yaşanan gelişmeler nedeniyle PKK’nın ileri sürecek hiçbir argümanının kalmaması nedeniyle de örgütün anlamını tamamen yitirdiğinin açıkça ifade edildiği metin, bu açıdan çok önemliydi.

Özetle Apo, örgütün bundan sonrası için haklı hiçbir gerekçesinin kalmadığını söylüyor ve tüm unsurlarıyla kendisini feshetmesini istiyordu.

Aslında tam bu noktada örgütün siyasal ayağı olan DEM’le ilgili çok önemli olduğunu düşündüğüm bir tespitte bulunmak isterim lâkin bunu başka bir yazıya havale edip yaşanan gelişmeleri değerlendirmeye devam edelim.

Çağrı, nereden bakarsanız bakın, çok önemli ve hayırlı bir gelişme…

Doğrusunu isterseniz, başta Kandil olmak üzere bu çağrıya yönelik ciddi bir direnişin olacağını öngörüyordum ama görünen o ki, PKK, kendisini feshetme sürecine girmiş bile…

Bunu örgütün resmi ağızlarıyla birlikte Kandil’i temsilen Mustafa Karasu’nun açıklamalarında rahatlıkla görebiliriz. 

Açıklamayı boşa çıkarmaya çalışan sadece örgütün Suriye ayağı yani YPG kaldı.

Salih Müslim’in birkaç saat sonra ‘uyacağız’ açıklamasına rağmen İsrail’le yaptığı görüşmeler sonrasında devam karar aldığını söyleyen Ferhat Abdi, PKK’nın bir kolu olmadığı iddiasıyla şimdilik yan çiziyor.

Bunda şüphesiz ki, perde gerisinde Amerika’nın, açık bir şekilde de İsrail’in tartışmasız desteğinin rolü hayli büyük.

İlerideki günlerde, bu hususlara dair daha net şeyler söylemek mümkün olacak elbet.

Gelelim süreçle ilgili olumsuz yaklaşımlara…

Yukarıda da dediğim gibi PKK içerisindeki bir takım yapılanmaların buna direnmesi ve süreci baltalamaya çalışması mümkün ve anlaşılır…

Sıkıntılı da olsa öngörülen gelişmeler şimdilik yürüyor.

Benim anlayamadığım Kemalist ve (sözde Türkçü) tengrici kesimdeki tuhaf reaksiyon…

“Süreci baltalayacağız” diyorlar…

Bu ilginç tepki akla hemen şu soruyu getiriyor.

İyi de, neden?!

Apo’nun bizzat kendisinin ve görüşmeleri sürdüren DEM’lilerin adeta yemin ederek beyan ettikleri, bu açıklama karşılığında talep edilen herhangi bir şeyin olmadığı ki, bunda şüphe yok…

İstenen tek şey, örgütün kendisini feshetmesi ve çekilmesi…

Peki, bunun kime, ne zararı var?

Sözgelimi şehit aileleri bundan niçin rahatsız olsun?

Onlar, PKK bitsin diye şehit olmamış mıydılar sahi?

Bu gelişme, şehit olmalarını anlamlı kılmaktan başka hangi amaca hizmet ediyor olabilir ki?

Hiçbir pazarlık yapılamadan varılan sonuca itiraz edenlerin kimler olduğu çok net bir şekilde ortada…

Aleni söylemese bile Suriye’deki örgüte verdiği destekten ötürü bu açıklamadan rahatsız olan Amerika’dır.

Açık açık ‘bizim aleyhimize olur’ diyen İsrail’dir!

Türkiye aleyhindeki çabalarını PKK üzerinden yürüten kimi Avrupa ülkeleridir!

Başka?

Bir de Kemalistler, FETÖ’cüler ve tengriciler!..

Peki, nasıl sabote edecekler süreci?

PKK’ya yalvarıp ‘silahları bırakmayın’ mı diyecekler?

Yahut PKK’nın yerine dağa mı çıkacaklar?

Veya silahlarını bırakıp kendini feshedecek olan örgütün yerine eylem mi yapacaklar?

Yoksa Türk-Kürt ayrımını körükleyip yeniden etnik temelli bir örgüt mü oluşturacaklar?

Hangisi?..

Doğrusunu söylemek gerekirse bu milletin 47 yılını heba eden, 50 binden fazla memleket evladını toprağa gömen ve trilyonlarca dolara mal olan bu melun örgütün kendini feshetmesinden kimler rahatsız oluyorsa, onlar, Türkiye’nin tam karşısında ve Amerika, İsrail ve Avrupa ülkelerinin tam yanında durmaktadırlar!

“Türkiye’ye kimler ihanet ediyor” sorusunun cevabını bu tabloya bakarak rahatlıkla görebiliriz.

Bu hayırlı gelişme ancak ve ancak Türkiye düşmanlarını rahatsız eder.

Yorumlar36

  • Yavuz Sultan Selim 3 gün önce Şikayet Et
    Ben de Türkiye düşmanlarını içerde tasfiye gibi algıladım ve çok hoşuma gitti, İNŞAALLAH tez zamanda diyorum !..
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mete 3 gün önce Şikayet Et
    Bunu herkes bilmez,doğru..Melun örgüt ve onun elebaşı cuntacı beslemesi tosuncuktu ve cuntacı lojmanlarında kalmışlığı bile vardı!? İnşaallah bu iş biter..
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Maalesef 3 gün önce Şikayet Et
    Kardeşim PKK zaten bitmiş bir örgüt. Çoğu Suriye'ye kaymış ve simdi adı ypg, o malum sarı terörist oluşum. Kendinizi kandırmayın. Meclisteki PKK neden bayram havasında? Sen bunu kendine sordun mu? Amaç Amerika istiyor diye yeni ve çok etnik kimlikli bir anayasa ise? aynı ırak gibi olursunuz. PKK'yı anayasa taşırsanız bu ülkede iç savaş çıkar. Siz Suriye'deki PKK oluşumu bitirin!
    Cevapla
  • Rutruso 4 gün önce Şikayet Et
    Türkiye'ye en çok zarar veren en büyük Türkiye düşmanıdır
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Abdullah 4 gün önce Şikayet Et
    Çözüm mozum hikaye suriyede iktidarı elegeçirip devletleşme peşindeler turkiyeyi oyaliyorlar bitme noktasindalar turkiye bunlara öldürücü darbeyi vurmalı
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat