Dünyanın en zengin ülkesindeyiz GALERİ

  • GİRİŞ04.02.2011 02:10
  • GÜNCELLEME04.02.2011 02:10

Nuray KAHRAMAN'ın Lüksemburg gezi yazısı 1

Toprakları Belçika, Fransa ve Almanya ile çevrelenen, denize kıyısı olmayan, dünyada dukalık sistemiyle grandük tarafından yönetilmesine karşın bağımsız olarak varlığını sürdüren tek devlet ve bünyesinde toplam on iki kanton var. Tahmin var mı? Neyse devam edelim. Surların arasında kalmış bu ülke, AB kurumlarına da ev sahipliği yapıyor. 1995 ve 2007 yıllarında olmak üzere iki kez Avrupa Kültür Başkenti seçilen tek kent olmasıyla da ilgi uyandırıyor.

Bilenler ve bilemeyenler için yanıt: LÜKSEMBURG. Son derece gelişmiş bir ekonomiye sahip olan

Dünyanın en zengin ülkesindeyiz GALERİ
Fotoğrafların devamı için TIKLAYINIZ...

Lüksemburg'da kişi başına düşen milli gelir dünyada ilk sırada; yani dünyanın en zengin ülkesi olarak kabul ediliyor. Adı ile müsemma: LÜKS-emburg... Nüfusun azlığıyla bağlantı kurup, konu komşunun doğurduğu çocuklar için, “Bunlar bizim rızkımızı bölüyor!” demeyin. Netice de rızkı veren Allah’tır.

Ülke de Lüksemburgça, Almanca ve Fransızca olmak üzere üç resmi dil konuşuluyor. Başkent Lüksemburg, Avrupa askeri mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Lütteburg Kalesi’nin yanı sıra, buna yıllar boyu eklenen kaleler ve surlarıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Aynen benim ilgimi çektiği gibi.

Yol boyunca uzanan eski ve iyi korunmuş kaleleriyle UNESCO'nun dünya kültür mirası listesinde yer alan Lüksemburg, 17. ve 18. yüzyıllardan kalma kalelerin altlarındaki yirmi üç kilometrelik dehlizlerin, kayaların içine oyulmuş mağaraların ve siperlerin, iki dünya savaşı sırasında da sakinlerinin sığınağı olmuş.

Ülkenin başkenti ve aynı zamanda en büyük yerleşim birimi olan Lüksemburg’a vardığımızda bizi çepeçevre saran surların arasında buluyoruz kendimizi. Ben surların fazlalığını da nüfus azlığının getirdiği korku menşeili paranoyaya bağlayınca, arkadaşlarım tarafından biraz paranoyak, bir kaç misli de obsesif bulunuyorum.

Çirkin Fare Yoktur, Bakımsız Fare Vardır!

Dünyanın en zengin ülkesindeyiz GALERİ
Foto Galeri için TIKLAYINIZ....

Uzun merdivenlerden inerek,Yemyeşil Petrusse Vadisi’ne doğru iniyoruz. Karşıma çıkan fare kadınca hislerimin gerektirdiği gibi kısa çapta bir şok yaşatıyor; vaka kaynaklı panik atağı tiz bir çığlıkla renklendirip hakkını veriyorum. Ama zengin memleketin faresi de bir havalı oluyor. Uzun parlak tüyleriyle hemstır mı desem, bıyıklı tavşan yavrusu mu desem, o kadar güzel ve şirin ki korkutamıyor beni. Resmini çekiyorum.

Vadide yürüyüşü tamamlayıp, pusulanın ibresinin gösterdiği diğer bir yöne, başka başka basamakları tırmanarak şehrin bambaşka bir yamacına doğru yol alıyoruz. Gazinolar, oteller, irili ufaklı dükkanlar hepsinin ortak yanı dahili oldukları binaların tarihi dokusu ve heybetinin altında ezilmeleri ve yoklarmışçasına muamele görmeleri. Turistler duvarların oymalarında gizlenmiş yüzlerce yıllık bilmecenin gizemini çözme gayretindeyken, vitrindeki kıyafetlerin hükmü yok sayılmakta.
Aniden yanımızdan geçen mini tren görünümündeki araçla irkiliyoruz. Merkezden kalkan bu trencikler turistlere ufak çapta bir şehir turu yaptırıyor. Şehrin tamamının edini-budunu düşündüğünüzde bu turun öyle göründüğü kadar da ufak olmadığını anlıyorsunuz.

Bir tepeyi tırmanırken nefesimiz kesiliyor. Çevre ülkeler dümdüzken bu ülke neden bu kadar inişli ve

çıkışlı anlayamıyorum. Yolda bizi gören gençler “salamun aleykum” diyor. Alın size başörtüsünün Kuran-i işlevi. “Mümim kadınlara söyle örtünsünler. Bu onların tanınmaları ve korunmaları içindir.” ayeti ışığında, teori ve pratiğin mükemmel birleşimini yaşıyor ve yüzümüzde bıraktığı kalıcı tebessümle yola devam ediyoruz.

Görülecek Mekanlar...

Corniche’den şehri seyreyliyoruz. Burası surlar ve kalelerle bezeli. Her yerde butonlar var ve bastığınızda şehrin tarihini anlatıyor size. Başkent Lüksemburg'da görülmeye değer yerler arasında, Kirschberg platosu üzerine kurulmuş ve Avrupa'nın en büyük kemerine sahip Ponte Adolphe Köprüsü, gotik mimariye sahip Notre Dame Katedrali ile hemen yanındaki eski Cizvit okulu, Constitution Meydanındaki Birinci Dünya Savaşı mağdurları anısına dikilmiş 12 metre boyundaki Altın Kadın Anıtı, grandükün ikametgahı olan Büyük Dukalık Sarayı, Büyük Düşes Charlotte Anıtı ve "Avrupa'nın en güzel balkonu" olarak nitelendirilen Corniche bulunuyor. Müzeseverler için de; Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi, Lüksemburg Kenti Tarih Müzesi ve Grandük Jean Modern Sanat Müzesi’ni de sayalım.

Türk Kafilesiyle Karşılaşıyoruz.

Dünyanın en zengin ülkesindeyiz GALERİ
Fotoğrafların devamı için TIKLAYINIZ...

Şehrin meydanında ne yöne baksanız ben turistim diye bağıran tipler ve turlarının bu ayağında Lüksemburg’u gezen kafile mensupları var. Rasladığımız bir Türk kafilesi bizi sevindiriyor. Yabancı bir ülkede kendi vatandaşını görmenin sevinciyle atılıyoruz. Üstelik bayanların çoğu örtülü ama bize pek de sıcak yaklaşmıyorlar. Hatunlar Üsküdarlı. Vakko eşarpları rüzgarda ahenkle dans ediyor. Bizi orada çalışmaya gelen gurbetçilerden sanıp, nedenini anlayamadığımız bir afra-tafra pozlarına bürünüp, üst perdeden bir bakışla yüreğimizi delip geçiyorlar. Biz zenginiz, sizin gibi para kazanmaya değil, para harcamaya geldik buraya der gibi tavırları. Her sorumuzu kısa ve öz yanıtlayıp, karşılığında soru sormayarak ilgisizliklerini belli etmekten imtina etmiyorlar. Hazımsızlık beşere, hele dini İslam olana hiç yakışmıyor. En hayırlısı abartıyorum, bunlar benim hüsnü kuruntum deyip, hüsnü zanla kapatalım bu ‘kadının en büyük zaafı gıybettir’ bölümünü...

Devamı var...

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat