Necaşi'ye bin 400 yıl sonra ödenen vefa borcu
- GİRİŞ21.03.2013 08:58
- GÜNCELLEME21.03.2013 18:34
Fotoğraflarda her ne kadar sadece bugünü görsek de derine vurulan kuyular misali aslında dışarı taşan çok güçlü, berrak kaynaklar vardır.
Dün Etiyopya'dan gelen fotoğraflar da buna çok güzel bir örnekti.
Suya hasret insanlığa hayat kaynağının götürülmesine vesile olan ellere bakarken, o minicik bedenlerin çatlamış dudaklarına su veren ellerin azizliğinde bu milletin büyüklüğünü haykırıyordu adeta herbiri...
Anadolu'dan kalkıp ta Afrika'nın öbür ucunda adını sanını, yerini yurdunu, yolunu bilmediği köylerde yaşayan kara kıtanın susuzluktan kavrulan masum canlarına tam bin 400 küsür yıl öncesinin vefasıyla, Habeşistan'a hicret eden ilk Müslümanlara sahip çıkan Kral Necaşi'nin hatırına ulaşan bu milletin evlatları tarihe yeni bir not düşüyor.
Tek kelimeyle ayakta alkışlamak gerek...
Zalim Mekkelilere karşı Müslümanlara kalkan olan onları himaye eden adaletli Kral Necaşi'ye sahabe efendilerimizin vefa borcunu bir kez daha ödemek adına bugün zamanı ve coğrafyaları aşmaktan daha büyük kahramanlık ne olabilir.
Afrika'nın kavurucu sıcağında çatlamış kumların yüzlerce metre derinine sondaj vurarak Allah Rasülü adına 'HZ.MUHAMMED (S.A.V) HAYRATI'dır diyerek kuyu açmadan daha değerli ne olabilir ki...
Bu ne sarsılmaz bir gönül bağlılığıdır.
Pek çok mucizesinde 10 parmağından akan sularla ümmetine su veren Allah Rasülü asırlar sonra bugün bu milletin eliyle hala ümmetini suya kavuşturuyor.
Niye acaba?!
Çünkü bu Müslüman millet tam bir vefa insanı...
Hak batıl mücadelesinde tarih boyunca yanılmayan belki de tek millet...
Tercihlerini yaparken hiç arasatta kalmamış...
İyiliği yaşatmak için adeta mekik dokumuş,
Hak'ka yakın, batıla uzak olma noktasında dimdik ve kararlı,
Adaletin ve alicenaplığın sembolü,
Dünya durdukça kimsesizlerin hamisi...
Millet olarak özellikle bu kritik günlerden ve tarihi bir eşikten geçerken bizi biz yapan tercihlerimize bir kez daha bakmakta fayda var;
Batıla karşı duruşu hep 'Hak'tan yana,
Şeytan ve oyunlarına karşı Adem,
Nemrutlara karşı Halil İbrahim,
Firavunlara karşı Musa,
Ebu Cehillere karşı Muhammed...
Kötülere ve kötülüklere inat iyiliğin öncüsü,
Dibe batırmaya çalışanlara inat zirve yolcusu,
Derdi çirkinlikleri güzelliklere devşirmek,
Yanlışlara karşı doğruluk,
Nefreti pompalayanlara inat sevmek,
Şiddeti seçenlere bile şefkati göstermek olan,
ateşi körükleyen değil, yangını söndüren bir yücelik...
Anadolu'ya ruhundaki ilhamları verirken, "Ey Hak yolcusu! Gerçeği öğrenmek istiyorsan; Mûsâ da, Firavun da ölmediler; bugün senin içinde yaşıyorlar, senin varlığına gizlenmişler, senin gönlünde savaşlarına devâm ediyorlar! Bu sebeple birbirine düşman olan bu iki kişiyi kendinde araman gerekir!" diyen Hazreti Mevlana gibi...
Bu topraklarda yaşayan insanların yüreğinde Muhammed Mustafa'lar(sav), bu milletin içinde yaşayan Musalar, bu milletin içinde dolaşan İbrahimler, ruhundan şifa dağıtan Mesih İsa'lar varken benim hiç bir korkum yok...
En çok da iyiler kötülerden fazla olduğu sürece endişem yok.
Sizin de olmasın...
Yeni bir baharın müjdecisi olarak düşünülen Nevruz'un milletimiz için hayırlı bir başlangıç olması temennisiyle...
Osman Ateşli - Haber 7
Twitter: @oatesli
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol