Çirkinleşmek ve çirkefleşmek!
- GİRİŞ28.04.2013 09:22
- GÜNCELLEME29.04.2013 14:28
Şeref tribününden inen bir kaç zorba, taraftarların bulunduğu bölüme geçerek kendilerine yakışanı yaptıktan sonra birilerinin gölgelemesi ve himayesiyle buharlaşıverdiler. Taraftara karşı yapılan bu ukelalığı henüz hazmedememişken ikinci yoz tavır maç sonu Samet Aybaba'nın açıklamaları ile geldi.
Beşiktaş camiası her ne kadar dışarıya yansıtılmamaya çalışılsa da inanılmaz gergin görünüyor. Sanki kulüp patlamaya hazır bir bomba... Hafta başında yaşanan istifa ve sonrası gazetelere yansıyan sert suçlamalar. Sezonun perdesi inerken herkes eteklerindekini dökme ve hesaplaşma derdinde anlaşılan... Hayırlısı diyelim.
Sahne onlarınken taraftara kafa tutanlara bir kaç şeyi usülünce hatırlatmakta fayda var.
Şunu iyi bilin; bu takımda hepiniz misafirsiniz. Gelip geçicisiniz ve göreviniz bitince gideceksiniz. Ancak bu takım ve bu taraftarın ruhu kalıcı... Meşhur bir söz var: "Misafir ev sahibinin kuzusudur. Sizler de bu taraftarın kuzusunuz. O ne derse, o ne isterse uymak zorundasınız.
Bu takımın yöneticisi, hocası ya da futbolcusu olacaksanız evvela bu kulübün büyüklüğüne ve taraftarın sevgisine inanmalısınız. Bu güzide duyguları hissedemediğiniz zaman bu camia ile yeterince özdeşleşememişsiniz demektir. İsimlerinizin önemi yok, vazgeçilmezlik hayallerine ise hiç kapılmayın. Bir bakmışsınız unutuluvermişsiniz, esameniz bile okunmuyor.
Eminim ki geçmişte pek çok unutulma vakasının yakın tanığısınızdır.
Bugüne kadar kendisini Beşiktaş taraftarından büyük gören hiç kimse bu camianın vazgeçilmezi olamamıştır. Ne tribünlerde kafa kıranlar, ne basının karşısında kalp kıranlar, ne de tribünlere tavır koyanlar bu camiada barınamamıştır.
Bu taraftarın sevgisini kazanmak istiyorsanız Ali kıran baş kesen rolüne bürünmek en son başvuracağınız yöntem olmalı.... Bu taraftar kimi gönülden seveceğini kimin de buradan uzaklaştırılması gerektiğini çok iyi bilir ve hisseder...
Eğer Beşiktaş yönetiminde çalışan biri, kendisini Beşiktaş camiasının üç efsane kaptanından biri gören kişi bunu bugüne kadar öğrenmemişse fazla söze gerek yok. Çirkinleşmek ve çirkefleşmek ancak bu camiadaki ömrünüzü kısaltır.
Bu tribünler hiç bir başarı yakalanamasa da gösterilen özveriyi takdir etmeyi bilir. Bu tribünleri dolduranların en iyi yapabildikleri şey belki de gönülden davranmaktır. Kimin ne kadar değerli olduğunu, kimin ne kadar sevilmeyi hakettiğini onlardan öğrenebilirsiniz. Şu bir gerçek ki bu takım küçük adamların ellerinde küçülmeyi değil büyük adamların ellerinde yücelmeyi hakediyor.
Şu ifadeleri dikkatlice okuyun:
"Camiada bazı sorunlarımız var. Şöyle bir hata yaptım. Herkesin kümeye düşer, karşı kaleye gidemez dediği takımı şampiyon adayı yaptım. Bu takımı oralardan aldım ve Avrupa'ya giden bir takım yaptım. Gönül ister ki Beşiktaş tribünleri biraz daha emeğe saygılı davransın. Taraftarlarımızdan saygı bekliyorum. Tribünlerin biraz daha gönülden davranması gerek. Hatalarımız olabilir ama Beşiktaş'ın tarihinin en önemli 3 kaptanından biriyim. Devam eden 4 yıllık mukavelemiz var. Zamanı geldiğinde oturur konuşuruz. Futbol böyle bir şey. Şimdi konuşulacak şey değil."
Bu açıklamaya ancak özrü kabahatinden büyük denir her halde... Siz taraftar olsanız bu üsluptaki ve vizyondaki birini sahiplenir misiniz? Ben bu sorunun cevabını ve takdirini büyük Beşiktaş camiasına ve taraftarına bırakıyorum.
Öyle ya herkes haddini bilsin. Var mı bundan farklı düşünen!?
Osman Ateşli - Haber 7
osman.atesli@haber7.com
Twitter: @oatesli
Yorumlar1