Kılıçdaroğlu'nun Brüksel fiyaskosu
- GİRİŞ16.05.2013 09:34
- GÜNCELLEME16.05.2013 12:10
Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Brüksel'de düştüğü durumla bunu bir kez daha gördük. Yersiz, gereksiz ve ölçüsüz konuşmanın insanı ne hallere düşürdüğünün acımasız sonucunu gördük.
Reyhanlı'dan 'buraya siyaset yapmaya değil yara sarmaya geldim' sözüyle yola çıkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Avrupa'nın ortasında ülkesinin Başbakanını '51 kişinin katili' olmakla suçlamasının başka izahı olmasa gerek.
Ele güne karşı yaşanmış rezilliğin son örneği...
Üslup o kadar sertti ki bırakın bizi, Avrupalı muhatabı Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda bile ürktü. Nitekim Kılıçdaroğlu'nun ölçüsüz sözleri kısa sürede yankı buldu;
Sosyalist lider, Kemal Bey'le bir kaç saat önce yapmayı planladığı görüşmeyi anında iptal etti. 'Bu düşüncelerle geldiyseniz sizinle konuşabilecek bir şey yok' demenin kibarcasıyla misafirinin yüzüne kapıyı kapattı.
Hannes Swoboda kapıyı kapatmakla kalmadı sözünü de esirgemedi. Muhatabının açık açık anlayabileceği şekilde söyledi her şeyi... Öyle ya muhatabının 'lisan' problemi vardı. Önce Başbakan Erdoğan'la ilgili CHP liderinin kantarın topuzunu kaçıra kaçıra sarfettiği sözlerini düzeltti. Erdoğan'ın siyasi olarak eleştirilebileceğini fakat halkına karşı terör uygulayan Esed'le kıyaslanamayacağını vurgulayarak adeta siyaset öğretti. CHP'nin geçmişten artık bugünlere gelmesi gerektiğini salık vermeyi ihmal etmezken, son olarak görüşmeyi iptal ederek de net tavrını koydu.
'Bülbülün çektiği dili belası' derler büyükler. Düşünülmeden söylenen sözler, yersiz konuşmalar insanı zorda bırakıyor, küçük düşürüyor.
Kılıçdaroğlu'nun Avrupa'da CHP Grup toplantısındaki üslubuyla sarfettiği sözleri anlayacağınız fena geri tepti.
Belki yüzyılın en kanlı diktatörlerinden biri olarak kayıtlara geçecek olan Esed'i, tutup ülkesinin özgürlükleri ve refahı için bugüne kadar pek çok adımları attığı taraflı tarafsız pek çok mecra tarafından takdir gören bir Başbakan'la kıyaslamaya kalkarsan bunu insaf kabul etmez.
'Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'la Esed arasında sadece ton farkı olduğu'nu söylemesi ancak ciddi bir siyasi körlükle açıklanabilir.
Bu sözler her halde en çok, halkına karşı her türlü cinayeti acımasızca işleyen Esed'i ve Reyhanlı'nın muhalefet liderinin sözleriyle kamufle olan gerçek katillerini sevindirmiştir.
Ülkemiz adına bakınca mesele daha da hazin... Öyle ya; ülkemizin anamuhalefetindeki bir partiyi Avrupalı muadili diyebileceğimiz bir politikacısı bile anlayamıyor. Karşılıklı oturacak bir şey bulamayacağına kanaat getiriyor ve görüşmesini iptal ediyor.
Sebebi ise Swaboda'nın şu sözlerinde açık:
"Bize 20 yıl öncesinin düşüncesine ve çizgisine bağlı kalan CHP değil bugünü anlayabilecek bugünü yorumlayabilecek CHP lazım. Modern, ileriye bakan bir CHP'ye ihtiyacımız var."
Bugün CHP'nin 20 yıl öncesinin düşüncesiyle yönetildiğini ifade eden Avrupalı kurt politikacının gördüğü gerçeğin uzun bir süredir Türkiye'de CHP için dillendirilen düşüncelerden çok bir farkı yok diyebilirsiniz.
Burada önemli olan söylenenden çok kimin söylediği...
Muhalefet liderimizin Brüksel'de karşılaştığı şok tepki ile tavan yapan kafa bulanıklığını anlatmak için son bir örnek;
Swoboda ile görüşmeye gidip kapıdan geri çevirilen Kılıçdaroğlu, 'Swoboda ile görüşememesi ile ilgili; 'Erdoğan'a yönelik eleştirilerimden rahatsız olan Swoboda ile görüşmeye gitmedim' diyerek görüşmeyi kendisinin iptal ettiğini açıklıyor.
Heee biz de öyle anladık Kemal Bey! Siz kendi sözlerinize kendiniz tavır koydunuz. Diyecek söz yok; "Bu da bir aşama tebrikler" mi diyelim, "böyle de çarkedilmez ki" mi?
Herkese iyi kandiller!
Osman Ateşli - Haber 7
osman.atesli@haber7.com
Twitter: @oatesli
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol