Üç köprü hikayesi ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü

  • GİRİŞ30.05.2013 09:03
  • GÜNCELLEME30.05.2013 10:59

Bu fikri ilk ortaya atan hatta 'hayalde kalmasın' deyip Fransız mühendislere projesini bile çizdiren cennet mekan Sultan II. Abdülhamit Han'a ve bu fikri cumhuriyetin ilk yıllarında ısrarla gündeme taşıyan ünlü işadamı Nuri Demirağ'a rahmet okumak lazım.

Dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Meclis Başkanı Cemil Çiçek ve Başbakan Erdoğan, Boğaziçi'ne üçüncü gerdanlığı takmak için köprünün ayağına ilk harcı dökerek üçüncü köprünün temelini attı.

Bizler de Sultan Fatih'in Otaçağa perde indiren büyük fethinin 560'ıncı yıldönümünü kutlarken tarihi bir olaya daha tanıklık ettik.

Ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun!

Tarihimizde boğaza yapılan köprülerin yapım hikayesi oldukça ilginç olmuştur. Kim bu fikri ortaya atmışsa karşı çıkılmıştır. Kamuoyunun önünde yapılan tartışmalar bazen yıllar sürmüş, işin yapılması çeyrek asıra mal olmuştur.

Anlatmaya ilk köprümüzün yapım öyküsüyle başlayalım;

Cumhuriyet dönemindeki ilk fikri ünlü işadamı Nuri Demirağ ortaya atar. Adeta bu iş için hayatını ortaya koyan Demirağ, 1940'lı yıllarda hazırlattığı Ahırkapı'dan Üsküdar Doğancılar'a uzanan 2 bin 560 metre uzunluğundaki köprü projesini dönemin iktidarına bir türlü kabul ettiremez. Demirağ, "Boğaz'a köprü olmaz yıkılır" gerekçesiyle siyasi iktidar tarafından geri çevrilir.

O gün bu inatçı tavır karşısında hayalleri yıkılan Demirağ, iktidardaki iki etkili isim için, "Bu iş olacaktır. İstanbul buna muhtaçtır. Ben yapamazsam, evladıma bırakırım, o benim adıma yapar. Vasiyet edeceğim, köprünün üzerine, ‘Bu köprüden İnönü de, Çetinkaya (Dönemin Bayındırlık Bakanı) da geçemez' diye levha assın" şeklinde vasiyette bulunacağını bile ifade eder.

O vasiyet gerçekleşmese bile siyaseten ve ihtiraslar yüzünden ertelenen bu büyük hayalin gerçekleşmesi ilk fikrin ortaya atıldığı günden tam 73 yıl sonra, Demirağ'ın ısrarlı çalışmalarına başladığı 1931'den de 42 yıl sonra gerçekleşir. Boğazı birleştirecek ikinci köprü ilkinden 14 yıl sonra yapılırken, üçüncüsü de 40 yıl sonra geliyor. Hikayesi de tarihi de oldukça uzun…

Bu hayali önce rahmetli Adnan Menderes gerçekleştirmek ister… Ancak proje 27 Mayıs darbesini yapanlar tarafından askıya alınır.

Yine yıllar geçer…

1970'li yıllara gelindiğinde yeniden tartışılmaya başlar. CHP, İşçi Partisi ve odalar boğaza yapılacak köprüye karşıdır… Dönemin CHP lideri Bülent Ecevit "asma köprü kurana kadar orman köylüsünü iş sahibi yapalım" diye tutturur, sokaklara dökülen TİP, "açız köprü bizi doyurmaz" diye isyan bayrağı açar…

Nihayet 1970 yılında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'in imzası ile inşaatına başlanan köprü, 29 Ekim 1973'te tarihi bir törenle açılır.

Köprünün yapımına karşı olanlar bile bu konforu yaşamak için adeta sıraya girerler.

Seksenli yılların ortalarına gelindiğinde ilk zamanlarda tek tük denilebilecek araç geçişleri olsa da yıllarla birlikte Boğaz'ın ilk gerdanlığı ihtiyaçlara karşılık veremez hale gelir.

Geçmişte köprü karşıtlarını ‘İstanbul Düşmanı' ilan eden Demirel, bu kez ikinci bir köprü yapalım fikrini ortaya atan rahmetli Turgut Özal'a karşı görünmek istemese de çok sıcak bakmaz. CHP daha acımasızdır. Özal'a demediklerini bırakmazlar.

Boğaz'a ilk köprünün yapımına imzası bulunan partinin mensupları da siyasette muhalefet pozisyonuna düşünce bulunduğu pozisyonun gereğini yaparlar ve ikinci köprünün yapımına karşı çıkarlar.

Süleyman Demirel'in Boğaziçi Köprüsü'nün sözleşmesini imzaladığı törende söyledikleri unutulmuştur. 1970'te "Göreceksiniz, bir veya iki 10 sene içinde bu tesis de kafi gelmeyecek, bunun tadını aldıktan sonra Boğaz'ın bir tarafından diğer tarafına yeni geçiş imkanları arayacağız." diyen Demirel, ikinci köprünün yapılması sürecinde daha pasiftir.

Özallı yıllarda Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün temeli atılır ve rekor sayılabilecek bir sürede 2 yıl 7 ayda yapımı tamamlanır.

Köprüye karşı olanlar muhalefetliklerinden vazgeçmeseler de köprüden geçmesini bilir.

Gelelim bugüne;

Dün devletin en tepesindeki üç isim Garipçe'de tarih yazdılar. İstanbul'un çekilmez hale gelen trafik sıkıntısını azaltmak, şehri transit kamyon trafiğinden arındırarak daha yaşanılabilir hale getirmek için el birliği ettiler. Gönül isterdi ki, tüm siyasi partilerimizin liderleri bu tarihi anın tanıkları arasında olsaydı. Umarız Allah ömür verir köprünün 29 Mayıs 2015 tarihinde planlanan açılışında bulunurlar.

Köprü yapımına karşı olma bayrağını bu kez CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu taşıyor. Kılıçdaroğlu ormanların yok edileceğini söylüyor.

Anlayacağınız birileri tarihe geçerken, birileri tarih yazılmasına engel olmaya çalışıyor.

"Doğal çevreyi ve tabiatı korumalı" fikri kesinlikle doğru... Hatta ormanlarımıza sahip çıkmayı bırakın, gelecek nesillerimize ormanlık alanlarımızı genişleterek bırakmamız gerekiyor. Ama siyasi rakibimin bu ülkede 'dikili bir ağacı olmasın' kıskançlığıyla yapılacak bir hizmete taş koymak kabul edilebilir bir durum değil.

10 yıl gibi bir sürede 2,5 milyarı aşkın ağaç dikilebiliyorsa, bölgedeki ormanı korumak için projede her türlü hassasiyetin gözetileceği taahhüt ediliyorsa, hatta maliyetin katlanması pahasına bu göze alınıyorsa böyle bir bahanenin arkasına sığınmak da neyin nesi?

Fazla söze ne hacet…

İş bilenin kılıç kuşananın…

Bu da geçer diyelim. Sayın Kılıçdaroğlu da Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden geçer…

Nihayetinde boş sözler uçtu, en önemli adım atılarak icraata geçildi.

Neymiş "adı neden Yavuz"muş, yok efendim "Recep Tayyip Erdoğan olsun"muş. Köprüyü bir kez daha siyasi ihtiraslara kurban etmenin anlamı yok.

Bu hizmetleri tarihimizin hiçbir yerinde olmayan Kazıklı Voyvoda'lara göndermeler yaparak siyasi rakibinize ok yapmanın karşılığı yok.

Bu millet İstanbul'u dünyanın sayılı metropollerinden birine dönüştürecek projeleri yapmak zorundadır.

Bakıyoruz neredeyse 150 yıl önce Boğaz'ın üstüne köprüler kurma planları yapılmış.

Sultan Abdülhamit Han'ın 120-130 yıl önce yaptırdığı projeleri bugün hayata geçirebiliyorsak bu büyük bir eksikliğimizin sonucudur.

Boğazın altından tüp tünel yapılması fikri de bir asır öncesinden,

Kanal İstanbul açılması fikri de...

Marmara'yı Karadeniz'e bağlama fikri Kanuni dönemine dayanıyor neredeyse...

Marmaray gibi, denizin dibinden lastik tekerlekli araçların geçişi için yapılacak tüp tünel de ihtiyaç, dünyanın en büyük havalimanı da bu şehir için şart.

Bunların çağın gerekleri olduğunu ve çok geç kalınmış projeler olduğunu izah etmeye gerek var mı? Artık aklımızı bu projeleri izah etmek için değil, uygulamak için yormamız gerekiyor.

Kafiyeli bitirelim;

Kimi lüks bulur, kimi gereksiz… Köprüler yapılır, yıllar geçer… Köprünün altından sular, üstünden o gün isyan edenler geçer.

Şu bir hakikat; muhalefet edenlerin değil, eser bırakanların adı tarihe geçer. Vesselam...

Osman Ateşli-Haber 7
osman.atesli@haber7.com
Twitter: @oatesli

Yorumlar2

  • zeki hakim 11 yıl önce Şikayet Et
    yss koprusu. acilista mukemmeldi ismide. insallah hayirlisyla sonu da guzel olur.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • naim sorguc 11 yıl önce Şikayet Et
    Ve tarih yeniden yazılır. Böyle anlamlı bir günde böyle güzel bir ismin verilmesi çok daha iyi oldu. İsimlere itiraz ediyorlar bu chpliler. Şöyle diyeyim farklı bir isim konsa bile yine itiraz edeceklerdi. adamlara sorsan hangi ismi verelim diye. onda bile kendilerine muhalefet ederler
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat