Şişeden çıkan rezalet!
- GİRİŞ26.09.2013 09:26
- GÜNCELLEME26.09.2013 17:49
Hal böyle olunca, futbolu çirkinleştirenlerin 90+3'te 'yeşil sahne'yi basmasıyla son bulan rezaletin asıl sebepleri ve alınabilecek önlemler sıcağı sıcağına konuşulamadan mesele neredeyse rafa kalktı.
Öyle görünüyor ki; "ne de olsa bir şey olmuyormuş" diyenler yeni provokasyonlara doğru yelken açarken bize de sadece 'ahu vah' edip dövünmek ve çirkinliklerden yakınıp durmak kalacak.
Şimdiye kadarki eylem ve söylemlerden anladığımız kadarıyla bu sefer de mesele kulüplere, belki fitili ateşlediği iddia edilen oyunculara verilecek cezalarla geçiştirilecek gibi... Cezalar verilecek, kulüpler suçlanacak ama çirkinlikler yapanın yanına kâr kalacak.
Federasyon, tribün olaylarına karışanların hapis cezası alabileceği ile ilgili maddenin yürürlükte olduğunu bile bilmeyecek kadar meselenin uzağında, kulüpler burnundan kıl aldırmıyor, taraftar suçu kabul etmiyor, özel güvenlik yetersizmi yetersiz, polis stadyuma girse mi girmese mi kararsız...
Adam çekmiş suluyu, kuruyu, elde pala kapıyı turnikeyi kırıp stadyuma dalmış umurunda olan yok.
Kimse sormuyor: 76 bin 127 taraftarın karnaval yerine çevirdiği futbol gecesi nasıl böyle bir trajedi ile son buldu?
Hani polis tek tek kayıtları inceliyordu. Taşkınlık yapanlar tek tek tespit edilecek ve toplanacaktı. Stadyumlarımızın her tarafı güvenli kameraları ile donatılmıştı. Hani bir kez olaylara karışan uzun bir süre stadyumlara adımını bile atamayacaktı.
Henüz rezalet ekranlarda dönerken, polisin tam olayların başladığı anda yaka paça gözaltına aldığı 60 küsür kişi sorguları biter bitmez serbest bırakıldı. İddia ediyorum çoğu yine tribündeki yerlerini de bir şekilde alacak.
Çok iyi hatırlıyorum. İnönü'de gencecik bir kardeşimiz pisi pisine sarhoş bir taraftar tarafından katledildiğinde de, Ali Sami Yen'deki son olaylı Galatasaray- Fenerbahçe derbisinden sonra da, Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'ndaki Fenerbahçe'nin Galatasaray'a şampiyonluğu kaptırdığı ligin son maçından sonra da yetkililer yaşanan rezillikler için "bu bize ders oldu, bu olayları engelleyecek her türlü tedbirleri alacağız" demişlerdi.
Yıllar geçiyor ama bakıyoruz ki değişen çok bir şey yok. Aynı tas aynı hamam...
Stadyumlarda spor, dostluk ve kardeşlik dışında her şey var. Olay var, kavga var, küfür var, şiddet var...
Bir anda yeşil zemini basan futbol teröristleri maçı nasıl oynanmaz hale getirdi? Olayları kimler ve hangi sebepler tetikledi? Bu holigan ruhlar bu cesareti nereden buluyor?
Toplumu okuyan uzmanların elbette bu konuda da söyleyecek çok şeyleri vardır. Bir şekilde yetkililer bu sorulara tutarlı, elle tutulur bir cevap vereceklerdir. Ancak; Gezi'ci provokasyon bir yana, meselenin başka yönleri de var.
Maçta olayların tam ortasında kalan arkadaşlarımın anlattıkları olayları tetikleyin alkol ve uyuşturucu gerçeğine de eğilmek gerektiği konusunda ciddi fikirler verdi.
Düşündürücü tespiti şuydu;
"Benim bulunduğum Doğu Tribünü'nde seyircilerin neredeyse yüzde 60'a yakınının maç sırasında kendisine kaybedebilecek derecede alkollü ya da başka bir sebeple kendine hakim olamayacak durumdaydı."
"Olaylar sonrası stadyumdan ayrılırken içki şişeleri ve bira kutularının çöp dağları oluşturduğu" gerçeğini de ekliyordu bu sözlerinin arkasına...
Geçen yıllardan Dolmabahçe civarındaki maç öncesi manzaralarını da hatırlarsak işin boyutlarını daha iyi kavrayabiliriz.
Yine o anları orada yaşayan başka bir arkadaşımız aktarıyor:
"Maç başlamak üzereydi. Yanımızdakiler koynunda içeri soktukları şişeyi çıkardılar. Bize plastik bardağımız olup olmadığını sordular. Bulamayınca bir bıçak çıkarıp ellerindeki pet su şişesini kesip bardak yaptılar ve içkilerini yudumladılar."
Normal bir vatandaş iç çamaşırına kadar yoklanıyor, adamlar binlerce kişinin onca kameranın önünde tribünü bara çeviriyor kimsenin ruhu duymuyor. Olacak iş değil.
Stadyumda içki var, bıçak var, rezalet var...
Bir de maça girmeden haplananları var ki o konuya hiç girmek bile istemiyorum.
Dün Dolmabahçe'de, Beşiktaş Çarşı'da alkol su gibi akıyordu bugün Olimpiyat'ta...
Olanların elbette sorumluluk noktasındakiler de farkındadır. Olayları tetikleyen önemli unsurlardan biri buysa mutlaka dikkate almak gerekir.
Sarhoş ya da beynini uyuşturup aklı başında olmayanların tribünde olması da pekala önlenebilir. Güvenlik önlemlerine stadyumlara alkollü ve uyuşturucu kullanmış birinin de girişini önleyecek tedbirler eklenebilir.
Üflettirilir, test yaptırılır...
Gerçek şu ki; bunlar kapıdaki tehlikenin ortalığı yıkan son sarsıntısıdır.
Olanları görmezden gelip, kulaklarını tıkayanlar bu konuyu öylesine bir tribün olayı olarak görüyorsa enkazın altında kalmaya adaydır.
Aktörler taraftar gruplarıymış...1453 Kartalları ya da Çarşı kim olursa olsun... Ben bunların gerçek Beşiktaşlı olduğuna da inanmıyorum. Bir defa takımını seven gerçek Beşiktaşlı takımının sahasının kapanmasını, haftalarca yalnız kalmasını niye istesin ki... Altı üstü onurlu bir mücadele sonunda 2-1 kaybedilen maç...
Sahayı karıştıran kimler ve hangi sebepler ise bunların belirlenmesi, önlem alınması ve suçu olanların en ağır şekilde cezalandırılması sağlanmazsa işler daha da kötüye gidebilir. Benzer acıların ve rezaletlerin önünü kesme konusunda yetkililere büyük görev düşüyor.
Bizden uyarması; stadyumların bir kez daha kan gölüne dönmesine artık ramak kalmıştır biline...
Osman Ateşli-Haber 7
Twitter: @oatesli
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol