Türk dostu bir Halebi!

  • GİRİŞ07.10.2013 09:24
  • GÜNCELLEME07.10.2013 09:24

Mekke'deki günlerimiz birbirini kovalarken, Müslümanların yıllık 'olağan büyük kurultayı'nın çok değerli sevgi köprülerine dönüştüğünü de söylemek gerekir.

Suudi görevlilerin olsun, diğer ülkelerin hacı adaylarının olsun Türkiye'ye ve Türk vatandaşlarına karşı müthiş bir sevgi ve saygısı var.

Göz göze geldiğimiz hemen hemen her hacı adayına selam veriyoruz. Onlarla kucaklaşıyor hallerini hatırlarını soruyoruz. Nereden geldiklerini, ülkelerindeki durumun nasıl olduğunu öğreniyoruz.

Bu halleşme ve selamlaşmalar çok geçmeden bulaşıcılığını gösteriyor. Zaman zaman Harem-ü Şerif çevresinin sevgi yumaklarına dönüştüğüne şahit oluyoruz. Bir anda herkesin birbirleriyle sarmaş dolaş olduğunu görebiliyoruz.

Olayın canlı tanıklarından birinin ağzından dinlediğimiz hikaye bu sevginin ne demek iyi olduğunu çok daha iyi anlatıyor.

.....

Gelelim hikayeye;

Halebi Ailesi, Mekke'nin ileri gelen ailelerinden biri... Ailenin kökenleri Halep'ten geliyor. En önemli işlerinden biri Kabe'ye gelen hacılara çeşitli hizmetler vermek. Seyyit Ahmed Halebi ailenin reisi... Tam bir Türk dostu. Kendisi aynı zamanda gazete yazarı, ticaret erbabı ve mektep sahibi...

Haccı takip eden Mekke'deki Türk gazetecileri evinde kurduğu müstesna sofralardan birinde ağırlayan Ahmed Halebi'nin yıllardır bu geleneği devam ettirdiğini öğreniyoruz. Sebebi ise hayli ilginç... Ahmed Halebi'nin bizzat ağzından dilediğimiz hikaye 1930'lu yıllara dayanıyor.

Hikaye şöyle;

Halebi'nin adını taşıdığı dedesi özellikle hacı adaylarına hizmet veren bir dükkan sahibidir. Küçük dükkanında geçimini sağlamaya çalışırken, hac mevsimi olunca yanında çalışan emektar hizmetçisi ile birlikte hacıları ağırlar... Dede Halebi, özellikle Konyalı hacıların hizmetinden sorumludur. 1930'lu yılların başındaki hac mevsimlerinden birinde Konya'dan sadece bir hacı adayı gelir.

Dede Seyyit Ahmet Halebi bu hacı adayının tüm hizmetlerini sağlar. Mihmandarı sayesinde huzur içinde hac farizasını yerine getiren Konyalı Türk hacı, dönüş yoluna çıkmak üzere Ahmed Halebi'ye yıllık kazancının çok üzerinde bir para verir.

Misafirinin bu cömertliğini hiç unutmayan dede Ahmed Halebi evlatlarına vasiyet olarak Türklere karşı hep iyi davranmalarını ve onlarla dostluk ilişkileri içinde olmalarına tavsiye eder.

Seyyid Ahmet Halebi'nin babası Salih Halebi de bu tavsiyeyi harfiyen yerine getirir. Salih Halebi evini Türklere açar, onları misafir eder, hacca gelen hacı adaylarına hizmette kusur etmez...

Bir gün oğlu Seyyit Ahmed Halebi'ye babasının kendisine bıraktığı vasiyetin bir benzerini bulunur.

Oğlum sana bu evi miras olarak bırakıyorum. Ama bu ev senin değil Türklerindir. onlara haneni açacak ve bu hanede onlara hizmet edeceksin. Sakın ha hizmette kusur etmeyesin der.

Seyyit Ahmed Halebi'ye dedesinden, babasına, babasından da kendisine geçen bu Türk sevgisi mirasına uymak düşer... Ve Konyalı hacının bu lütfu bugün büyük bir Türk sevgisine dönüşür.

Bu hizmeti sadece ahirete yatırım için yaptığını dile getiriyor Seyyid Ahmed Halebi... Bu geleneğin Allah'ın izniyle çocuklarının da devam ettireceğine inandığını da vurgulayarak.

Ahmed Halebi'yi dinlerken Türklere hizmet etmekten ne büyük bir onur ve gurur duyduğunu ağzından dökülen her bir kelimeden çok daha iyi anlıyoruz.

Ahmed Halebi'nin evine konuk olduğumuz akşam Halebi'nin bizlerin etrafında pervane olup lütuflarda bulunması meseleye ne kadar önem verdiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Halebi, dedesinin ve babasına verdiği sözü yerine getirmenin mutluluğunu yaşarken biz de bize bu lütuflarda bulunulmasına vesile olan Konyalı dedemizin ruhuna Fatiha göndermekten geri kalmadık.

İyilik hiç bir zaman karşılıksız kalmıyor. Halebi Ailesi'nin karşılıksız bırakmadığı gibi...

Konyalı hacının lütfu onlarca yıl sonra bizi Mekke'de buluyorsa bunun başka izahatı olmasa gerek.

Osman Ateşli - Haber 7

osman.atesli@haber7.com

@oatesli

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat