Türkiye’yi dört beş parçaya bölme planı!
- GİRİŞ04.08.2017 07:28
- GÜNCELLEME05.08.2017 09:36
Çarşamba günü, Milliyet Gazetesi Yazarı Serpil Çevikcan, Habertürk Gazetesi yazarı Serdar Turgut ve Yeni Şafak Gazetesi yazarı İbrahim Karagül, eş zamanlı olarak aynı tehlikeye dikkat çeker mahiyette yazılar kaleme aldılar.
Haber7’nin manşetinden de bu yazılardan yola çıkarak tehlikeye dikkat çeken bir derleme haber yer aldı. Yazılardaki tespitler ve iddialar atlanmayacak kadar çarpıcıydı;
Türkiye’ye yönelik yürütülen çok kapsamlı bir operasyondan, hatta işgal planından söz ediliyordu.
Terör örgütü PKK’nın isim değiştirmiş versiyonu YPG’ye silah yağdıran (5 Haziran’dan bu yana örgüte toplam 809 TIR silah gönderildiği belirtiliyor) Amerika’nın Türkiye’ye yönelik yeni bir işgal girişiminin hazırlığı kayıtlara geçiriliyordu.
Serpil Çevikcan, özellikle Rakka operasyonu sonrasında ABD ve Türkiye arasında yaşanabilecek büyük restleşmeye dikkat çekiyordu.
Serdar Turgut, Washington’da Türkiye aleyhine yürütülen çok kapsamlı operasyonları nazarlarımıza sunarken, Türkiye’yi ‘teröre destek veren devlet’ konumuna düşürmek için bir dizi faaliyetler yürütüldüğü konusunda uyarıyordu. Aynı MİT TIR’ları kumpasındakine benzeyen yeni senaryoların yazıldığını aktarıyordu.
Özellikle Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül’ün yazısında bir bölüm var ki bir hayli dikkat çekiciydi. Önemine binaen tekrar alıntılamakta fayda var;
“İkinci 15 Temmuz Güney’den gelecek
Açık ve net bir şekilde not edelim, tarihe kayıt düşelim: Bu silahlar Türkiye Cephesi’ni açmak içindir. “Üçüncü Cephe”yi açmak içindir. O silahlar, Suriye’deki harita oluşur oluşmaz Türkiye’ye saldırı içindir.
Bu yüzden yığınak devam edecektir. Bu projeyi yürütenler de, FETÖ üzerinden Türkiye’ye saldıranlar da aynı güçlerdir. 15 Temmuz’da FETÖ’yü ülkemize saldırtan ABD ve ortakları, bu sefer saldırıyı güneyden, Suriye’nin kuzeyinden yapacak. İkinci 15 Temmuz planıdır bu.
…..
Bu tehdit 15 Temmuz’dan bile büyüktür. Varsa bu ihanet 15 Temmuz’dan bile büyüktür. Çünkü bu seferki saldırı doğrudan bir saldırı olacak, planın patronları açıktan cephede yer alacaktır! Türkiye için yeni ve yakın tehlike budur!”
Aynı tehlikeye vurgu yapılan başka bir açıklamaya gidelim;
Ülkeradyo’da Çarşamba günleri saat 18.30’da Türkiye’nin gündemini Gündem Masası’nda konuşuyoruz. Bu hafta programımızın konuğu Ak Parti Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu oldu.
Gündoğdu da konuşmasının bir yerinde benzer tehdide üstüne basa basa dikkat çekiyordu.
“Türkiye’nin bölgesinde güçlü bir ülke olarak kalmasını istemeyenler var. Dünyayı yönettiklerini düşünen küresel güçler dünyadaki enerji havzalarının tamamının kendi kontrolünde olmasını istiyor. Onun için de zayıf küçük küçük devletler olmasını istiyorlar. Dünyayı 500 civarında küçük devlete dönüştürmek için planlar yapıldığı zaman zaman dillendiriliyor. Emperyalizmin zaten hedefi belli. Böl, parçala ve yönet… Türkiye ile ilgili hedefleri de Anadolu topraklarından 4 ya da 5 devletçik çıkarmak. Bunun peşindeler”
Egemen güçlerin bunu 15 Temmuz’da denediğine bizzat yaşayarak şahit olduk. Batılıların zaman zaman gözümüze soka soka yayınladıkları yeni dünya haritaları ile Büyükada’da Batılı ajanların üzerinde konuştuğu Türkiye haritalarını da burada hatırlamakta fayda var.
Ama ne bugün karşılaştığımız, ne de yarın karşılaşma ihtimalimiz bulunan kirli ve karanlık planlar yeni değil.
Aşerdikleri işgal planları neredeyse 1000 yıllık bir intikamın hesabı... Bugünkü açık saldırılar ise işgal planını uygulamaya koyma arzularının 100’üncü yılında depreşen ihtiraslarının sonucu...
Bir türlü göremedikleri hesap 1000 yıllık, alamadıkları rövanş 100 yıllık.
Tarihte tekerrür ediyor. Hem de bu kadar mı bu film aynı olur dercesine…
Bir hatırlatma daha yapalım;
Kasım 1918…
Mondros Ateşkes Anlaşması’nın henüz mürekkebi bile kurumamış.
Dört koldan harekete geçen işgalci itilaf devletleri anlaşmanın bazı maddelerini dayanak yaparak Anadolu’yu işgallere başladılar.
Üstelik, güvenliklerini tehdit ettiğini iddia ettikleri sudan bir durumu gerekçe göstererek. Aynı bugün oluşturmak için bin bir yalana iftiraya sarılarak oluşturmaya çalıştıkları fiili durum gibi.
Önce İngilizler boğazlardan başladı. Çanakkale, Musul, Batum, Konya, Maraş, Samsun, Bilecik, Merzifon, Urla, Kars… Şehirleri tek tek işgal ettiler. Fransızlar geri kalır mı? Onlar da Dörtyol, Mersin, Adana ve Afyon’a girdiler. Sonra İngiliz oyunuyla Güneydoğu’ya sızdılar. Her yeri yakıp yıkmaya, yağmalamaya başladılar. Ezanlarımızı susturdular. Bayraklarımızı indirdiler. Kadınlarımızın, kızlarımızın namusuna el uzattılar. Önce vatan toprağını, sonra uğruna can alıp can vermeyi göze aldığımız bütün kutsal saydığımız değerleri kirletmeye kalktılar. İtalyanlar geldi. Antalya, Kuşadası, Bodrum, Fethiye ve Marmaris’e bir yılan gibi çöreklendiler. Ermeniler harekete geçti. Sinsice... İşgalci devletler ve Fransızlar’dan yüz bulan Ermeni çetelerinin yapmadığı zulüm ve katliam kalmadı.
Yunanlılar boş durur mu? İngiliz, Amerika ve Fransızların himayesinde Ege Bölgesi ve İzmir’i ele geçirmeye kalkıştı.
Yüce Türk milletini boğmak için dört koldan saldırdılar. Aynı bugün, senaryosunu bir türlü oturtamadıkları, uygulamaya koyamadıkları tablonun bir benzerini o gün yaşattılar.
Hedeflerinin bir adım kadar yakınına gelmişlerdi. Tarihe gömülmenin kıyısında yeniden dirildik.
Evvel Allah yedi düvele kafa tuttuk. İşgalcileri geldikleri yere geri gönderdik.
Her hücum edişlerinde bu necip milleti aşamayacaklarını gösterdik.
O gün bugündür büyük bir kuyruk acıları var ve biz bu acılarını hiç dindirmedik çok şükür.
Yarınların kaygıları yeniden yüzümüze vururken;
Onlar tuzak kurarlar, Allah da tuzak kurar. Ama Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. (Enfal 8/30)
Yalnız O'na güveniriz. Ehli küfrün tuzaklarını elbet bozacaktır!
osman.atesli@haber7.com
Twitter: @oatesli
Yorumlar3