Barzani’den Türk yetkiliye İstanbul önerisi
- GİRİŞ29.09.2017 07:30
- GÜNCELLEME30.09.2017 09:44
Anekdot, en az şu sıralar Kuzey Irak’ta bulunan Gazeteci Mehmet Akif Ersoy’un aktardığı 'Kuzey Irak referandumunda Evet oyu kullanıp ortalık karışırsa çoluk çocuğuyla soluğu Türkiye’de almayı hesaplayan Kürt şoför'ünki kadar ilginç. Bir o kadar da çelişkili ve ikircikli halin özeti gibi...
Diyaloğu, program vesilesiyle sohbet etme imkanı bulduğum gazeteci arkadaşım Kemal Gümüş, ‘ilk kez burada anlatıyorum’ diyerek aktardı.
Kendisini tanıyanlar bilir. Bir ayağı Güneydoğu ve Kuzey Irak’ta olan oldukça deneyimli ve mesleğinin hakkını veren bir gazeteci Kemal Gümüş.
Müsaadesini alarak yazdığım anekdot şöyle;
Olay, Erbil’de görev yapan üst düzey bir Türk yetkilinin başından geçiyor.
İlginç diyaloğu Gümüş’e aktaran da bizzat Erbil’de görev yapan bu Türk yetkilimizin kendisi…
Erbil’de görev yapan Türk yetkilimiz ile Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani, Türkiye yolunda uçakta karşılaşırlar. Hal hatırdan sonra sohbet koyulaşır.
Sohbetin bir yerinde bizim Türk yetkili, Neçirvan Barzani’ye; “Bizim hanımın da doğumu yaklaştı. Erbil’de doğum konusunda tavsiye edebileceğiniz bir hastane var mıdır” diye sorar.
Neçirvan soru karşısında şaşkınlığını gizleyemez:
“Şaka mı yapıyorsun. Erbil’deki hastaneyi, doktoru ne yapacaksın. İstanbul’a götürsene… Belki de bu konuda dünyanın en iyileri Türkiye’de… Biz bile şifayı Türkiye’de arıyoruz.” der.
….
Evet bugün büyük bir kaosa gebe krizde de Neçirvan Barzani’nin tespitinde olduğu gibi şifa Türkiye.
Bir kez daha kurcalanıp kangren olması beklenen yaraya merhem olacak ülke de Türkiye.
Küresel emperyalist güçlerin özellikle Müslüman coğrafyalarında yaraları eksik etmediği yerde de hâlâ dünyayı iyileştirmeye çalışan da Türkiye.
Mesud Barzani’nin Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, şifasını ve muhataplarını İsrail’de ya da okyanus ötesinde ya da dünyanın gizli efendilerinde arıyor olsa da şifa Türkiye.
Bu dünya alemin bildiği hakikate rağmen tam bir akıl tutulması yaşıyor Mesud Barzani ve avanesi.
Kuzey Irak’ta yapılan tartışmalı bağımsızlık referandumu sonrası artık muhatap bile alınmayacak hale geldi.
Bugüne kadar Türkiye’nin kendisine açtığı tüm kapıları yüzüne kapattırmanın tam kıyısında…
Kimin gazıyla bu yola çıktığı ortada bir hayalle, Iraklı Kürtleri ve bölge halklarını tam bir ateş çemberinin ortasına sürüklüyor.
Oysa bölgede sadra şifa olacak belki de tek ülke Türkiye Cumhuriyeti’ydi.
Ortadoğu bölgesindeki savaş ve çatışma yorgunluğuna rağmen Türkiye’nin de büyük desteğiyle işleri epey yoluna koymuştu. İşgal altında, çatışmanın eksik olmadığı bir ülkede, hayatta kalabilmeleri için nefes olmuştu Türkiye’nin açtığı kapılar. Bugüne kadar suyundan, elektriğine, elektronik hariç, iğneden ipliğe tüm ihtiyaçlarını tedarik ettikleri Türkiye’ye büyük bir ihanetle karşılık veriyorlar. Yılların bile unutturamadığı iyiliklere rağmen bunu yapıyorlar.
“Kime ok atmayı öğrettimse bir gün beni nişan aldı” diyen Mehmet Akif merhumun dediği gibi beslenen kargalara rahmet okutuyor.
Kulaklarına fısıldanan 'yalancı bir bağımsızlık masalı' uğruna.
Kürt halkını küresel aktörlerin oyuncağı yapacak bir yalana sırtını dayıyor.
‘Boynuna tasma takılmasına rıza gösterme’ karşılığında başkaları tarafından sunulan ‘bağımsız’lığın, nasıl bir ‘bağımsızlık’ olabileceğine artık siz karar verin. Hele bu sunumu, bırakın coğrafyamızı, tüm dünyanın huzuruna kan doğrayan siyonist bir elin yaptığını unutmayın ama… (Yaşadığımız onca acı tecrübede; Siyonistlerin ellerini Müslümanlara her uzattıklarında onu kaldırmak için değil, tepetaklak etmeye hazırlandıkları için uzattıklarını gördük)
Mesud Barzani'yi de maalesef aynı akıbet bekliyor;
“Az olsun benim olsun” diyemediği için çoğun ihtirasına yenilip azını bile yok edenlerin ahmaklığının hissesinden pay alanların kaderine doğru sürükleniyor.
Bugünlerde sosyal medyada dolaşan bir Hint öğretisi var;
“Hızlı yürümek istiyorsan yalnız yürürsün. Fakat uzun yürümek istiyorsan beraber yürürsün.”
Kuzey Irak'taki Kürtlerin ve Barzani'nin durumu da tam böyle;
Hızlı yürümeyi tercih ederken yalnızlaşıyorlar. Tökezledikleri anda yanlarında hiç kimseyi bulamayacaklar.
Geçmişten bugüne pek çok ortak paydada buluştukları, coğrafyanın ortak kaderini paylaştıkları, inanç değerleri bir olan, daha uzun yıllar beraber yürüyebilecekleri vefa abidesi bir Türkiye’yi kaybediyorlar.
Barzani de karanlık bir tiyatroda kukla olarak rol alırken verilen suflenin devamını okuyor. Tam bir oldu-bitti hokkabazlığıyla.
Türkiye’nin toprak bütünlüğünün bile konu edildiği, Türkiye karşıtı ittifakın Türkiye’yi sıraya koyduğu, diş bilediği bir plana ortakçı oluyor.
Peki önüne döşenen karanlık yoldan dönme imkanı var mıdır?
Kesinlikle var!
Bu bağımsızlık sevdasından vazgeçmek.
Felaketine sadece bir adım kalmışken bu U dönüşü ise hiç kolay değil.
Bu coğrafyayı büyük bir kaos ve çatışma ortamına sürükleyecek karanlık planın parçası olmaya karar verdiği anda yok olmaya mahkum olacak.
Bizden söylemesi…
Twitter: @oatesli
Yorumlar4