Bir grup gazeteciyle Kudüs’teydik.

Peygamberimizin ziyaretini ısrarla tavsiye ettiği üçüncü mescidimize gittik.

Üçüncüsünü de görme, yaşama ve hissetme fırsatı bulduk. Kardeşlerimizle kucaklaştık. Çok şükür.

Filistin…

Mahzun topraklar.

Zulmün ve dramın vatanı.

Peygamberler beşiği.

İbrahim’e İsmail ve İshak’ı; Yakup’a Yusuf’unu bulduran beldeler,

Süleyman’a, Davud’a hükümranlık bahşeden,

Meryem’i Zekeriya’ya emanet kılan, nimetlendiren,

Musa’ya Harun ve Yuşa’yı; Muhammed’e İsa’yı kardeş kılan yerler.

Bu ilişkiler kadar nebevi, bu ilişkiler kadar semavi.

Bu ilintiler kadar sıcak ve yakın.

Acıyla yoğrulmuş sılamız.

Yalnız Filistin!

 

Kudüs.

Mahşerin vadisi…

Etrafı bereketle müjdelenmiş kutlu şehir.

Her karış toprağını kan ve gözyaşının yıkadığı,

İşgal altındaki ecdat yadigarı,

Kanayan yaramız.

Bizim Kudüs.

Aksa…

Miracın ilk basamağı,

İlk kıblemiz,

Küfre başkaldırışımızın sancağı,

Bir ribat, (Nöbet yeri)

Yeniden dirilişimizin adı.

Kadim mabedimiz.

Kudüs ve yağmur; iki hasret sevgiliyken birbirine,

Göğün gözyaşlarıyla karşılanırken göğün gözyaşlarına şahitlik ederek uğurlanmak varmış.

İsrailoğulları’nın soğuk namlularının ucunda umutlarını hiç yitirmeyen Filistin’in gözü pek çocuklarının gözyaşları gibi.

Kudüs bir sevdanın adıdır bizde, bir o kadar da hüznün.

Unutmamalıyız!

 

Niye Kudüs?

Başımıza örülen çorapların imal edildiği, fitne ateşinin tutuşturulduğu yerdir o topraklar.

Amerika’nın ve Amerika’dakilerin ‘otorite’sini,

Dünyayı yöneten Siyonist aklı tanıyabileceğiniz en iyi yerdir İsrail.

Onun için mutlaka ve mutlaka gidilmeli.

“Aksa’yı öksüz bırakmamak” için hatta defaatle gidilmeli.

Filistin ve İsrail gerçeğini yakından tanımak için gidilmeli.

Meşakkatli olsa da gidilmeli.

İsrail bizim orada olmamızdan rahatsız olduğunu hissettirse de,

Gelmemeniz için havalimanında, sokaklarda, Aksa’da türlü şeytanlıklar etse de,

Detaylı sorgularla yıldırmaya çalışsa da,

Bu rahatsızlığı vermek için bile gidilmeli.

 

Filistinliler yalnız, çok yalnız!

2016 yılında Filistin’e Müslüman dünyasından 115 bin gidiş olmuş. Bunun 100 bini Türkiye’den.

Bu rakam Rusya’dan İsrail’e ziyarete gelenlerin 5’te 1’i. (500 bin)

Amerika’dan gelenlerin neredeyse 4’te biri... (380 bin)

Çin 880 bin turist göndererek başı çeken ülke. (İsrail kaynaklarındaki rakamlar böyle)

Bir tarafta dünyadaki en mazlum, en masum milletlerden biri…

Diğer tarafta dünyanın en azgını, en şerlisi…

Gitmemiz önemli.

Bizden başka oralarda olan da yok zaten.

 İsrail’in bizden başka çekindiği millet de yok zaten.

Sezai Karakoç Üstadın meram edip bize anlatamadığı da buymuş zahir;

“Ve Kudüs şehri. Gökte yapılıp yere indirilen şehir.

Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri.

Altında bir krater saklayan şehir.

Kalbime bir ağırlık gibi çöküyor şimdi.

Ne diyor ne diyor Kudüs bana şimdi

Hani Şam'dan bir şamdan getirecektin

Dikecektin Süleyman Peygamberin kabrine

Ruhları aydınlatan bir lamba

İfriti döndürecek insana:

Söndürecek canavarın gözlerini

İfriti döndürecek insana

 

Ve Kudüs'ü terkettiğin o ikindi

Birinci Cihan Harbi günü vakti

Kan sızdırıyor kaburga kemikleri

Karlı dağlardan indirdiğin atların

Bir evde perdeyi indiriyor bir kadın

Mahşerin perdesini kıyametin perdesini

Ağlıyor yere inen saçları

Göğü yırtan kefen beyazı elleri,

………”

 

Osman Ateşli - Haber7

E-posta: Osman.atesli@haber7.com

Twitter: @oatesli