Afrin’e doğru Amerikan yalanları!
- GİRİŞ19.01.2018 08:06
- GÜNCELLEME20.01.2018 08:55
Afrin operasyonunun artık eli kulağında… Mehmetçiğin sınırımızın hemen dibinde çöreklenen terör örgütünü, sınırımızdan süpüreceği operasyon artık an meselesi.
Kritik operasyon öncesi gelinen son durumla ilgili kısa özet geçelim. Akşama sabaha başlayacak Afrin operasyonu öncesi sınır bölgesine taşınan askeri personel ve zırhlı araçların sevkiyatı neredeyse tamamlandı. Operasyon sebebiyle sınır birlikleri en üst hazırlık seviyesine getirildi. Afrin'in çevresi Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları ve ÖSO destekli birlikler tarafından tamamen kuşatılmış durumda. Terör örgütüne ait mevziler topçu ateşi ve obüslerle vuruluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Salı günü 'Her an girebiliriz' demişti. Artık gözler verilecek ‘gir’ emrinde… Askerlerimiz her an Afrin’e girebilir. Bekliyoruz.
Meselenin evveliyatı ile başlayalım; Türkiye'nin Afrin’e yönelik operasyonu uzun bir süredir Suriye ile ilgili tüm taraflarla konuşulan bir konuydu. TSK’nın hazırlıkları da yeni değil. Aylar öncesinden Azez ve Mare gibi Afrin çevresindeki kritik noktalara asker, zırhlı araç ve ağır silahlarla ilgili yığınak yapıldığı ifade ediliyordu. Tüm bunlar sınırımıza terör yuvalarını dağıtacağımız bugün içindi. Doğal olarak yılanlar ve sahipleri rahatsız oluyor. Amerika ve ülkesini teröre ve teröristlere peşkeş çekerek dış güçlerin müdahalesine açan Şam Şeytanı da kıvranmaya, ahkam kesmeye başladı.
Okyanus ötesinden de çark üstüne çark geliyor. Son 48 saatteki ani dönüşlere bile yetişebilmenin imkânı yok.
Önce Pentagon herkesin başını döndüren bir U dönüşü yaptı. 'Afrin'de bulunan PYD/PKK unsurlarını tanımıyoruz onlarla hiçbir işimiz yok' komikliğini yaptı.
Pentagon sözcülerinden Binbaşı Adrian Rankine Galloway’dı açıklamayı yapan…
Galloway, Afrin'de bulunan PYD/PKK unsurlarına ilişkin aynen, "Onları DEAŞ mücadele operasyonlarımızın parçası olarak kabul etmiyoruz. Onları desteklemiyoruz ve onlarla hiçbir işimiz yok." ifadelerini kullandı.
“Desteklediğimiz gruplar özellikle DEAŞ karşıtı operasyonlara katılan gruplardır" vurgusu da şaşırtmadı. Biliyoruz ki Amerika’nın sıkışınca DEAŞ’ı öne sürmesi ilk değil.
Sonrasında gelen açıklamalar da hiç şaşırtıcı gelmedi. Her yaşadığımız krizde olduğu gibi başladılar sırtımızı sıvazlamaya… "Türkiye önemli ve değerli bir NATO müttefikimizdir. Canımızdır.”
Amerikan dış politikası sıkıştığı noktada başa dönmeyi sever. Aynı futboldaki gibi. Oyun sıkışınca yanlara ve geriye hamleler yaparak hemen top çevirmeye başlar ki oyun alanı açılsın.
Amerika’nın dış politikası tamamen yalanlardan ibaret ve Amerika’nın çıkar ve menfaatleri dışında hiçbir şeyin ehemmiyeti yoktur. Bunu bir kez daha çok net görüyoruz.
Afrin konusunda da Rusya’dan Türkiye’ye kapı açan bir hamle gelince Amerika yeniden ağız ve tavır değiştirmek mecburiyetinde kaldı.
Yukarıda Türkiye’ye güzelleme yapan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert de 24 saat geçmeden ağız değiştirdi. "Türkiye'nin rahatsızlığını ve hassasiyetlerini anlayabiliyoruz"dan "Afrin'e girmeyin" noktasına gelen salvolar başladı. Nauert, en son dün Afrin operasyonu konusunda "Türkiye'yi böyle bir adım atmamaya çağırıyoruz" uyarısı yaptı. Arkasından da alışıldık olduğumuz üzere DEAŞ sakızı; "Türkiye DEAŞ'la mücadeleye odaklanmalı."
Hep aynı taktik. Bu durum, ABD öncülüğündeki koalisyonun geçen hafta yaptığı “PYD/PKK unsurlarından oluşturulacak 30 bin kişilik Sınır Güvenlik Gücü” açıklamasında da aynıyla yaşandı.
Türkiye Afrin restini çekti. Sonrasında Pentagon ve ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’dan ardı ardına gelen açıklamaların hepsi bu iki yüzlü, ikircikli tondaydı.
Bunun için en son konuşan ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Eric Pahon'u örnek vermek yeterli... Pahon, terör örgütü PYD/PKK’nın paravanı SDG’yi “çatışma gücünden” “istikrar sağlama gücüne” veya “alan kontrol gücüne” dönüştürmeye yönelik eğitimden geçirdikleri yalanına sarıldı havayı yumuşatmak için.
ABD, teröristlerden oluşturacağı ‘Sınır Güvenlik Gücü’nden gerçekten vazgeçti mi? Kesinlikle hayır. ABD, Suriye’de PYD/PKK’nın kontrol ettiği alanlarda bir güç eğitmeye ve oluşturmaya devam edecek neticede... ABD’nin başvurduğu yöntem; PKK, YPG, SDG’de olduğu gibi yine bir kelime hilesinden öte değildi. Sadece yukarıda da bahsettiğimiz top çevirmelerden birini yaparak yeni oyun kurmaya çalıştılar. “Sınır Güvenlik Gücü” isminden vazgeçerek Afrin adımını geriye döndüreceklerini zannettiler. Biz de yedik(!)
Amerikan yalan rüzgarları devam ederken geçelim denklemin diğer tarafındaki Rusya'ya...
Türkiye’nin Amerika ile iletişim hatları neredeyse kopmuşken, Rusya ile Afrin’e yönelik yapacağımız operasyonu en başından beri konuşuyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile yüzyüze, telefonla her görüştüklerinde bu konuyu da görüştükleri biliniyor. ABD Başkanı Trump’la ise uzun bir süredir herhangi bir görüşme yok. Erdoğan, Putin'i Türkiye'nin haklılığına ikna etti. Şimdilik işbirliği içinde görünen Rusya, PYD'nin arkasından çekilmek durumunda kaldı.
Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan dün yine Moskova’daydı. Türkiye’nin Afrin'e yapacağı operasyonun haklılığını diplomasi masasında da anlatmak ve operasyonun detaylarını konuşmak için görüşmeleri sürdürdüler. Olası hava saldırısında yanlış bir hedefin vurulmaması için masada tüm detaylar konuşuluyor. Türkiye, herhangi bir kaza yaşayarak operasyonun tatsız sonuçlanmasını istemiyor. Sivil unsurlarla ilgili hassasiyette aynı yüksek ehemmiyette… 'Afrin civarında konumlanan tüm Rus askeri unsurlarının bölgeden ayrılmaya başladığı' bilgisi de aynı saatlerde dolaşıma sokuldu. Neticeyi göreceğiz.
Gelelim asıl sorumuza;
Peki bundan sonra Türkiye ne yapacak?
Türkiye; bekasına yönelik her türlü tehdide karşı gerekli adımlar ne ise atacak, atmak zorunda… Hemen sınırımızın dibinde oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu Fırat Kalkanı ve İdlib operasyonları ile kesen Türkiye, bu müdahaleyi de daha fazla geç kalmadan yapmak zorunda… Bu Türkiye için hayati önemde bir mesele… Ülkenin güvende olup olmama meselesi… Geleceğimizi güvence altına almak için tedbirlerimizi almak zorundayız.
Türkiye’nin "SDG bünyesinde sınırımızda bir ordu kurulursa çok ciddi karşılığı olur" diye en yüksek tonda uyarı yapması da bu yüzden. Bir diğer önemli nokta; Operasyonun nereye kadar varacağı; Türkiye'nin operasyonu Afrin'le sınırlı kalmayacak. Sırada Menbiç, hatta Fırat'ın doğusu bile olabilir. Bunu bizi yalanlarıyla oylamaya kalkan, maval okuyup duran Amerikalıların yüzüne de söyledik.
Türkiye, güney sınırını boydan boya güvensizleştirecek bir terör örgütü varlığını ya da sözde bir terör devleti kurma planını asla ve asla kabul etmeyecek. Bu çok net bir kırmızı çizgidir.
E-posta: osman.atesli@haber7.com
Twitter: @oatesli
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol