‘Ne p.ştluk biliyorsanız yapın!’
- GİRİŞ04.05.2018 10:02
- GÜNCELLEME05.05.2018 09:09
Siyaset sahnesinde bir sonraki perdeyi kestirebilmek kolay değil. Zaman çok şeyi değiştiriyor. Siyasette dün var, bugün var. Bugünün şartları var. Yarın değişken, yarın flu…
Rüzgârın kimi ne yana savuracağı, uçuracağı belli olmuyor. Her dönem bambaşka bir durum ve tablo karşımıza çıkabiliyor. Onun için geçmişteki ezberlerin tümünün bozulduğu, hiçbir ehemmiyeti kalmadığı günleri görmeyi çok garipsememek lazım.
24 Haziran’a kilitlenmişken, siyaset sahnesindeki ‘garip’ kurguları da öyle okumak lazım. Olanlara çok da şaşırmamak için… Büyük resme yeni aktör ve piyonlar yerleştirip yeni bir tablo çizmek için türlü dümenler çeviren şer eksenleri bunun için var.
Abdullah Gül meselesine de, diğer büyük değişkenliklere de galiba böyle bakmak gerek. Cumhurbaşkanlığı görevini yürütüyorken hangi birimiz diyebilirdik ki Abdullah Gül, Çatı’nın Cumhurbaşkanı adayı olmak için çırpınacak. Hiç birimiz. Ama çırpındı. Hem de sonuna kadar. Ama olamadı.
70’li, 80’li yılların barut fıçısı günlerinde; sağın, solun, ülkücünün, komünistin, muhafazakarın, bölücü örgüt yandaşının, ulusalcının nerede kiminle mevzilendiğinin hiç önemsenmediği bugünleri yaşayacağımızı söyleseydik herhalde aklımızı peynir ekmekle yediğimizi düşünürlerdi.
Şairin dediği gibi “Baba katiliyle baban bir safa” düştü.
Dün ‘katil, neron’ diye suçladıkları şimdi kucaklanıyor.
90’lı yıllarda SHP’li Mehmet Moğultay, "ben, Tuncelilileri, Karslıları, Siirtlileri almayacaktım da MHP'lileri mi, RP'lileri mi alacaktım" sözüyle kadrolaşmanın en acımasız tarifini uygulamaya koyduğu günler çoktan mazide bırakılmış.
Bırakın işi, toplumun bir kesimine karşı yağmurlu havada bir yudum suyu çok görenler aynı sofrada, aynı amaçta birleşti.
CHP, İP, DP, SP ve dışarıdan gizli ortakları HDP bir oldu.
Ne için?
Milletin gücünün üstünde bir güç tanımayan Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için.
Tek ortak noktaları, tüm kavgalarını, tüm değerlerini bir anda bitiriveren ortak kinleri…
O kinle beraber tüm ilkelere de sünger çekildi.
Geçmiş ibret için var. Yakın geçmişte küçük bir gezintiye çıkalım. Saadet Partisi üzerinden yürütülen planın daha iyi anlaşılması için…
Tarih 19 Mart 2009.
Yerel seçimlere çok az bir zaman var.
O dönem CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu, Mehmet Haberal’ın sahibi olduğu Kanal B’de yayınlanan “Yerel Seçim 2009 Özel Programı”nın konuğu oluyor.
Ergenekon mağduriyeti üzerinden hekimliğini göklere çıkarıp siyasete göbekten daldırdıkları Haberal.
Daha sonra CHP’den milletvekili olan Haberal.
Programın sunucusu da olan Kanal B Genel Müdürü Nahit Duru ile Kılıçdaroğlu yaptıkları programın reklam arasında kameraların kayıtta olduğunu unutuyorlar. Diyaloglar bir süre sonra internete düşüyor. Hala orada...
Mehmet Haberal’ın, AK Parti aleyhine, kanal yetkililerine verdiği talimatlar ortalığa saçılıyor.
Konuşulanlar tam bir fecaat. Ne var görüntülerde?
Duru, Mehmet Haberal’ın kendisine “Ankara, İstanbul, İzmir, Adana gibi illerde AK Parti’nin oyunu azaltmak için her türlü p.ştluğu yapma talimatı verdiğini” aktarıyor.
Sunucunun bu ‘p.ştluk’ itirafını da Kılıçdaroğlu karşıdan “tabii tabii” diye onaylıyor.
Nihat Duru hızını alamıyor, Saadet Partisi’nin planlarına nasıl alet edilmesi gerektiğinin de formülünü veriyor. SP kurmaylarını AK Parti’nin oyları düşsün diye programa çıkardıklarını anlatıyor.
Boşuna şer güçler demiyoruz. Her şey mubah!
Bugün aynı amaç uğruna bir kez daha Saadet’i kanatlarının altına almalarının başka hiç bir izahı yok.
Ne için?
“Farklı fikirlerin zenginlik unsuru olarak görüldüğü” için mi?
Kargaları güldürmeyin. Kendinizi bu kadar da küçük düşürtüp alay ettirmeyin.
Ödüllendirdikleri Uğur Dündar Ağabeylerinin geçmişteki çağrılarından kesitleri hatırlatıp sormaya devam edelim;
“Işık ışık bir aydınlık bulup umutlandıkları” için mi?
Devrimci oldukları için mi?
“Kızlı erkekli oturup karıştıkları, inadına mini, inadına dekolte giydikleri” için mi?
Yoksa;
Karşı taraf "tam bir mümin ve muvahhit bir kimliğe bürünmeye karar verdiği" için mi?
Tabi ki hayır.
Tüm plan “Erdoğan’dan kurtulmayı başarana” kadar.
Köprüyü aşınca arkamızdaki tekme izlerine bir yenisi eklenecek.
Fazla uzatmaya gerek yok. Bu p.ştluğun sonundan bir Saadet çıkmayacak.
CHP’ye karşı milleti nasıl uyarıyordu merhum Necmettin Erbakan hocamız;
“CHP’nin üç tane kırık plağı var. Bana bak numaracı CHP. Adam mı aldatıyorsun sen be. Senin pil oyunu oynadığını biz bilmiyor muyuz? Milletimi uyarıyorum. Sakın ha CHP’yi saf farzetme....”
CHP ve şer tayfasının asıl kimin pilini bitirmek için niyetlendiğini anlamışsınızdır umarım.
e-posta: osman.atesli@haber7.com
Twitter: @oatesli
Yorumlar3