İşin birasını çıkarmak bu olsa gerek!

  • GİRİŞ26.07.2012 09:17
  • GÜNCELLEME26.07.2012 09:17

Erdoğan, "Bir üniversitenin içinde, restoranlarında kafelerinde alkollü içki satılmasına müsaade edilebilir mi?" diye bence çok haklı ve yerinde bir soru ile başladı sözlerine...

Müzik festivali yapılacak üniversitenin içinde bulunan restoranlarda hükümetten bağımsız olan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından alkollü içki satışına izin verimesiyle başlamıştı mesele...

"Öğrenci oraya gelip de alkolü alıp kafayı mı bulacak yoksa ilmi alıp kendini mi bulacak?" diye soran Başbakan, ilk kez meseleye doğrudan müdahil olduğunu da açıkladı. Okul yönetimini arayarak yapılanın yanlış olduğunu bu durumun kendilerini üzdüğünü ve düzeltilmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunduğunu ifade etti.

Konuyu özetlersek;

Ünlü bir bira markası sponsorluğunda yapılan müzik festivalinin yapıldığı yer bir üniversiteydi.
Festivalin katılımcıları ise büyük oranda öğrencilerdi.
Bunun yanında kampüs içerisinde alkollü içki satışına izin verilmişti.
Özellikle bazı köşe yazarları bu durumu savunmaya geçmiş, özgürlüklerin 'yasakçı' hükümet tarafından ellerinden alındığından bolca dem vurmuştu.

Erdoğan, bu acımasız eleştirileri yöneltenlere konunun çok açık ifadelerle özetlendiği Anayasa'nın 58'inci maddesini hatırlattı;

Ne diyordu Anayasa'nın 58'inci maddesi:

A- Gençliğin Korunması

Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır.

Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.

Başbakan'ın açıklamalarından ve anayasanın bu açık hükmünden anlaşıldıği gibi sadece 'genç neslin kötü alışkanlıklardan korunması' adına görev başında olan hükümet tarafından tedbir alınmıştı. Meseleye Eyüp semtinin manevi atmosferi ile alakalı bir yasaklama mantığı ile bakılmadığı görülüyordu.

Konu bu kadar açık ve net ortadayken haftalarca kasıtlı olarak sündürüldü, sündürüldü.. Hep bir yasak beklentisi içinde olan bir kesim tarafından türlü türlü yorumlandı.

Aslında mesele açık, amaç belliydi. Neden mi?

Geçmişte bu anayasa metinlerini yazanlar ile bugün onların yandaşları konumunda olan bu ve benzeri olaylarda pervasızca hükümete yüklenen isimlerin kendi eserleri olan bu kadar açık hükümleri bilmiyor olmalarına ihtimal veremiyorum da ondan...

Bu, olsa olsa geçmişte defaatle karşılaştığımız 'işine gelmeme ve paşa keyfim' durumunun bir benzeridir. Geçmişte laiklikle ilgili madde nasıl birilerinin kendi istedikleri gibi yorumlanarak yüzbinlerce mağdur yaratılmışsa, kamusal alan diye bir uydurmaca yaşadıysak ve yaşıyorsak, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Meclis 367 komedisi ile kilitlenmişse bunun başka bir izahını yapmak pek mümkün değil. Daha nicelerini saymak da mümkün...

Uyanık kurt rolünü çok sevmiş olan, suyu bulandırma bahanesiyle masum kuzunun boğazına sarılmayı alışkanlık haline getirmiş bir zümre, dere kenarında hep hazır bekliyor. Maalesef hiç vazgeçmediler, vazgeçmeyecekler...

Neyseki bazıları kitabı kendi işine geldiği gibi okusa da millet uyandı. Bu tür saldırılara, kuru gürültülere kolay kolay pabuç bırakmıyor.

Bu noktadan sonra yapılacak en önemli şey isteyenin istediği zaman hatırlayıp işlettiği, istediği zaman fırlattığı, istediği zaman istediği gibi esnetip yorumladığı bu yoruma açık Anayasa'nın değiştirilmesi... Milletin büyük çoğunluğunun da beklentisi olan bu değişikliği yapmanın zamanı çoktan geldi de geçti bile... Bu adımın artık bir an önce atılması gerekiyor. Zira bu milletin artık birilerinin paşa keyfi için boğduracak kuzusu kalmadı.

Osman Ateşli - Haber 7
osman.atesli@haber7.com
Twitter: @oatesli

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat