Umut söndü, Gonca can çekişiyor!
- GİRİŞ29.08.2012 10:03
- GÜNCELLEME29.08.2012 12:46
Kim ne derse desin benim hayat felsefeme göre silah 'cahillerin ve korkakların savunma aracı...'
Gün geçmiyor ki bir maganda kurşunu bir masumun canını yakmamış olsun. Bir serserinin sebep olduğu bir olay hayatınızın tüm akışını bir anda değiştiriveriyor. İster kader deyin, ister keder. Tedbirsizlik felaketten de beter.
Ne evinizde güvendesiniz, ne sokakta, ne bahçenizde ne de parkta... Ne bulunduğunu düğünde, ne bayramda, ne doğum gününüzde bir serseri kurşunun hayatınızı allak bullak edip etmeyeceğinden emin değilsiniz. Aşağıda sıralayacağım kısa süre içerisinde 'yaşanmışlar'dan ne demek istediğimi belki daha iyi anlayacaksınız.
Bir güruh için silaha sarılma konusunda zaten her an bir bahane mevcut... Maalesef hiç bir konuda olamadıkları kadar hep tetikteler. Milli maç, derbi, düğün konvoyu, asker uğurlaması... Ne Ramazan dinleniyor, ne oruç, ne iftar, ne sahur... Biri Ramazan başladı diye kapıyor silahı çıkıyor çatıya, biri Ramazan bitti diye... Biri bir tepeden atıyor, diğeri gaza gelip öbür tepeden mukabele ediyor. Göğün göğsüne göğsüne doğru yağdırıyorlar kurşunları... O adressiz, yorgun kurşunlar masum bir 'Can'ın sonu olur kaygısı şöyle dursun o kurşunlar bir anda eli kanlı katil yapar endişesinin zerresi dahi taşınmıyor. Birilerinin hayatına son verecekmişsiniz kimin umurunda, kendi hayatınızı bir anlık 'pat' sesini duyma zevki için söndürmüşsünüz "amaaaan sende canım boşveeer..." Bu kadar fütursuzluk hangi akla hizmet şahsen ben anlamakta zorluk çekiyorum. 'Kader' diyen 'akacak kan' diyen cahil köylü kafasına ise şaşmamak elde değil.
Çolun çocuğun eline düşmüş boy boy silahlar... Neredeyse kısa donla gezenin elinde bile kuru sıkıdan bozması var.
Bir bakmışsınız ya eşiniz ya siz ya çocuğunuz ya da bir yakınınız hiç ummadığınız bir anda nereden geldiği belli olmayan bir kurşunun hedefi olmuşsunuz. Yani tam anlamıyla kim vurduya gitmişsiniz. Tetiği çeken eli bulmak ne mümkün. Bulsanız ne yapacaksınız? Öleni geri getiremedikten, yaşanan acıyı hayatınızdan silemedikten sonra... Ölen öldüğüyle, yüreği yanan yandığıyla kalıyor. Daha da beteri çok küçük bir ihtimal olsa da yakalanabilen katiller bir bakmışsınız bir kaç yıl sonra salınıvermiş.
Sadece ben silahtan o kadar kaçınmama ve nefret etmeme rağmen son bir kaç hafta içinde iki üç yerde bir anda kendimi silah muhabbetinin içinde buluverdim. Bazı aklı evvellere göre erkekliğin 10'da 9'u silah taşımak olmuş. Güler misin ağlar mısın?
Sadece bu ay içinde yurt genelinde kayıtlara geçmiş 10'dan fazla vakıa var. Hepsi birbirinden acı ve ibretlik... Yine de kimsenin elinden bir şey geldiği yok. Bin nasihatten evla olan musibetler belki eli tetikte bekleyen bu vahşileri durdurur diye bu olayları burada tek tek sıralamak istiyorum. Belki katil adayı olmaya namzet birilerinin yüreği yumuşar da yerli yersiz silah tutmaya tövbe eder.
İşte son iki hafta içinde diyebileceğimiz maganda olayları:
Daha dün İzmir'de su gibi 6 yaşında bir çocuk anne babasıyla oynamaya gittiği parkta kaymak için çıktığı kaydırağın tepesinde bir serserinin kendisi gibi serseri kurşunu yüzünden bu dünyadan kayıp gitti. O minik bedene saplanan sinsi mermiyi son anında kendisini hayata döndürmeye çalışan doktorlar bile çok sonra farkedebildi.
O masum minik beden toprağa verilirken ateş düştüğü yeri yaktı. Anne-baba hayatının sonuna kadar 1 saniye dahi unutamayacakları o acıların en büyüğünü tattı. Yürekleri paralanırken, adını bile bilmedikleri birinin mahvettiği iki hayata dönüştüler. Ne günahları vardı? Hangi birimiz bir kaç gün sonra okula gitmeye hazırlanan oğlunun kanlar içinde kalmış cansız bedenini kucağında bulan o babanın yerinde olmak isterdik?
Daha 6 yaşındaki Umut'un gazete satırlarına düşen acı haberinin mürekkepleri kurumadan bu kez Trabzon'dan geldi benzer bir haber...
Trabzon Karşıyaka mahallesinde bir kadın bahçesinde çalışırken nereden geldiği belirlenemeyen bir kurşunla kolundan vuruldu.
Bu iki olaydan bir kaç gün önce Sakarya'nın Sapanca ilçesinde ailesi ile birlikte bahçesinde yemek yiyen öğretmen göğsünde hissetti kurşun acısını... Talihsiz öğretmen vücuduna mermi isabet ettiğini, bir maganda kurşunu ile yaralandığını ilk şaşkınlığı üzerinden atabildikten çok sonra anlayabildi.
Yine aynı gün Konya'da 12 yaşındaki kızın başına kurşun isabet ettiği, kaldırıldığı hastanede ancak anlaşılabildi. Talihsiz Gonca hâlâ yaşam savaşı veriyor.
İnsanlık suçu sayılacak maganda vahşetleri her yıl olduğu gibi bu yılda yine bayram sabahı da dinlemedi. Tekirdağ'da bayram namazı çıkışında cami önünde yakınlarıyla bayramlaşan bir kişi, başına isabet eden kurşun sonucu hayatını kaybetti. Evladını kaybetmenin acısıyla yüreği yanan annenin feryadı orada da sokakları inletti.
Benzer bir olay yine bayram sabahında Kocaeli'nin Başiskele İlçesinde yaşandı. İlçe Emniyet Müdürlüğü yakınlarında bulunan ve görevini devredip ailesi ile bayram yapmaya hazırlanan polis memuru nereden geldiği belirlenemeyen bir mermi ile başından yaralandı.
Bu talihsiz olaydan iki gün önce de Bursa'da doğum gününde balkonda oynayan 3 yaşındaki çocuk bu sefer adressiz kurşunların hedefi oldu. O çocuğun adı da Umut'tu... Neyseki onu söndürmeye yetmedi tetiği çeken eli kanlı...
Sıradaki ben de olabilirim sen de, bir sonraki bizler de olabiliriz sizler de...
Denilebilecek son söz "Birileri artık bu vahşete dur demeli, bu işte payı olanlar da her gün ölüm kusan saçma sapan bu adete son vermeli..." Göğün göğsüne doğru, hedef gözetmeksizin, sorumsuzca sıkılan her kurşun her an bir masumun canını yakabilir. Metropollerde bile belinde silah kendisini Teksas'ta zanneden bir sürü külhanbeyi sokaklarda cirit atıyor. Bir anlık zevk için kaygısızca düşünmeden ezilen tetikler canlar yakıyor, ocaklar yıkıyor.
Sınırınız yok anladık, meskun mahallerde bari kovboyluğa soyunmayın. Etrafımıza hayat vermek varken kanlı kurşunu yüreklere saplamanın mantığı ne ki? Bu bir cılız seda olsa da duyan varsa ne olur artık o eller tetikten çekilsin!
Osman Ateşli - Haber 7
osman.atesli@haber7.com
Twitter: @oatesli
Yorumlar1