Ölümlerden ölüm beğen!

  • GİRİŞ13.09.2012 09:48
  • GÜNCELLEME13.09.2012 10:04

Ne kadar yalan dünyanın seyrine kapılsak bir yere kadar. Ne kadar hesap yaparsanız yapın son sözü o söylüyor. Ecel ansızın çıkageliyor. Bir bakmışsınız yanıbaşınızda... Kimse üzerine kondurmak istemese de 1 saniye sonrası için hiç birimizin garantisi yok... Hayat ne kadar hızlı akıyorsa ölüm de o kadar hızlı... Hayat ne kadar hesap doluysa ölüm o kadar hesapsız... Yaşam ne kadar yalansa ölüm o kadar gerçek. Hiç beklenmedik bir anda krediniz bitiyor ve bu dünyadaki tüm hesaplarınız bir anda kapatılıyor. Ansızın...

Ne genç dinliyor, ne çocuk... Ne zengin dinliyor, ne fakir. İşiniz varmış, eşiniz varmış, geride çoluk çocuk kalırmış bunların hiç bir önemi yok. Malınız, mülkünüz sadece size ölümü ve öteleri unutturan bir araçtan öteye gidemiyor. Hepsi kabir kapısının ardında kalıyor.

Hergün onlarcası önümüzde yaşanıyor sırf ibret alalım diye ama nafile... Dünya ve hırslarımız gözümüzü bürümüş. Bir adım ötesi zifiri karanlık. Akletmeden anlamak mümkün değil. Tahta ata binen gidiyor. Ateş ise en son düştüğü yeri yakıyor. Geriye kalanlara sabır tek ilaç...

Nasıl mı? İşte örnekleri;

**** **** ****

Sabahın ilk ışıkları yeni yüzünü gösteriyordu. O gün kaç simit satabileceğini kafasında hesaplamaya çalışarak girdi fırına... Pazartesi olduğu için daha çok satış yapacağını düşünerek sıcak simit dolu tepsiyi omuzuna yüklendi. Bir kaç sokak ötedeki ana caddenin köşesinde simitlerini satmaya başladı. Gün bereketli başlamıştı. Müşteriler peş peşe tablanın önüne diziliyor mis gibi simitlerden alan gidiyordu.

Ve o an geldi.

Koca otobüs bir anda önce tablasının, sonra kendi üzerinden geçti. Geçim derdi için o ana kadar çırpınan 62 yaşındaki Hüseyin Amca için dünya da, geriye kalanları da, yere saçılan simitleri de artık hiç bir anlam ifade etmiyordu.

Orada yolun ortasına cansız bedeninin kaldırılması bir kaç saat sürdü. Akşama doğru cadde normale dönmüştü. Kızlar kol kola girmiş kahkahaları savurarak geçiyordu. Hüseyin Amca'nın bir kaç saat önce bir yaprak gibi savrulup düştüğü köşesinde ise bu sefer bir pilavcı dünya hesabıyla meşguldü.

**** **** ****

Pazar günü düğününü yapacaktı. Karakola getirilen bir sürü sabıkalıyla uğraşırken bir yandan da düğün için son hazırlıkları gözden geçiriyordu. Nişanlısı ile sabah neşe içerisinde konuşmuşlar hatta yetişemediği işleri ona sipariş etmişti.

Polis Bülent Özkan için hiç hesap etmediği bir anda bütün hesaplar değişti. Oysa o sabah hayatına malolacak terör saldırısına kadar her şey normaldi.

Şehit polisin dünya evine girme hayali bir delinin üzerine sardığı bombaları patlatmasıyla bir anda son buldu. Gözyaşlarıyla toprağa verilirken ise dünyalık olarak geriye iki kelime kaldı: Kısmet değilmiş!

**** **** ****

Hafız Yusuf 8 yaşındaydı. Akrabalarının hediye olarak verdiği paraları biriktirmiş yine kendisi gibi hafız olmak isteyen kardeşine Kur'an-ı Kerim hediye etmek istiyordu.

Evlerinin üst tarafındaki yayınevine ulaşmak için geçtiği caddede kendisi dünyadan koparacak alkollü sürücüyü hesap edemedi. Ve Kur'an-ın sahibine, harf harf beynine nakşettirene ulaştı.

Yusuf ölümünden bir kaç gün önce söylediği gibi belk i"Yusuf Peygambere komşu olmuştu" bilemiyoruz. Kendisinin bir anlamda eceli olan sarhoş sürücünün hesabı henüz kesilmemişken Yusuf, anne-babası için adaşı Yusuf Peygamber gibi dünya imtihanı olmuştu.

**** **** ****

Konyalı Gonca'nın da son hikayesi hazin...

Gökhüyük köyünde evlerinde içmek için çeşmeden buz gibi suyu dolduran Gonca Yaman, evlerinin önüne geldiğinde bir anda yere yığılmıştı. Bir magandanın sıktığı kurşun beynine saplanmıştı. 21 gün kaldığı yoğun bakımda dünyadan habersizdi. Dün onun da sadece 12 yıl seyrini sürdüğü dünya ile işi bitti. Doldurduğu suyu içmek nasip olmamıştı Gonca'ya çünkü hiç birimiz gibi bilemediğimiz ecel saati gelmişti.

Sözü çok uzatmanın anlamı yok. Ölüm büyük acı, en acı gerçek. Amma yakın amma uzak hepimizin bir ecel saati var. Kimse için ne erken ne de geç. Bir sonrakinin biz veya siz olmadığınızı bilemiyoruz. Tek çare var ölümü unutmamak ve bir sonraki biz olabilirmişiz gibi teslim olmak. Bu kelimeyi okurken veya yazarken bir sonraki cümleyi okumaya veya yazmaya ömür yetecek mi belli olmadığını kanıksamak.

Üstad Necip Fazıl Kısakürek iki satırda tüm herşeyi özetlemiş aslında:

Büyük randevu; Bilsem nerede saat kaçta?
Tabutumun tahtası bilsem hangi ağaçta?

**** **** ****

Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber;
Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü peygamber?

Osman Ateşli - Haber 7

osman.atesli@haber7.com

Twitter: @oatesli

Yorumlar1

  • zehra yavuz 12 yıl önce Şikayet Et
    benim gibi agir hastalarla ugrasanlar ölümü her gün, her zaman düsünürler. bu yüzden kimseye asla kötülük yapamazlar. önemli olan su: ölüm sekli bize göre cok feci bile görünse (yanarak ölmek, bogularak ölmek, aci cekerek ölmek gibi), önemli olan kabir hayati ve allah'in rahmetiyle cennete gidebilmek. gerisi önemli degil. ha uzun yasamissin, ha kisa...ha aci cekerek ölmüssün, ha rahat yataginda. ölüm sekli cok acili oldugunda, mesela yanarak ölenler dahi sehit gibi ölüyorlar.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat