Gelişme yolunda iki önemli formül
- GİRİŞ07.10.2012 10:55
- GÜNCELLEME07.10.2012 11:32
Gelişimin temelini teşkil eden bu iki önemli ayak ihmal edilmediği zaman ya gerçek bir servet sahibi birey ya da büyük bir devlet olma yolunda büyük bir adım atmış oluyorsunuz. İnsanlık tarihinden miras kalan bu iki gerçek, dengeli yürütüldüğü zaman kişisel refah seviyesi de ülke olarak muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak da bir anda hayal olmaktan çıkıyor.
Bu gerçek, tarih boyunca hiç değişmemiş. Dünya yüzündeki ilk topluluklar döneminde ilim ne kadar önemli olmuşsa, bugün de aynı şekilde önemli... İlk insanlar zamanında paranın bile kullanılmadığı, hayatını idame ettirmek için takasla yapılan ticari faaliyetler ne kadar önemliyse, Hazreti Peygamberi daha çocuk denecek yaşta Suriye'ye Basra'ya götüren ticari anlayış o kadar önemliydi.
Bugün de ülkelerin ve bireylerin maddi anlamda ihyasında ticaret aynı şekilde önemlidir. Bireysel ihtiyaçları karşılayabilme noktasından hareketle başlayan çeşitli ticari faaliyetler bir şekilde süregelmiş. Peygamberler bile yaşadığı dönemlerde bu alışverişi sürdürmüşlerdir. İlk insan ve ilk peygamber Âdem (a.s)'in dokumacılık, İdris peygamberin terzilik, İbrahim (a.s)'in kumaş ticareti, Nuh ve Zekeriya peygamberlerin marangozluk, Hz. İsa'nın kunduracılık mesleğinin öncüleri olduğu kaynaklarda ifade edilmektedir. Yine Musa (a.s), Şuayb peygamberin sürülerinin bakım ve ticareti ile uğraşmıştır. Demir endüstrisinin ilk kurucusu Davud (a.s)'dır. Yusuf (a.s) Mısır hükümdarının mâlî ve ekonomik işlerini yürütmekle görevlendirilmişti. "Rızkın 10'da 9'u ticarettedir" diyen İslam Peygamberi de Hazreti Hatice (r.a) kervanlarını yönetmekle başlayan ticari faaliyetlerini uzun bir süre devam ettirmiştir.
İlimde de hakeza aynı şekilde; Medine'de İslam devletinin ilk temellerini atan Hazreti Peygamber (s.a), ilk olarak sahabelerin ilim öğrenebileceği binanın temellerini atmıştır.
Hazreti Peygamberin (s.a) başlatarak öncülüğünü yaptığı bu anlayış İslam devletlerinin tamamında devam ettirilmiştir. Emeviler'den Abbasiler'e, Selçuklular'dan, Osmanlılar'a Orta Asya'dan Endülüs'e uzan coğrafyada kurulan tüm devletlerde aynı anlayış hakim olmuştur.
Devrinin büyük siyaset adamı olan Sultan Alparslan ve Melikşah'ın veziri Nizamül Mülk mesela... Yaklaşık bin yıl önce bugünkü manada dünyanın ilk üniversitesini kurarak Büyük Selçuklu Devleti topraklarını ilmin önemli merkezlerinden biri olmasını sağlamıştır. Nizamiye Medresesilerini kuran Nizamülmülk, en büyüğü Bağdat'ta olmak üzere İsfahan, Nişabur, Belh, Herat, Basra, Musul ve Amul'da bu medresenin şubelerini açtırmıştır. Bu büyük siyasi deha devletinin ilmi gelişimini sağlayarak ticari zenginliğin de oluşmasını sağlamıştır aynı zamanda...
Bugünün batı toplumunu güçlü kılan en önemli unsurda bu aslında... Haçlı seferleri ile Şark'ta Garb'a taşınan ilmi hazine bugün de sahiplerine asla ihanet etmiyor. Kim kendisini sahipleniyorsa onu yüceltiyor, geliştiriyor.
Bugün tüm insanlığın katkısı ile oluşan bu birikimler ağırlıklı olarak Batı'dan dünyaya yayılmaya devam ediyor. Gelecekle ilgili doğru planlamalar yapan doğru hamleler yapan kazanıyor. Bugün dünyanın en gözde ürünlerini, en kaliteli otomobillerini, en güçlü savaş oyuncaklarını üreten devletler bunun doğal sonucu olarak bu ürünlerini dünyaya satarak büyük paralar kazanarak zenginleşiyorlar.
Japonya gerçeği de bu aslında... Uzakdoğu'da iyi bir eğitim sisteminin temellerinin atılmasıyla başlayan büyük atılım bugün dünya ülkelerinin üzerinde bir gelişmişlik seviyesi ve bunun getirdiği ticari zenginliğe dönüşmüş durumda...
Dünya tarihinin en değerli şirketi noktasına ulaşan teknoloji devi Apple örneğin... Toplamda 621 milyar dolar borsa değerine sahip Türkiye'den kat kat da zengin bir şirket... Kasasındaki sıcak para miktarı 117 milyar dolar... Bu rakam bile Merkez Bankası rezervlerinin oldukça üzerinde bir miktar...
Tam anlamıyla bilim ve teknolojideki gelişimin getirdiği ticari nimetler... Zenginliği gelişimde araç olan kullanmanın iki farklı ve önemli örneği...
İleri dünyanın eşiğindeyken artık Türkiye hamlelerini bu iki alanda gerçekleştirmek durumundadır. Apple efsanesi benzeri markalar oluşturmak, Türk Steve Jobs'ları yetiştirmek durumundayız. Dünya devletleri arasında 10'uncu büyük ekonomi olacaksak ve bölgemizin lider ülkesiysek bu büyük atılımı gerçekleştirmekten başka çaremiz yok. Dünya devletleri arasında ileri dünyanın aktörleri arasında olmak istiyorsak, bilim ve ticarette önemli gelişimler kaydetmek durumundayız. Yakın gelecekte yükte hafif paha da ağır ürünler üretme noktasına gelmek durumundayız.
Dünya devletlerinin büyük atılım kaydettiği 1950-1970, 1975 1990 arasındaki yıllarda Türkiye, birileri tarafından ayağından çekilmek suretiyle, iç kavgalar yaşatılarak geri bırakıldı. Şimdi artık ülkemiz bu kayıp yılların telafisi noktasındadır.
İlimde daha da gelişmek durumundayız. Yitik mirasımıza yeniden kavuşmanın zamanını bu kez ıskalamamalıyız. Dünyada marka olacak üniversiteleri, bize ve insanlığa hizmet edecek bilimsel gelişimi sağlayacak ilim yuvalarını oluşturmalıyız. O kampüslerde dünyada söz sahibi teknolojilerin bilimsel alt yapılarını oluşturacak çalışmalara imza atmalıyız. Üniversitelerimizden yetişecek geleceğin Türkiye'sini yüceltecek beyinler, sosyal alanlarda sağlıkta ve diğer alanlarda da gelişimimizin birer kahramanı olacaktır.
Son 10 yılda kısmen uygulanmaya çalışılan bu formül medeniyetlere beşiklik yapmış memleketimiz için doğru bir folmüldür. En büyük bütçe eğitime ayrılarak, her şehiri üniversiteler kenti haline getirerek, yeni yeni kampüsler, derslikler açarak aslında Türkiye doğru yola girmiştir.
Keşke bu alt yapılar geçmişte kurulmuş olsaydı da geçmişin ertelenmiş yatırımları bugünün siyasilerinin önünde olmasaydı da tamamen geleceği planlayan ilmi ve ticari atılımların içine daha hızlı girilebilseydi. Bu sayede dünyanın ileri devletleri bugün uzayın derinliklerinde çalışmalar yaparken biz hala bize ait bir otomobil markasını üretebilmenin hesapları içinde olmazdık.
İlk Türk uçağını yapma hedefi, uzaya göndereceğimiz ilk uydu, Atak helikopter, yerli tank Altay, insansız hava araçları, obüs topları ve uzun ve kısa menzili füzeler, nükleer santraller vs. vs... Yeni yeni bugün ağır sanayiinin ilk evresinde yapılanlar bile bilime geri dönüşümüzün ilk meyveleri diyebiliriz.
'Bize ve insanlığa faydalı ilim ve kapıların sonuna kadar açılacağı bol rızık' virdimizdeki dualarda bile bizim hayat şifrelerimiz... Bir de bu maddi zenginliğe maneviyat eklenince zenginliğin büyüklüğünü anlatmaya ne hacet!
osman.atesli@haber7.com
Twitter: @oatesli
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol