Bu tabloya küfretmek ancak Çölaşan'ın aklına gelir!
- GİRİŞ28.10.2012 09:21
- GÜNCELLEME29.10.2012 15:40
Seveniyle, sevmeyeniyle milletin ekser çoğunluğunun 'bu ne güzel bir tablo' dediği bir davranıştan bile ağzı köpük saça saça küfre yakın ifadelerle bahsetmek, kendi adıma, tahammül sınırlarını gerçekten zorluyor.
Devletin, kurumları ile kaynaşmasından rahatsızlık duyan, ortaya nasıl bir fitne salatası çıkarırım diye hesap yapan geçmişin azılı kalemşörleri, bugün kızağa çekilmenin, bir köşeye atılmanın hırsıyla daha bir öfkeliler...
Kızgınlıklarının nedenini tahmin etmek zor değil... Hazımsızlıktan kıskançlık nöbetlerine tutulmuş tasfiye edilmiş muhalif kalamşörler, gördükleri her güzelliğe söverek kinlerini bir nebze hafifletmeye çalışıyor. Dün rahmetli Menderes'e, merhum Özal'a sövüp sayan ağızlar, bugün Erdoğan'a, Gül'e ve hükümet üyelerine hatta devletin kurumlarına karşı aynı yolu seçerek kronik hastalık noktasındaki alışkanlıklarını sürdürüyor. Gerçekten insanlık noktasında da gazetecilik noktasında da çok seviyesizce ve acemice... Sormadan edemiyeceğim; Geçmişten bugüne milletle aynı değerlerde, aynı çizgide buluşabilenleri toplumun hissiyatlarını hiçe sayarak onları toplum nezdinde kötü göstermeye kalkışmaktan daha akılsızca bir davranış olabilir mi?
Elbette ne millet, ne de hedefe koydukları isimler bu iflah olmaz hastalıklara düçar olanları kâle almıyor. Ama ben bu sefer tahammül sınırlarını zorlayan bu seviyeden yoksun hakaretlere kayıtsız kalamayacağım. Muhalif olmak kabul edilebilir, dozajı en sertinden eleştirilere tahammül edilebilir ama işi sadece hakarete dönüştürmek, bu yolla menfaat devşirmeye kalkışmak hiç ama hiç akıl karı değil.
Milletten başka herkesin sözcülüğüne soyunan, fitneden, hakaretten beslenen, devrini tamamlamış, fikirlerini kaleminden nefret olarak kağıda damlatanlar, geçmişte hayatlarını birilerinin paralı kalamşörlüğü ile geçirdikleri için olsa gerek bugün gördükleri normal sayılabilecek hadiselere bile sövgüyü vazife biliyorlar.
Bu sebeple geçmişte yaptıkları parça başı işlerle gölgesinde nemalandıkları eski para babalarının bile kendilerine tahammül edemiyerek kapısından kovduğu bu efendiler, kahvelere milletin beynini bulandırmak adına bedava dağıtılan mecmualarını iyice küfür gazeteciliğine adadılar.
Bir dönemin tetikçi kalemşörü, askerin postallarının bağcıklarının camide namaz kılmak için çözüldüğünü görünce nasıl da çıldırmış. Daha düne kadar mutaassıp aileleri evlerinde çorapla dolaştıklarına özel vurgular yaparak, evinde namaz kılan aileleri aşağılamaya kalkan hurdaya çıkarılmış kafa, bugün Cumhurbaşkanı ile namaz kılan askere küfrediyor. Hızını alamıyor, tutuyor milleti temsil edenlere dil uzatıyor, kendi kafasındaki şablona oturtamadığı askere hakaretamiz ifadeler kullanıyor. Başkent Ankara'nın en güzide yerinde görev yapan askerin camide ayağına giydiği çorabının kokup kokmadığını sorgulayarak kendince hakaret etmeye kalkışıyor.
Aynı kafa, Cumhurbaşkanı sınır boyundaki birliklere yapacağı ziyaretlerin birinde namaz kılacak olsa dağda terör musibetine karşı göğüs göğüse çarpışan, an gelip şehit düşen Mehmetçiklerin günlerdir ayaklarından çıkaramadığı postalın içindeki çoraba da dil uzatırsa hiç şaşırmam... Kaybettiği menfaatleri dışında başka bir şeyi gözleri görmeyen, diplerde gezinen itibarının farkında bile olamayan bir şahsiyetten, başka ne beklenebilir ki...
Son söz sahibine iade; Mehmetçiğin Başkomutanı'nın karşısında esas duruşunu, yanında omuz omuza saf tutuşunu sindiremeyecek kadar hazımsızsınız. Çünkü samimi duygularla gerçekleştirilmiş olan askerle birlikte kılınan bayram namazını askerin çorap hijyeni ile bağdaştıracak kadar sığsınız. Anladınız mı Bay'ım!
Twitter: @oatesli
Yorumlar1