İslam ülkelerini birleştirebilecek çatı
- GİRİŞ22.11.2012 09:52
- GÜNCELLEME22.11.2012 11:38
Bu hareketin tetikleyici unsuru hiç kuşkusuz Türkiye... Bugün Türkiye, tarihi bağlarıyla ilgili olsa gerek Arap ülkelerindeki değişimlerle zorunlu olarak yakından ilgili... Libya'dan Mısır'a, Filistin'den Suriye'ye, Ürdün'e Tunus'a Ortadoğu'dan Afrika'ya uzayan bölgedeki iktidar değişimlerini bölgenin etkin gücü olması hasebiyle de yakından takip ediyor.
Tüm bunlar yaşanırken, özgürlükleri baskıcı Batılı efendiler tarafından boğulmak suretiyle manevi olarak çölleştirilen, topraklarında halkı sefalete mahkum edilen İslam kimlikli ülker için kaçınılmaz bir durum var. İslam ülkelerini birleştirecek, bir edecek, güçlü bir şekilde var edecek küresel bir çatıda buluşabilmek. Bölgesel olmaktan ziyade küresel bir İslam ülkeleri iş birliği çatısını oluşturmak için şartlar gerçek manada olgunlaşmaya başladı.
Müslüman ülkelerini bir bayrak altında, bir edecek bir üst yapı... Aklın ve fikrin destekleyeceği inanç denklemini cem edecek bu yapı, açıkça taraflaşmış dünyadaki günümüz denkleminde de artık bir zaruret gibi görülüyor. Böyle bir oluşum, dünya yüzündeki 50'ye yakın ülkeyi aynı çatı altında toplayarak, bir anda dünyanın merkezini değiştirecek, tüm dengeleri, bütün hesapları yeniden gözden geçirtecek bir güce dönüşebilir. Dünya yüzünde zalime korku, mazluma güven verecek bir güç haline gelebilir. Bunun yanında Müslümanlara kendi coğrafyalarında kan kusturan ezici Batı oluşumlarına karşı dokunulmazlık zırhı, kırılmaz bir savunma kalkanına rahatlıkla dönüşebilir.
Bu oluşumun temeli sayılabilecek ilk yapı rahmetli Başbakan Necmettin Erbakan tarafından D8 ile atılmıştı. Özellikle Başbakan Erdoğan'ın son grup toplantısında da dikkat çektiği bu önemli fakat işlevsiz topluluk bugün Pakistan'ın başkenti İslamabad'da toplanıyor. Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya...
Burada bu birliğin daha etkin hale getirilmesi masaya yatırılabilir, daha genişletilmesi gündeme getirilebilir. 6 yıldızlı bayrağın temsil ettiği semboller gibi... Savaş değil, barış; çatışma değil, diyalog, işbirliği; çifte standart değil, adalet; üstünlük değil, eşitlik; sömürü değil, adil düzen; baskı ve tahakküm değil; insan hakları, hürriyet ve demokrasi için bunlar yapılabilir.
Kimi sanayide, kimi kalkınmada, heba olup giden nüfus ve insan kaynaklarını iyi kullanarak, bilim ve teknolojide ilerleyerek, aradaki ticareti geliştirerek, tabi enerji kaynaklarını iyi değerlendirerek, ürettiklerini kendi pazarlarında alıcısına ulaştırarak hep birlikte güçlenebilir.
Haritayı önünüze koyun ve düşünün. Bu birbirinden ayrı duran coğrafyaları en güzel birleştirecek, huzursuzlukları, akan kanı durduracak bundan daha güzel bir formül olabilir mi?
Gelişen ve gelişmeye aday Müslüman ülkeler kendi teşkilatlaını oluştursalar, kendi kaynaklarımızı kullansalar... Kendi düşenimizin elinden kendimiz tutarak merhamet yoksunu güçlerden merhamet dilenmek, medet ummak durumunda kalmayabilir, kendi derdimizin dermanı kendimiz olabiliriz.
Yönümüzü değiştirmeden rotamızı bulabiliriz. Birilerinin kapalı kapılar ardında kendi senaryosunu yürüttüğü 5 daiminin işine gelen için karar çıkardığı Birleşmiş Milletler'e güvenmek zorunda kalmayacağımız ve soğuk savaş yıllarının kalıntısı NATO'ya sırtımızı dayamak zorunda olmadığımız bir oluşum devreye sokulabilir. Kapısında yıllardır beklediğimiz kendisine bile artık faydası kalmamış bir Avrupa Birliği'ne gerek duyulmayacak bir oluşuma katkı verilebilir.
Her seferinde karşımıza çıkarılan haçlı blokunu kıracak, Yahudi lobisinin kendi dünya düzeni hayallerini sonlandıracak, sömürge imparatorluklarının dibini dinamitleyecek gerçek bir birlik sağlanabilir. Hak ve hakkaniyetin ön plana çıkarıldığı, geçmişin küçük bakiyelerinin bir kenara bırakıldığı bir birlik yeniden konuşulabilir.
Ne Afganistan'ın ne Somali'nin ağladığı; ne Keşmir'in ne Gazze'nin yıkıldığı, ne Arnavutluk'un ne Bağdat'ın ne de Basra'nın yandığı; ne Karabağların ne de Bosna'ların yaşandığı bir dünya hayali için bu yapılabilir.
İçimizden böyle bir oluşuma katılma konusunda ciddi manada karşı çıkanlar olabilir, olacaktır. Batı hayranı eski mönşer tipliler Batı'ya alternatif gözüyle bakacakları böyle bir oluşuma karşı dış destekli suni sancıları nedeniyle karın ağrıları yaşayabilir. Ancak bu sesler birliği isteyenlerin gür sesi karşısında çok cılız kalacaktır.
2050 yılının süper gücü olarak bakılan ülkeleri 10 yıl öncesi Batı'nın raporlarında okumuştuk. Bugüne geldiğimizde olgunlaşan gerçeklerle bu raporlarda ibrenin kimi gösterdiğini çok daha iyi anlayabiliyoruz.
Haftanın önemli bir cümlesiyle bitirelim; Karanlıkların aydınlığa çıkacağı en yakın saatlerdeyiz. Artık sabah çok yakın. Bu yakın sabah hepimiz için hayır olur inşaallah!
Twitter: @oatesli
Yorumlar4