Milletin dokunacağı parti!
- GİRİŞ29.11.2012 09:10
- GÜNCELLEME30.11.2012 00:14
Sağlıklı bir şekilde yürütülen iktidar-muhalefet anlayışının ülkenin geleceğine katkısı her kesimin kabul ettiği bir gerçek. Her ne kadar zaman zaman siyasi anlamda sert restleşmeler yaşansa da iktidardaki Ak Parti ile birlikte muhalefetteki CHP ve MHP'ye de millete karşı önemli sorumluluklar düşüyor. Milletin oylarıyla seçilerek Meclis çatısı altına gelmiş BDP ise durduğu yeri netleştirememiş olması ve uzlaşmaz tavrı nedeniyle her zaman olduğu gibi bu denklemin dışında kalıyor. Temsil anlamında Meclis'te her ne kadar dengeli sayılabilecek bir dağılımın parçası olsalar da, BDP'nin bugün gelinen noktada demokrasiye ve ülke bütünlüğünü koruma noktasında katkı verme anlamında tüm iyi niyetli yaklaşımları boşa çıkardığı söylenebilir.
Bu görüntü uzun bir süredir maalesef böyle... BDP, teröristlerle dağdaki büyük gürültü koparan bayram kucaklaşmasından sonra dağın havasına kendisini iyiden iyiye kaptırdı. Bu nedenle olsa gerek siyasi manevra kabiliyetini ve alanını tamamen yitirmiş durumda... BDP tahammül sınırlarını yerle bir edecek düzeyde tüm sınırları aşmaya çalışıyor. Bir adım ötesi işleri daha bir çıkmaza sokacak görünüyor. 'Hıyanet' milletin dilinde her defasında açıktan açığa sorgulanan bir gerçek haline geldi. Peki bu noktaya nasıl gelindi ve olanların anlamı ne?
PKK ile arasına mesafe koyamayan BDP, millet için çözüm üretmek yerine elindeki bu temsil imkanını her seferinde daha bir zorlama yolunu seçti. Her ne kadar demokratik çizgide tutulmaya çalışılsa da her seferinde yolu dağa sürdü. 'Siyaseti terörize etme' çizgisine yaklaşarak politik anlamda tasfiyenin eşiğine geldi. Habur'u bile siyasi ranta çevirme yolunu seçen BDP, işleyen süreci kendi isteği ile tıkayan taraf oldu. İmralı'yı her seferinde hükümete karşı koz olarak kullandı. PKK'lılarla kucaklaştı, yetmedi işi ölüm oruçları için örgüt yanlısı mahkumları kışkırtmaya kadar götürdü. Sokak eylemlerinde sokakları savaş alnına çeviren provokatörlerle omuz omuza saf tuttu, destek verdi. Polisi tehdit etti, polise karşı siyasi dokunulmazlığına da güvenerek şiddet kullanmaya kalkıştı. Doğu ve Güneydoğu halkının derdine merhem olacak siyasi hamleler yerine, bölge halkının ayrılık çizgisine getirilmesi noktasında bütün inisiyatiflerini kullandı. Bölge halkı için hükümet tarafından atılan önemli adımları ve oluk oluk bölgeye akan yatırımları görmezden gelerek üç maymunu oynadı. Bu da yetmedi halkı hükümete karşı kışkırttı.
Millet, tüm kesimlerin arzu ettiği çözüme katkı noktasında BDP'ye önemli roller yüklemişti, olmadı... Bugün bu beklentileri boşa çıkarmanın sandıkta bir karşılığı olacak mı sorusuna cavap aranıyor. 3 Kasım 2002'de milletin kararıyla iktidara gelen Ak Parti hükümeti için milletin beklentileri çok önemli... Bugün bu beklentiler arasında BDP için bir durum değerlendirmesi yapılması da var. Bu beklentiler o kadar netleşmiş olacak ki Başbakan Erdoğan bile bunu açık olarak ifade etmekten çekinmiyor. Nedeni ortada... BDP'lilerin özellikle milletin hassas olduğu konularda açık açık meydan okuyor olması... BDP milletvekillerinin teröristlerle kucaklaşmasının ve bazı BDP'li vekillerinin kendilerini savunulacak hiç bir taraf bırakmayacak şekilde halkı silahlanmaya davet etmesinin bardağı taşıran son damlalar olduğu açıkça görülüyor.
Hükümet kanadından gelen açıklamalara da bakarak, Ak Partilerin özellikle BDP'liler açısından dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda tereddüt yaşamadığı anlaşılıyor. Başbakan'ın "bundan sonrası artık yargıya ait" demesi de bununla ilgili olsa gerek.
Erdoğan'ın nasıl bir yol izleyeceğini özetleyen kilit cümleye özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum: "Türkiye'de milletvekili olarak dokunulmazlık zırhına bürünmek suretiyle ülkenin refahına, huzuruna kastedenlere, adeta teröre teşvik edenlere, 'silahlanın' çağrısında bulunanlara karşı da herhalde milletin vekilleri olarak bizim de yapmamız gerekenler vardır, milletimizin de bizden beklentileri vardır"
Yarattıkları gerilim ortamının Kürt halkı nezdinde oya dönüşeceğini zanneden BDP kanadından bakınca durum daha farklı... BDP'li vekiller tüm olanlara rağmen oluşan havadan memnun görünüyor. Seçimle geldiklerini söyleyip 'Bize dokunan yanar' tehditleri savurmaları da tabandan geleceğini düşündükleri bu destekten olsa gerek...
Ülke seçim sathı mahalline doğru ilerlerken hangi partilerin daha sık karşı karşıya geleceği de yavaş yavaş belirginleşiyor. Ak Parti, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da bugünün BDP anlayışında bir siyasi yapının bölgede söz sahibi olmasını oldukça tehlikeli buluyor ve bölgede tansiyonu daha da yükselteceğini düşünüyor. Bunun yurt genelinde bazı yerleri MHP'ye kaptırmaktan da CHP'ye karşı 'sahiller' diye nitelenen bir kaç ile inememekten de çok önem arzettiği görüşünde... Çünkü halkın baskı altına alınmasını, özgür iradesine müdahale edilmesini önlemek ve bölücü bir anlayışla siyaset yapanlara karşı millet adına verilecek mücadele bunu gerektiriyor.
Twitter: @oatesli
Yorumlar1