Notunuzu aldınız mı?
- GİRİŞ25.01.2013 10:07
- GÜNCELLEME25.01.2013 10:58
Doğal olarak karnesinden memnun olanlar olacağı gibi olmayanlar da olacak. Önemli olan her iki durumdan da ders çıkarabilmek. Başarı insanı tabiki daha bir mutlu eder ama başarısızlık da hiç bir şeyin sonu olmamalı...
Çoğu anne baba gibi biz de gerçek anlamda ilk karnesini getirecek evladımızın yolunu gözleyeceğiz...
Öyleyse ahkam kesmek yerine yaşadıklarımızı anlatalım:
Geçtiğimiz hafta sonumu okulda öğretmenle geçirmek zorunda olduğum için önce çokta mutlu olmamıştım. Öyle ya evde keyifli keyifli vakit geçirmek varken kim kalkıp gidecekti okula... Öğretmenin söyleyecekleri bir yandan, hafta sonu keyfimizin bir veli toplantısına kurban gitmesi bir yandan... Kendime bilinçli bir veli olma yönünde söz vermiş olmama rağmen, okula giderken içimdeki sesin bana fısıldadığı şeyler bunun uzağında değildi.
Eşimle toplantının yapıldığı salonda yan yana dizilmiş sıralara oturduğumuzda öğretmenin bize ne söyleyeceğinin merakı içindeydik.
Öğretmen, önce sınıftaki genel durumla ilgili uzun uzun bilgiler verdi, sıkıntıları etraflıca anlattı. Öğrencileriyle bugüne kadar müfredat kapsamında neleri işlediklerinden bahsetti. Sınıfın genel itibariyle başarı durumunu aktardı. Tablo bir kaç istisna dışında olumluydu. Öğretmenin verdiği bu olumlu sinyaller gergin bir bekleyişte olan velilerin de yüz hatlarını yumuşatmaya yetmişti. Sonra isim isim sınıftaki öğrencilerin durumunu aktarmaya geldi. Öğretmenimiz, öğrencilerinin genel durumunu göz önüne bulundurarak 3'lük 4'lük, 5'lik diye sıralamıştı.
Öğretmenin başarılı öğrencilerinden bahsederken ne kadar mutlu olduğu gözlerinden okunuyordu. 'Ben bu çocuğa bir şeyler öğretmeyi başardım.' duygusunun haklı gururunun lisan-ı hali yansıyordu bizlere de... Hakeza çocukları başarılı olan salondaki anne ve babaların durumu da ondan farksızdı. Herkes 'ya iyiki de gelmişiz, ne iyi etmişiz' haline bürünmüştü bir anda...
Sıra bize geldiğinde öğretmenin ağzından çıkan rakam bizi de hayli mutlu etmişti. Tabi şunu açık yüreklilikle itiraf etmeliyim bu benden ziyade bir akşam olsun oğlumuzu dersleri konusunda ihmal etmeyen eşimin gösterdiği özverinin bir neticesiydi.
Şu bir hakikat; Eğitimde başarı 3 ayaklı bir bileşenin ortaya koyduğu, zirveleştirdiği bir eserdir. Öğrencinin kendi çabası, öğretmenin mücadelesi ve ailenin özverisinin sonucu bu neticeyi belirliyor.
Öğretmen zorlu şartlara rağmen bir şeyleri öğretme adına insan üstü mücadelesini ortaya koyunca, öğrenci zorlukları başarma adına azimle çalışınca, aile eve geldiğinde çocuğunun derslerini noktasında gerekli ilgi alakayı gösterince sonuç iyi oluyor. Bu faktörlerden birisinin görevine hakkıyla riayet etmemesi halinde başarıyı yakalamak kolay olmuyor.
Acımasız olmamak lazım. Nasıl başarı yakalanınca gururlanılıyorsa başarısızlık halinde de tarafların önce kendini sorgulaması gerekir. Bir öğrenci başarısızsa bunda emin olun öğretmenin de, öğrencinin de, velinin de payı vardır. Bugün veliler, çocuklarının karnesine bakarken 'ben çocuğumla ne kadar ilgiliydim' sorusunu önce kendisine sormalı... Çocuk, uflaya puflaya dersini yapmaya çalışırken anne baba ayaklarını uzatıp televizyonun karşısında keyif çatmışsa bu kırıklarla dolu karne asıl anne ve babaya aittir.
Çok olağanüstü bir durum yoksa, öğretmeye çabalandığı zaman, ilgi gösterildiği zaman karşılığının alınmayacak öğrenci görülmüş müdür? Önemli olan ilgi alakayı eksiltmeden başarıya odaklanmak. Onun için bugün öğretmenin öğrenciye uzattığı karne; öğretmenin de karnesidir, karneyi alan öğrencinin de karnesidir, veli olarak bizlerin de karnesidir. Her durumda kendimize pay çıkarmak hepimizin elinde...
Tüm öğrencilere başarılı bir karne, huzurlu bir yarıyıl tatili gelsin!
Twitter: @oatesli
Yorumlar1