Sadece bir karar
- GİRİŞ30.10.2010 08:31
- GÜNCELLEME30.10.2010 08:31
Bir kadını işinden, evinden, ailesiden, mesleğinden, onurundan geri dönüşü olmaksızın koparan, itiraz edilemez, yargı denetimine kapalı bir karar...
Hakim -eski demeliyim- Arzu Özpınar’ı hayattan koparan HSYK kararından söz ediyorum.
Mersin’in Gülnar ilçesinde hakimlik yaparken kılık kıyafetine (mini etek giymek, fazla makyaj yapmak) ve özel hayatına (davasına baktığı sanığın avukatı ile ilişkide bulunmak yani iffetsiz olmak) ilişkin suçlamalar nedeniyle, 2004 yılında HSYK kararıyla meslekten ihraç edilen bir hakim...
İhraca kadar uzanan süreç, bir grup polisin müşteki, yani şikayetçi olduğu kişi hakkında savcının da tahliye talep etmesiyle hakimin tutuklama kararı vermemesiyle başlıyor. Bu karardan hoşnut olmayan polisler Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Müdürlüğü’ne bir ihbar mektubu yazıyorlar. Her ne kadar altında ‘bir grup vatan sever!’ yazsa da özü itibariyle isimsiz bir ihbar mektubu soruşturma sürecini başlatıyor. Salıverilen kişinin avukatı ile kararı veren hakim arasında uygunsuz ilişki olduğu iddia ediliyor. Gelen müfettişlerin hazırladığı rapor neticesinde kurul üçe karşı dört oyla meslekten ihraca karar veriyor.
Bu olaya baktığımızda birçok soru kaçınılmaz oluyor.
1- İhbar mektubunu yazanların, müşteki olanların polis olması müfettişleri ve kurulu nasıl etkilemiştir? Kurulun daha önce; Kenan Evren hakkında iddianame hazırlayan savcı Sacit Kayasu’yu, yine Şemdinli olayında davanın savcısı Ferhat Sarıkaya’yı meslekten ihraç ettiği olaylarda tarafları arasında güvenlik güçlerinin olması neticeyi nasıl etkilemiştir? Kamu görevlilerinin, güvenlik güçlerinin beyanlarına gerekli incelemeye gerek görmeksizin daha kolay mı inanılmaktadır?
2- ‘Hakimlik’, konumu itibariyle özel hayatı bizi ilgilendirmez diyemeyeceğimiz bir meslektir. Ancak hangi noktadan sonra özel hayat meslekten atılmak için bir sebep teşkil eder? Ki bu olayda sanık avukat ile ilişkiden söz ediliyor, bu ilişki nasıl isbat edilmiştir? Eğer bu ilişkinin varlığına ikna olunmuşsa bu durumun bahse konu olayı etkilediği nasıl ispat edilmiştir?
3- Olaydaki hakim kadın olduğu için mi ‘ iffetsizlik’le suçlanmıştır? Aynı konumda bir erkek hakim olsa aynı sonuç ortaya çıkar mıydı? Bu durumda aynı suça farklı ceza mı kesilmektedir?
Tüm bu sorulara cevap uzaklardan geldi. Arzu Özpınar AİHM’de Türkiye aleyhine açtığı davayı kazandı. Açılan davada korunması istenen hukuk değeri ‘özel yaşama saygı’ ve HSYK kararlarına ‘yargı önünde itiraz’ hakkı idi. Verilen kararda özel yaşam tarzı gerekçe gösterilerek meslekten ihraç edilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘özel hayatın ve aile hayatının korunması’ ile ilgili maddesine aykırı olduğuna hükmedildi. Mahkeme ayrıca HSYK kararlarına karşı Türk mahkemeleri önünde itiraz hakkı olmamasının ise sözleşmenin yargı önünde etkili başvuru hakkıyla ilgili maddesine aykırı olduğu sonucuna vardı. Altı yıl sonra geç de olsa alınan bu karar buruk da olsa hakime hanımı sevindirmiştir. AİHM’den tazminat talebinin olmaması ne denli tarifsiz incindiğini göstermektedir. Tek teselli mesleğine geri dönmek olabilir.
Referandumla birlikte değişen anayasa ile artık HSYK kararlarına karşı yargı yolu açılmıştır.
Yeni HSYK, Arzu Özpınar ve yargı kararı olmaksızın meslekten atılan diğer hakim ve savcılar için ümit olabilir. HSYK kanunu tasarısı ile, bu ümit gerçekleşme yolundadır.
Genel fikirler, kurumlar üzerinden yürütülen HSYK tartışmaları birçok kişisel dramın üstünü örtmektedir. Türkiye’nin sorunu, aslında bu kişisel dramları tek tek yaşayan insanların acılarının toplamıdır.
Özlem Zengin- Yeni Akit
özlemzengin@yeniakit.com
Yorumlar1