Banka reklamındaki mesaj
- GİRİŞ05.04.2012 09:00
- GÜNCELLEME05.04.2012 09:00
Banka reklamları o kadar yaygınlaştı ki artık küçük yaştan itibaren insanların bilinçaltına yerleştirilen belli mesajlar sayesinde pek çok şey toplumumuzda kanıksanmaya başladı.
Basit bir örnek: “Allah’ın sadık kulu” isimli filme gittiğimizde oğluma ilgisini dağıtmak için banka reklamlarının çıkıp çıkmayacağını takip etmesini, çıkarsa diğer filmlerdeki gibi kaç tane olduğunu saymasını söyledim. Çocuk filmden önce saydı. Altı reklamdan dördü bankacılık reklamlarıydı. “Allah’ın sadık kulu”nu izlemeye gelen bizim dışımızda bir Allah’ın kulu da çıkıp ya bu filmden önce bari koymayın diye tepki göstermedi.
Eskiden televizyonlarda banka reklamları yer almazdı. Şimdi banka reklamları küçük yaştaki çocuklara da hitap edecek şekilde sevimli hale getirilen hayvan vs karakterleriyle beyin yıkama operasyonlarını sürdürüyor. Ne RTÜK ne de başka bir kuruluştan ses yok…
Neyse konumuz bir banka reklamındaki hayvan karakterleriyle ilgili bir okuyucunun gönderdiği şahane yorumlar hakkında olacak.
BDPS’yi ve içindeki kısmi rezerv bankacılık mekanizmasını gayet iyi anladığı belli olan bu okurumuz banka reklamlarından birisi üzerine gayet güzel yorumlar yaparak bize iletmiş. Reklamdaki kuş, eşek, köpek ve tavuk tiplemelerinden çıkardığı mesajı bizlerle paylaşmış. Kendisini tebrik ve teşekkür ediyorum.
Hayvanlı banka reklamındaki mesaj okurumuza göre şöyle: “Kuş kadar beyninizle, eşek gibi kredi alacak, köpek gibi ödeyecek ve biz de tavuk gibi yolacağız”.
Çok anlamlı gelen bu mesajı kredi almak zorunda bırakılanların affına sığınarak başlıklar halinde şöyle açalım.
Kuş Kadar Beyninizle…
İnsanların çoğu maalesef asgari düzeyde bile finans okuryazarlığına sahip değil. Hele bu bankaların adeta her gün geliştirdikleri hileli araçları karşısında bilgi olarak çok savunmasızlar.
Bir mağazada kredi kartlarıyla, senetlerle ödemeleri alan, her türlü alışverişi yapan bir bayana kendi kredi kartındaki asgari ödeme olarak tavsiye edilen rakamı değil tümünü ödemesi gerektiğini yoksa faiz ödemek zorunda kalacağını söylediğimde verdiği “asgari ödeme yaparsam faiz ödenmiyor diye biliyorum” cevabı çok düşündürücüydü.
Kredi alanlar üzerinde şöyle çevrenizde bir araştırma yapın. İnsanların pek çoğu minicik neredeyse karınca harfleriyle yazılmış sayfalar dolusu belgenin düşünüp akletmeden her sayfasına attıkları imzanın kendileri için nelere mal olacağından fazlaca haberleri yok.
Nasıl bir taahhüdün altına girdiklerinin, aslında kendilerinin attıkları imza karşılığı bankanın o miktar parayı havadan yarattığının ve bileşik faiz denen illetle ne kadar geri ödemeleri gerektiğinin, hangi ödeme planıyla ödeneceğinin, yarıda çıkmak istediklerinde başlarına ne geleceğinin, önce faizin büyük kısmını sonra anaparayı ödeyeceklerinin vs vs farkında değiller.
Okurumuzun yorumunda söylediği gibi adeta kuş beyinli gibi hareket ediyorlar.
Şaka değil. Yurtdışında üniversitede öğretim üyesi olan yabancı bir arkadaş “430 bin dolara krediyle ev aldım şu anda 600 bin dolar civarında diye seviniyordu.” Sorgulayınca aldığı evin ödeyeceği faizlerle kendisine maliyetinin borçlar bittiğinde 900 bin dolardan fazla olduğunu hatırlatınca yüzünün aldığı şekli düşünebilirsiniz.
“Son beş dakika” yazısında anlatmıştık. İnsanlar bileşik faizin nasıl bir şey olduğunu kavramış değiller. Etkilerini hayal bile edemiyorlar.
Bildik bir örnek. Oğlu için 25 yaşındaki daireye talip olan bir vatandaş bankadan 120 bin lira kredi çekerek daireyi satın almak istiyor. Dairenin aylık kirası 400-500 lira civarı. Kendisi %1.3 gibi bir oranla (sudan ucuz gibi değil mi?) kredi çekmeyi düşünüyor. 10 yıllık kredi çekse yaklaşık geri ödemesi 240 bin lira, 30 yıllık çekse daire 460 bin liraya geliyor. 10 yıllık kredi çektiğinde ayda 1900 lira kredi ödeyecek. Yani 10 sene boyunca her ay yaklaşık 4 kira parasını bankaya ödüyor. Çocuğunun kirasını karşılasa 3 kirayı da köşede altın olarak biriktirse rahatlıkla evini alacak ve faiz belasına da bulaşmayacak.
Pek çok insan aylık %1-2 faiz oranlarının düşük olduğunu zannederek ayrıntılı hesap kitap yapmadan, bileşik faizin nasıl bir şey olduğunu fazlaca düşünmeden işin içine giriyor. Bu bir.
Eşek gibi kredi alacak…
İkinci kısımda ise.. “Eşek gibi” tabiri zaruret belirtmek için kullanılmış. Bugün piyasada fiziksel olarak sadece 53 milyar lira para var. İnsanların kredi çekmesi sonucu bankaların havadan ürettiği 650 milyarlık sanal kısmı dahil olmak üzere toplam 700 milyar lira civarında para mevcut. Paranın %90’ından fazlası bankalar tarafından sanal olarak üretilen, bilgisayar kayıtlarında var olan ancak fiziksel olarak bulunmayan para.
Üşenmeden hesapladık. Fiziksel olarak mevcut olan bu para Türkiye’deki tüm çalışanlara ödenen yaklaşık 2 aylık para ediyor. O nedenle paralar bankalara yatırılıyor deniyor. Kayıt dışılığı önleme gerekçesine sığınılarak maaşların bankalara yatırılmasını yasal zorunluluk haline getirdiler. Aslında nedeni çoğu durumda gerçekte hesaplara yatan fiziksel bir paranın olmaması. Sadece kayıt oluşturuluyor.
Eskiden mutemetler vardı. Parayı getirip çalışanlara teslim ederlerdi. Artık bu mümkün değil. Zira artık piyasada fazla fiziksel para bulunmaması nedeniyle 3. aydan itibaren maaşlar ödenemez.
Yatırılıyor denen paralar devlete ait banka hesaplarından eksiltilerek çalışanların hesaplarında arttırılarak oluşturulan rakamlardan yani bilgisayar kaydından ibaret. Şimdi piyasada gerçekte para var olmayınca insanlar mutlaka ya birilerinden borç bulma durumunda ya da kredi almak zorunda olacak. Zira para ekonomideki kan gibi. Bulunmayan fiziksel paranın yerini kredi yani sanal olarak üretilen borç parası dolduruyor.
Bu durum “Teğet geçme meselesi”nde açıklanmıştı. Piyasada 219 milyar liralık kredi kullanılmış. Bankalar olmayan parayı havadan yaratıyor. Ama vatandaş böyle bir “beceriye” sahip değil. Ne yapacak? Borçlarını ödemek amacıyla veya açığı kapatmak üzere gidip eşek gibi yani mecburen kredi alacak.
Köpek gibi ödeyeceksiniz…
Köpekler bilindiği gibi sadık hayvanlardır. Sahiplerinin emrinden ve yanlarından ayrılmazlar. Kredi çektiğimizde benzer şekilde büyük özverilerde bulunup borcumuza sadık olmak zorundayız.
Nasıl sadık olmayalım? Borç ödenmediği zaman kaşınız gözünüze bakmazlar.
Borcunuz bitene kadar ipotek altına alınan servetiniz tehdit altındadır. Stresten strese girer ama o borcu son kuruşuna kadar ödemeye çalışırsınız.
Arada bir yerde çıkamazsınız. Zira anapara ve faiz ödemeleri öyle hesaplanır ki… Önceleri çoğunlukla faizleri ödersiniz. Siz vadenin yarısına geldiğinizde ödediğinizin paranın büyük çoğunluğu faizdir. Sizin asıl borcunuzun çok cüzi bir kısmı ödenmiş olarak gözükür.
Örnek; %1,04 aylık faizle 30 yıllık 120 bin lira kredi kullanan birisi 10 sene sonra çıkmaya karar verdiğinde kendisine 300 bin lira üstünde borcu kaldığı belirtilir. Aldığı 120 bin liraya karşılık 300 bin lira borç kalmıştır. İsterse çıksın.
Sakın ha başına iş gelmeye görsün. İşten çıkarılır veya işleri rast gitmezse başka borçlar bularak bu borcuna sadık olarak ödemelere devam etmesi gerekir. Aksi takdirde hem evi gidecek hem de ipotek altına alınan diğer neyi varsa.
Borcuna sadık kalarak bu şekilde borçlarını ödemeye mahkûm edilecektir.
Biz de tavuk gibi yolacağız.
Tavuk yolma deneyimi olanlar bilir. Tavukların önce büyük/iri tüyleri yolunur. Tavuk gibi, ne olduğunu anlayamadan tüylerinizin çoğu gitmiştir bile. Ondan sonra yolma sırası küçük tüylere gelir. İş işten geçtikten sonra borcunuza sadık olarak devam eder çıkamazsınız ve kalan tüylerinizin de yolunmasını beklersiniz. Ya da ilgili neyiniz varsa kaybedersiniz.
Yandaki resme baktığınızda bu durum görülmektedir. 120 bin liralık 30 seneliğine kullanılan aylık %1,04 faizli kredinin toplam borcu 460 bin liradır. Yani toplam borç kullanılan kredinin 3 katına çıkmaktadır.
Ödeme planındaki faiz ödemelerine bakarsanız büyükten küçüğe parabolik dizildiğini görürsünüz. Yani iri tüyler (faizler) başta yolunur. Halbuki ana para ilk zamanlarda çok komik durumdadır. Siz kredinin 1279 liralık ilk taksidini ödediğinizde 1248 lirası faiz ödemesi kalan sadece 31 lira ise anapara için yaptığınız ödemedir.
Arada bir yerde çıkmanız artık pek söz konusu değildir. Büyük tüyler yolunmuştur. Ya borcumuza sadık şekilde “köpek gibi” kalan borcun tamamını tek defada ya da sonuna kadar kalan küçük tüyleri de aldıracak şekilde ödeyeceğiz demektir.
Örnekte görüldüğü gibi ödediğiniz faiz ile anapara ödemesi başabaş noktasına ancak 25. yılda ulaşmaktadır. Ondan önce “kaba tüyler” yolunurken ödediğiniz faizler her zaman için anaparadan çok daha fazladır.
Şimdi soralım. Bu okurumuza hak vermemek mümkün müdür? Diğer yandan… Acaba banka reklamındaki hayvan tiplemelerini üretenler de bu okurumuz gibi düşünmüşler midir? Siz ne dersiniz?
Prof. Dr. B. Gültekin Çetiner / Haber 7
http://www.drcetiner.org
twitter.com/drcetiner
Yorumlar12