Güç doğuya kayıyor
- GİRİŞ26.04.2012 09:32
- GÜNCELLEME26.04.2012 09:32
Öte yandan domuzları kesmek için bıçakları bilemekte olan kasap konumundaki bankalar.
Dünya neredeyse küresel kumarhaneye dönmüş durumda. ABD; trilyonlarca Dolar, Avrupa trilyonlarca Avro yeni para basıyor. Borca Dayalı Para Sisteminde (BDPS) para eşittir borç olduğundan basılan her yeni para mütemadiyen borçları katlayarak arttırıyor.
Diğer bankalar Merkez Bankalarının bastıkları bu paraları %1’lerden daha düşük faizle ödünç alarak götürüyor 10 katı ve daha fazla faiz elde edebilecekleri devlet tahvillerine yatırıp kolay şekilde paradan para kazanmaya devam ediyor.
FED parasal genişleme ismiyle bankalar için bedava para basar da Avrupa Birliği Merkez Bankası (AMB) durur mu? Onlar da LTRO adı altında bankalar için neredeyse bedava denilecek düşük faizle para bastıktan sonra gitmiş bu bankalar aldıkları parayı devlet tahvillerine yatırmışlar. Basılan paranın %25'ini İtalyan bankaları %20'sini ise İspanyol bankaları almışlar. Karikatürdeki kasap tiplemesine gayet güzel gidiyor.
Devlet tahvili de bildiğiniz gibi bir devletin borçlanma senedi. Yani bu yapılanlar da devletlerin borcunu artırmaya devam ederek borç krizini iyice derinleştiriyor.
Günlük 4 trilyon dolarlık bir para ticareti var. Bu bir senelik Almanya ekonomisi demek. 4 trilyon dolar, mühendislikte lider ülkelerden Almanya’nın bir sene boyunca insanlarına iş sağlıyor, ekmek yediriyor. Ancak bu miktar, para tacirlerinin bir günlük cirosu ediyor.
Batılı için en önemli sektör finans. Halbuki para sistemi (BDPS) nedeniyle bu finans sektörü reel ekonomik kuruluşlardan bağımsız olarak para kazandırırken doğal dengeye aykırı şekilde üretmeden tüketmeye teşvik ediyor.
Çünkü insanoğlu yeme-içme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçları başta olmak üzere üretime muhtaç. Kendisi yenilemez içilemez olan ve sadece üretilen mal ve hizmetleri doğru şekilde ölçmek için kullanılması gereken para amacından saptırılıp bunun üzerine kurulu bir düzen nereye kadar gidebilir?
Batının borç krizinin temelinde bu finans sistemi var. Batılı, eskiden fiziksel olarak sömürge edindiği ülkelerin zenginliklerini bugün para yoluyla kendilerine aktarmaya devam ediyor.
Bu sistemin temel özelliği servetleri belli azınlığın elinde toplaması.
Sistem borca dayalı olduğundan devletler devlet olma erkini yitirmiş durumda. Batılı devletler borç batağına gittikçe daha fazla daldıkça sağ veya sol hangi iktidarlar varsa devrilmeye ve yerlerine gelen bankacı teknokrat hükümetler de geleneksel şekilde çoğunluğa kemer sıktırmaya devam edecek gibi. Sonuçta da batı halkları gittikçe yoksullaşacak.
Doğu yoksulluğa alışkın. Şimdi batılı toplumlardaki çoğunluklar da yoksulluğun acı yüzünü görmeye başladı. ABD’de önemli bir çoğunluğun kredi borcunu yeni borçlarla ödemeye çalıştığı ifade ediliyor. Bu arada Türkiye'de vatandaşın kredi kartları borç miktarının milli gelirin %17'sine, ABD'de ise milli gelire göre %10'lara dayandığını yetkililere hatırlatmakta yarar var.
Doğu ülkeleri batıya nazaran para cambazlığını fazlaca bilmediğinden ve Dolar ya da Avro gibi küresel rezerv paraları da olmadığından üreterek kazanmaya çalışıyor. Örneğin, Dünyanın üretim fabrikası durumundaki Çin’in finans oyunları konusunda iyi olduğunu söylemek pek mümkün değil.
Doğunun güçlü ekonomilerine bakınız. Japonya, Çin, Güney Kore, Tayvan vs. hemen hepsi üreterek bu konuma gelmişlerdir.
Her şeye rağmen güç dengeleri artık doğuya kayıyor. Çünkü doğu büyük miktarlarda üretiyor.
Bu yüzden batıda iflasa giden ülkeler arasında -ki bunlar sadece öncüdür- sayılan Portekiz, İrlanda, İtalya, Yunanistan ve İspanya’nın baş harflerini bir araya getirip PIIGS yani domuzu çağrıştıran bir kelimeyle anar hale geldiler.
Tuğla kelimesini yani inşayı çağrıştıran BRIC ile Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in de içinde bulunduğu grubu tanımlar oldular. Önümüzdeki 20 yıla damgasını vuracak ve ilk 10 ekonomi içerisinde ön sıralara yerleşecek bu ülkeler hem insan sayısı hem de dünya Gayri Safi Milli Hasılası arasında çok büyük yüzdeye sahip olacaklardır.
Doğu gerçek iş yapıyor. Yani mal ve hizmet üretiyor. Batı ise adeta bir çeşit kumar haline getirdiği finans piyasalarında aslında üretken bir iş yapmıyor. Her zaman dediğimiz gibi. Dünya ekonomisi 70 trilyon dolar ediyor. Oysa 760 trilyon dolarlık bir türev para ekonomisi var. 70 trilyonluk Dünya neredeyse 1 kentilyon dolara ulaşan bir kumarhaneye dönüşmüş durumda.
Finans sektöründekiler işletmelere yarar sağladıklarını ifade etseler de aslında kendilerine yarar sağlamakla meşguller. Örneğin, 4 trilyon dolarlık günlük para ticareti kaç kişiye yarar sağlıyor? Halbuki aynı para Almanya’nın bir yıllık ekonomisi. Az önce söylediğimiz gibi onlar bu parayla iş sahaları açıyor, ticaret yapıyor, çok sayıda insanın karnı doyuyor.
Bir zamanlar borcun milli gelire oranı %60'ı geçtiği zaman alarm zilleri çalardı. Bugün AB'nin ortalama borç stoku %85'leri aşmış durumda. En güçlü görülen Almanya gibi önde gelen ülkelerin bile toplam borçlanma oranı %100'lerde.
BDPS nedeniyle Dünya ekonomisinde adeta küresel seviyede büyük bir sandalye kapmaca oyunu oynanıyor. Müzik devam ettiği sürece oyuna devam. Ama nereye kadar?
Prof. Dr. B. Gültekin Çetiner - Haber 7
Yorumlar1